İyi arkadaş seçmek
İyi arkadaş seçmek |
Arkadaş insanın yakın çevresini teşkil eder. İyi seçilmiş üstün karakterli ve örnek şahsiyete sahip bir arkadaş, kurtuluşuna sebep olduğu gibi; kötü bir arkadaş da kişinin helâkine sebep olabilir.
Kur'ân-ı Kerîm de bazı insanların, kötü kişilerle arkadaş olduklarından dolayı, nasıl nedâmet/pişmanlık duyacaklarını beyan eder.
Ukbetü'bnü Ebî Müayt, Peygamber Efendimizin meclisine çokça gelir, onun sözlerine kulak verirdi.
Ukbe, bir gün, Peygamber Efendimizi ziyâfete dâvet etmek istemişti. Peygamberimiz de, müslüman olması şartıyla bu dâvetine icâbet edeceğini bildirmiş, Ukbe de bu isteği kabul edip, müslüman olmuştu.
Ukbe'nin müslüman olduğunu duyan, yakın arkadaşı Übeyy ibn-i Halef, Ukbe'nin yanına gelerek, kendisiyle olan bütün arkadaşlık münâsebetini derhal kesmesini ister. Ukbe:
— "Ben ona hakîkaten îmân etmiş değilim. Sadece yemeğimden yesin diye yaptım" diyerek, Übeyy'i iknâ etmeye çalışsa da, Übeyy râzı olmaz. Übeyy:
"Benimle arkadaşlığını sürdürmek istiyorsan, ben de şart koşuyorum: Varıp, ensesine vurup, yüzüne tüküreceksin. Bunu yapmadığın müddetçe senden hoşnut olmam. Tercih et, ya ben, ya o" der.
Bu sözler üzerine Ukbe, Übeyy'in arkadaşlığını tercih eder. İşte bu hâdise üzerine şu âyet-i celîleler nazil olur, meâlen.
"Hem o gün ki zâlim ellerinin üstünü ısıracak. Eyvâh bana, diyerek; Keşke ben Peygamberin maiyyetinde (yanında) bir yol tutaydım. Vay şu başıma gelene keşke ben falanı dost edinmeyeydim" (Furkan Sûresi, 27)
Hakiki dostlar Allah için birbirini sevenlerdir. Âyet-i kerîmede de dünyâ menfaati için dost olanların, bu menfaatler bitince birbirlerine düşman olacaklarını, müttekîlerin, yâni dostluğu Allah rızâsı için yapanların ise böyle olmadıkları haber verilmektedir:
"Dostlar o gün birbirine düşmandır. Takva sâhipleri müstesna." (Sûre-i Zuhruf 67)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur ki: "İyi arkadaş ile kötü arkadaşın misâli; misk taşıyan ile körük çeken insan gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." (Feyzü'l-Kadir 5 /507)