Header Ads

Dinler arası diyalog bir maske, asıl gaye misyonerlik ''Fethullah Gülen''

Dinler arası diyalog bir maske, asıl gaye misyonerlik ''Fethullah Gülen''
Dinler arası diyalog bir maske, asıl gaye misyonerlik ''Fethullah Gülen''

Diyalog arzusunda olan birçok Hıristiyan, geleneksel islâmiyete(ehli sünnete) bağlı olanlarla görüşmenin mümkün olmayacağını, ancak bazı aydın(reformist-mezhepsiz) Müslümanlarla bunun mümkün olduğunu düşünürler. Takdir ettikleri şahıslar Ku’an-ı Kerim’in metnine "tarihi metod", "edebi neviler" gibi metin tenkidi usullerini uygulayanlar ve aşırı fikirleri sebebiyle Müslümanların ekserisi nezdinde iyi kabul görmeyen kimselerdir.

***
İslâm, dünyanın görmüş olduğu en büyük ve evrensel bir çağrıdır. O'nun bu çağrısını en özlü bir şekilde ilan eden ayetler vardır. Hıristiyanlık başlangıçtan beri bu diyalogdan kaçındı ve fikir plânında cevap vermedi. Varlığını koruma imkanını, fırsat
buldukça maddi kuvvet kullanmakta gördü. Bununla da yetinmedi. Batı, ortaçağın az çok kapalı bir hayat yaşayan ahalisini İslâm'dan nefret ettirmek gayesiyle, onun ve tebliğcisi Hz. Peygamber'in aleyhinde sayısız iftiralar uydurdu. İslâm'ın insanların akıllarını ve kalplerini fethetmesi, eskiden Hıristiyanlığın İslâm yurdu haline gelmesi, hatta kendi kutsal mekanında (Filistin) dahi tutunamayıp İslâm'a teslim etmesi, bilhassa papazları akıl tavrının dışına çıkarıyordu. Ortaçağda kilisenin, İslâm ve Müslümanlar hakkında tamamen menfi/olumsuz davranmasının sebebi, kilisenin kendisini emniyette hissetmemesiydi. Hıristiyanlık 14 yüzyıllık tutumunu değiştirerek 2. Vatikan konsili’ndeki beyanı ile Müslümanlara diyalog çağrısında bulununca, bu durum tabiatiyle şaşkınlığa yol açtı. 1962-1965 yılları arasında, dünyanın hemen her ülkesinden gelmiş bulunan Katolik kilisesinin en yetkili şahsiyetlerinden iki bine yakın
delege piskopasın iştirakiyle toplanan bu konsilin esas meselesi, 20. Asrın sonlarında Hıristiyanlıktan oldukça uzaklaşmış bulunan Hıristiyan alemini, yeniden Hıristiyanlaştırma çarelerini arama olmuştur.


Bu çerçevede Papa 6. Paul tarafından 1964 Mayıs'ında "Gayrı Hıristiyanlara Mahsus Daire Başkanlığı" kurulmuştur.

Kilisenin Müslümanlar ile diyalog arzusu, sadece bazı arızi hallerden ileri gelmemekte, başka amiller de bulunmaktadır. Bunları birkaç maddede toplamak mümkündür:
1- Kilise varlığını sürdürebilmek için dünyaya açılmanın kaçınılmaz bir mecburiyet olduğunu düşünmektedir. Bu telakkiye göre kendi içine kapanmak, dünyadan kendi kendisini silmek ile aynı manaya gelmektedir.

2-        Konsilin ikinci dönemini açış konuşmasında 6. Paul, "modern toplumda dinin manasını ve Tanrı'ya kulluğu kurtarmak için" kiliselerin, en kararlı bir din müdafii olarak çalışacağını söylemiştir.

3-        Müslümanlarla diyalog sycretisme(bağdaştırıcılık)tan kaçınmakta ısrar
etmekle beraber, karşı tarafın kendi dini hayatına müspet katkıda bulunabileceğini söylemektedir.

4-        Diyalogun gayelerinden biri Hıristiyanlığı yaymaktır. Hıristiyan misyonerler Hıristiyanlığı yaymak için dürüst olmayan usûllere başvurmuşlardır.

5-        Misyonerlik telakkisine göre diyalog ile misyonerlik birbirine zıt değildir.
Misyonerlik diyaloğu gerektirir. Gerçek diyalog, zaten aynı zamanda Hıristiyanlığı yaymaktır.

6-        Hıristiyan dünyasını diyaloga sevk eden sebeplerden biri de islâm hakkındaki eski iddia ve iftiraların iç yüzünün iyice ortaya çıkmasıdır. Hz. Muhammed'in(sav) risaleti konusu, başından beri Hıristiyanlıkta büyük bir sıkıntıya yol açmıştır.

7-        Diyalog çağrısının siyasi bir gaye taşıdığı da söylenebilir. Bazı sömürgeci Hıristiyan devlet adamları, sömürülen Müslüman ülkelerdeki istiklal hareketlerini zayıflatmak ve onları kendi lehlerine olacak bir barışa çekebilmek için sertlikleri yumuşatacak diyalog çağrısında fayda ummuş olup, bu fikri bazı din adamlarına
da telkin etmiş olabilirler.

8- Hıristiyanların diyalog arzu etmelerinin sebeplerinden biri de, İslâm'dan uzaklaşmış Müslümanların tebşire yani Hıristiyanlığın davetini kabule hazır hale geldikleri düşüncesi olabilir.
9-        Gayelerinden biri de şu olabilir:
Yakın bir zamana kadar Avrupalıların sömürgesi olan Afrika ve Asya ülkelerinde, özellikle Hıristiyanların azınlıkta olduğu yerlerde, Müslüman ahalinin onlara karşı intikam hissiyle hareket etmemelerini sağlamak, onları teskin etmek suretiyle, onlarla beraber yaşayan dindaşlarının emniyet ve refahlarını temin edip barışa yardımcı olmak.

10-      Şüphe yok ki Hıristiyanlar diyalogtan fayda görüyorlar, yoksa bunda kararlı olmazlardı. Kilise, diyaloğun Hıristiyanlık için çetin bir macera olabileceğini, belki de hesaba katmıştır. Cerrahi bir müdahaleye mecbur olan bir hastanın karar vermesi kabilinden diyaloga karar vermiş olabilir.

Prof. Dr. Suat Yıldırım
12-18 MAYIS 2OOO
CUMA DERGİSİ
Sayı: 498

Blogger tarafından desteklenmektedir.