Header Ads

Bela ve musibetler karşısında dua ve niyazlar

Bela ve musibetler karşısında dua ve niyazlar
Bela ve musibetler karşısında dua ve niyazlar

İmâm Gazâlî kuddise sırruh hazretleri anlatıyor:

"Küfe ve Basra'da büyük bir taun/veba hastalığı zuhur etti/meydana çıktı. Küfe şehrinin ileri gelenlerinden Abdullah bin Hasan ve Ebu'l-Münzir, Hz. Ali (r.a)’nin yanına geldiler.
— Musallat olan hastalık yüzünden insanlar kırılıp geçiyor,cenazeleri defnetmekle meşgul olanlar kâfi/yeterli gelmiyor... Hatta vahşî hayvanlara yem olanlar var! Bize bir çare göster, himmet elini uzat, dediler.

Hazret-i Ali kerramellâhü vecheh,

 Böyle âfet ve felâketlerde Resûlüllah (s.a.v.)'tan rivayet edilen dualar var. Onları okumuyor musunuz? diye sordu.
— Tazzarrû ve niyaz hâlinde onları okuyoruz. Ama netice yok, dediler. O,
— Acaba ihlâssız mı okuyorsunuz, yoksa başka bir kusurunuz mu var? dedi.
 Belki hâlis niyetle okumuyoruz, dediler. Sonra da,
— 'Yâ Emîre'l-Mü'minîn, şu sıkıntılı hâlimizde bize bir rehberlik yap da, İsm-i A'zam'ı ta'lim buyur diye yalvardılar.Hz. Ali (r.a.) de onlara, Cünnetü'l-Esmâ ile birlikte bazı âyetleri yazıp verdi."

(Mecmûatü'l-Ahzâb, Şâzeli cildi, Cünnetü'l-Esmâ kısmından hulasaten/özetle)


Cünnetü'l-Esmâ, Esmâ-i Hüsnâ'dan(Allah'ın doksan dokuz isminden) altısının bir arada okunmasıdır.
Bunlar, "Ferdün, Hayyün, Kayyûmün, Hakemün, Adlün, Kuddüsün" isimleridir.


Besmele 19 harf olduğu gibi, Cünnetü'l-Esmânın da harfleri 19'dur. Bunun okuma usûlü, her birerinin başında Besmele çekmek suretiyle ihtiyaca göre sonuna ilâve edilen ve yine harflerinin adedi 19 olan bir âyetle birlikte 19 kere sabah-akşam okumaktır.

Meselâ, veba ve taun gibi hastalıklardan emniyette olmak isteyenler, Cünnetü'l-Esmâyı şöyle okurlar: "Bismillâhirrahmânirrahim. Ferdün, Hayyün, Kayyûmün, Hakemün, Adlün, Kuddûsün, evemen kâne meyten fe ahyeynâhü."


Cemâl-i İlâhîyi görmek isteyenler, "Bismillâhirrahmânirrahîm.Ferdün, Hayyün, Kayyûmün, Hakemün, Adlün, Kuddûsün, Aneti'l-vücûhü li'l-hayyi'l-kayyûm"şeklinde, sabah-akşam okumaya devamederler.


Bir şiddet ve sıkıntıya mâruz kalan ve zor işlerin kolaylaşmasını isteyenler, gene aynı usûlle, "Bismillâhirrahmânirrahîm. Ferdün, Hayyün, Kayyûmün, Hakemün, Adlün, Kuddûsün, Ve yec'alüllâhü bade usrin yüsrâ"şeklinde okurlar.


Allah'ın nimetlerine tam manâsıyla şükretmek isteyenler ise, Cünnetü'l-Esmâ'yı şöyle okumaya devam ederler: "Bismillâhirrahmânirrahîm. Ferdün, Hayyün, Kayyûmün, Hakemün, Adlün, Kuddûsün, ve'l-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn."


Evliyâullâh'ın yani Allah dostlarının mazhar oldukları tecelliyat, nail oldukları varidat başka başka isimlerden olabilir. Herkes için aynı olmaz. Nitekim evliyaullahtan birisine, "Bize İsm-i A'zam'ı öğretseniz?" denildiğinde, o, "Siz bana ism-i asgar gösterebilir misiniz ki?" diye cevap vermiştir.


Ömrümüzde ecel, cuma gününde mübarek saat, ramazan ayında kadir gecesi gibi, İsm-i A 'zam da Esmâ-i Hüsnâ içinde gizlidir. Cenâb-ı Hakk kullarından dilediğine bildirir.


Mevzuumuzu hulâsa edecek olursak, bizim öncelikle yapmamız gereken şey; bilhassa son senelerde mâruz kaldığımız felâketlere karşı, almamız îcap eden tedbirleri, hiç vakit kaybetmeden hem de eksiksiz olarak yerine getirmektir. Yani, esbaba tevessül etmektir/sebeplere uymaktır ki, bu, kul olarak üzerimize düşen vazifedir. 

Ancak, yukarıda da izah etmeye çalıştığımız gibi, iş bununla bitmiyor; zira bütün bunların ötesinde, Rabbimiz'e karşı da vazifelerimiz var. Nasıl ki güneşin batması, akşam namazının kılınma vaktini gösterir; ayın tutulma ânı husuf namazının vaktidir; belâ ve musibetlerin indiği zamanlar da, havf namazı gibi bazı ibâdet ve duaların vakitleridir. Onun için böyle zamanlarda da, yapılması gereken manevî vazifeleri îfa ve edadan geri kalmamalı; Cenâb-ı Hakk'a tazarrû ve niyaz ile iltica etmelidir. Bu, bizim Halikımıza karşı kulluğumuzun bir icâbıdır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.