Header Ads

Arz-ı Mev'ud (Vaad Edilmiş Topraklar) nedir?

Arz-ı Mev'ud (Vaad Edilmiş Topraklar) nedir?
Arz-ı Mev'ud (Vaad Edilmiş Topraklar) nedir?



Çok güzel, verimli, herkesin gözünün üzerinde olduğu bir bahçeniz olsa... Bir de komşunuz veya ortağınız olsa.,. Bu adamın her sözü, her hareketi de bahçeyle ilgili olsa... Yatsa bahçeden bahsetse, kalksa bahçeden bahsetse...

Öyle bir bahsediş kî, hayret verici derecede bahçeye aşık olmuş...

Bahçenin kendisinin olduğunu iddia ediyor ve eninde sonunda bu bahçeye sahip olacağını söylüyor.
Satın almaktan değil, kendi hakkı olduğu için doğrudan sahiplenmekten bahsediyor... Bu adamın hali sizi rahatsız etmez mi?
Elbette edecektir ve hiç umulmadık bir zamanda, umulmadık bir gerekçeyle karşınıza çıkabileceğini düşünüp uyanık olmanız şart. İşte İsrail'in "Arz-ı Mev'ud" ideali de aynen bunun gibi.

Hatta bunun gibidir sözü bile hafif kalır.
Onun İçin, Devletçe ittifak ettiğimiz İsrail'in, "Arz-ı Mev'ud", yani "vaadedilmiş topraklar" hakkındaki ideal ve emelini iyi bilmek ve küçümsememek durumundayız.

Çünkü bizim topraklarımızın bir kısmı, onların bu hedefi içinde bulunuyor.

ARZ-I MEV'UD NE DEMEK?

Yahudiler, belirli sınırlar içinde bulunan toprakların, Allah tarafından kendilerine vaadedilmiş olduğuna...
Haksız olarak ellerinden alındığına...
Eninde sonunda bu topraklara sahip olacaklarına inanıyorlar.
Ve bütün çalışmalarını ona yönelik yapıyorlar.
Ele geçirmek için çalıştıkları yerler, Nil-Fırat arasında bulunan topraklardır.
Dolayısıyla, bizim Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu'nun bir kısmı.
Bakınız dinlerine çok bağlı olan Yahudilerin inandıkları muharref/bozulmuş Tevrat bu hususta ne diyor:
"Mısır'ın ırmağından (Nil'den) Fırat ırmağına kadar bu diyarı senin zürriyerine verdim" (Tekvin, bab: 15, ayet: 18)

İki-üç ay kadar önce, TV muhabirleri İsraillilere, Filistinliler ile aralarındaki çatışmanın ne zaman sona ereceğini soruyorlardı.
İsrailli bir kadın, bu cevaplar arasında şöyle diyordu;

-Bizim bundan vazgeçmemiz mümkün değil. Çünkü bu topraklar Allah tarafından bize verilmiştir.
İşte işin aslı, özü, sıradan bir İsrailli olan bu kadının sözlerîndedir.
Onun için, İsrail'in GAP'a ve Güneydoğu'ya ilgisinin hangi düşüncelerden ileri geldiğini iyi kavramak ve unutmamak mecburiyetindeyiz.

İsrail'in kuruluşunda büyük rol oynayan ve bu ideali ileri derecede taşıyan lider Yahudiler, bakın ne diyorlar.

Ben Gurion
( İsrailli devlet adamı ve siyasi lider,
İsrail'in ilk başbakanı ve ikinci
savunma bakanı. 14 Mayıs 1948'de
Tel Aviv'de İsrail'in bağımsızlık
bildirisini okudu. 1948 Arap-İsrail
 Savaşında ülkenin liderliğini yapmıştır.
 Karizmatik kişiliği ve mücadeleci ruhu
 ile kitlelerin sevgisini kazanmış,
hükümetteki görevinden ve daha
sonra Knesset'ten ayrıldıktan
 sonra Ulusun Atası payesi ile
 onurlandırılmıştır.)
Ben Gurion;
-Filistin'in bugünkü haritası, İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının, gençlerimiz ve yetişkinlerimizin yerine getirmesi gereken bir başka haritası vardır, Nil'den Fırat'a kadar...

Theodor Hertzl:
-Kuzey sınırlarımız, Kapadokya'daki dağlara kadar dayanıyor
Kapadokya neresi mi?
"Anadolu'nun iç kısmında, güneyde Toros dağlarından, kuzeyde Karadeniz'e kadar uzanan bölge. Batıda Tatta (Tuz] gölü, doğuda Rusya, Iran ve Fırat nehriyle sınırlıdır" (Meydan Larousse, Kapadokya maddesi)
Nasıl? Beğendiniz mi?
Bundan daha açık bir söz olur mu?
Daha nasıl konuşsun, ne desin Yahudiler?
Bu da kâfi gelmediyse şunu buyrun:
-Türkiye, ilgi alanımız içindedir. İmza: Ariel Şaron.
BİR ARAŞTIRMA NE DİYOR?

Yeni Mesaj'da, Kamil Bayraktar imzalı bir haberden öğreniyoruz.
Kalite Show tarafından gerçekleştirilen "Yatırımları Hızlanan GAP'ta İsrail'in Emelleri" adlı bir araştırma, GAP bölgesinde yoğun faaliyet içinde olan İsrail'in gerçek niyetinin, vaadedilmiş topraklara kavuşmak olduğunu açığa çıkarmış.
İsrail bu bölgedeki faaliyetini "tarımsal işbirliği" kavramını kullanarak devam ettiriyormuş.
Haberde, eski Mossad ajanı Victor Ostrovsky'nin şu sözlerine dikkat çekiliyor:
"Mossad, diğer bütün Afrika ülkelerinde olduğu gibi, Güney Afrika'ya da askeri danışmanlar, tarım uzmanları ya da diplomat görüntüsü altında ajanlarını yerleştirdi"
Araştırmaya göre, israilliler Latin Amerika'daki terörist grupları desteklerken de "tarımsal işbirliğini"kullanmışlar.
Güneydoğu bölgemizde de aynı olayın yaşanabileceğine dikkat çekiliyor.
Sonuç şu:
Tarımsal işbirliği, Mossad'ın üçüncü ülkelerle kurduğu bağlantıların kamuflajıdır.


MGK İŞİN FARKINDA

Haberde, "MGK'nın, Güneydoğu'daki gizli ajan trafiğinin yoğunlaştığına dikkat çekmesi ve Güneydoğu'yu çok sayıda İsrailli turistin ziyaret etmesi, ister istemez mîde bulandırıyor" deniliyor.
Araştırmaya göre, bölge sadece turistik gezilere sahne olmuyor.
Türkiye'den İsrail'e göç etmiş olan Yahudilerden bir kısmı geri dönerek Urfa bölgesine yerleşmişlerdi.
Bu Yahudilerin, eski yerleri olan İstanbul'a yerleşmeleri beklenirdi. Urfa gibi, İstanbul'a göre pek cazip olmayan bir bölgeyi seçmeleri ancak bir direktifle olabilir.

SAYIN ŞANLIURFALILARA

Bu yazı herkesten önce sizi ilgilendiriyor. Caminin yanında kilise ve havranın da bulunacağı Temalı Park, asla ve asla Şanlıurfa'nın hayrına olmayacaktır.
Bunun gerçekleşmesini savunanlar, hoşgörü, maddi gelir gibi cilâlı sözlerden önce, İsrail'in kaç bin yıllık idealini iyi öğrenmelidirler.
Bir kere şu gerçek hiç mi hiç unutulmamalıdır:
Her Yahudinin zihninde, "vaadedilmiş topraklara kavuşmak"' ideali kemikleşmiştir. Bu ideal uğruna, Yahudi zihni her engeli yıkmaya programlanmıştır.
Buna rağmen, Temalı Park'ın faide getireceğini söyleyene sadece şaşılır.
Hâlâ ikna olmayanlar, yukarıdan beri yazdıklarımı lütfen bir daha okusunlar. -

Ali Eren
Gazeteci-Yazar
12 Mart 2001
ali eren@hotmail.com
Blogger tarafından desteklenmektedir.