Çocuk eğitimi; Öz güven, Çekingenlik, İçe kapanıklık dururmunda Anne Babalar nasıl davranmalı
Çocuk eğitimi; Öz güven, Çekingenlik, İçe kapanıklık dururmunda Anne Babalar nasıl davranmalı |
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman
ÇEKİNGEN, İÇEKAPANIK, ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ YAŞAYAN, UYKU PROBLEMİ OLAN ÇOCUKLAR -ÇOCUKLARA ÖLÜM VE YAS DUYGUSU NASIL ANLATILMALI
SORU:
Kızım bu yıl beş yaşını bitirip altı yaşına giriyor. Ana sınıfına basladı ve girişken degıl. Ögretmeni ile ve dışarı ile iletişim kurmakta zorlanıyor. Pısırık bi çocukluk dönemi geçirmemesi için ne yapabilirim. Ögrenmesinde sorun yok ama bildiğini bile söylemeye çekiniyor. Ben kızıma nasıl yardımcı olabilirim
CEVAP
Çocuklar genelde anaokulu dönemlerinde çekingenliklerini yenmekte ve sosyal ortama katılabilmektedirler. Ancak ileri derecedeki aileye bağımlılık durumlarında ya da evdeki başka bir psikososyal sorundan dolayı çocuklar anaokuluna gitmek istemezler; gitseler de arkadaş edinemez, soğuk davranır veya sıkça ağlarlar. Yapmanız gereken şey anaokulu öğretmeninin bu sorunu, sosyal ortam içinde çözmesini beklemenizdir. Bu süreçte öğretmenle işbirliği yaparsanız çözüm kolaylaşır.
SORU:
Çocuğum akşam erken yatma konusunda benimle inatlaşıyor. Onunla inatlaşmada uyku için nasıl ikna edebilirim
CEVAP:
Birçok ailede akşamları yatma saati ile ilgili çocuklarla ebeveynler arasında anlaşmazlıklar çıkıyor. Ya çocuğunuz yatmayı reddediyor ya da yattı yatacak derken yatağından tekrar kalkıyor. Özellikle akşamları günün yorgunluğunu bir an önce atmak isteyen yetişkinler için bu durum son derece zahmetlidir. Hele bir de anne-baba çalışıyorsa ebeveynlerin zahmeti katmerleşiyor. Erken yaşlardan başlayarak çocuğa verilecek uyku eğitimiyle, çocukta gündüz uykusuna direnme, kendi yatağında uyumama gibi problemlerin önüne geçebilirsiniz. Uyku problemi, eğer herhangi organik sebebe bağlı bir durum yoksa, ebeveynlerin özverisine bağlı olarak çözülebilir.
SORU:
Çocuğum o kadar çekingenki eve misafir geldiğinde onların yanına gitmek ve kalabalık içerisine girmek istemiyor.
CEVAP:
Çekingen kişilik bozukluğu sosyal ortamlarda rahatsızlık hissetmek, başkalarının kendisini yargılaması ve çocukluktan itibaren süregelen çekingenlik olarak kendini gösterir. Ayrıca aşırı derecede utangaçlık olarak ortaya çıkar. Bu psikolojik rahatsızlığa sahip insanlar kendilerini küçük görür ve başkalarının fikirlerine aşırı derecede önem verir. Hastalığın özellikleri arasında kendini yetersiz görmek, eleştiriye ya da kritize edilmeye karşı aşırı derecede hassas olmak ve sosyal ortamlarda bulunmaktan korkmak sayılabilir. Çekingen kişiliğe sahip insanlar ancak yargılanmayacaklarına inandıkları takdirde başkaları ile iletişim kurabilirler. Sürekli olarak kendi hatalarına ve eksikliklerine yoğunlaşırlar. Bu kişiler sosyalleşmek ve başka insanlar ile iletişim kurmak isterler fakat acı çekmekten, reddedilmekten ve başarısız olmaktan korkarlar. Yargılanmak ve kaybetmek o kadar acı vericidir ki bir ilişkiye girerek risk almaktansa tamamiyle yalnız kalmayı tercih ederler.
Çekingen kişilik bozukluğunun sebepleri tam olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar kişinin yetiştirilme şekli ile alakalı olduğunu iddia etmektedir. Örneğin ailesi, kardeşleri yada arkadaşları tarafından sürekli eleştirilen ve reddedilmek kişinin kendisini değersiz olduğunu düşünmeye itmiş ve herkesin aynı şekilde davranacağını düşünmesini sağlamış olabilir.
Bu kişiler çoğunlukla kendi değerlerini farketmezler, aksine itici ve kişilik olarak yetersiz olduklarına inanırlar. Kendilerini istenmeyen kişiler olarak görürler, toplumdan soyutlanmış, yalnız ve mutsuzdurlar.
Çekingen kişiler dünyayı düşmanca, soğuk ve aşağılayıcı bir yer olarak görür. İnsanlar her an kritize etmeye, eleştirmeye, küçük görmeye ve umursamaz davranmaya hazır gibi algılanır. Dolayısıyla bu kişiler en ufak bir eleştiri karşısında bile büyük acı duyarlar. Korkuları öyle bir boyuta varır ki, en önemsiz olayda bile başkalarının kendisini küçük düşüreceğine ve ne yaparsa yapsın insanların hep kendisinde hata bulacağına inanır.
Belirtileri
Kritize edilmekten ve kınanmaktan dolayı büyük acı çekerler Yakın hiç bir arkadaşları yoktur
İnsanlarla ilişki kurmaktan kaçınırlar.Başkaları ile iletişim gerektiren aktivitelerden ve görevlerden uzak dururlar .Yanlış yapma korkusundan dolayı sosyal ortamlarda utangaçlık . Kendine güven eksikliği ve yetersizlik hissi
SORU:
6 yaşındaki oğlum, çok sevdiği dedesini bir süre önce kaybettik. Hala ona söyleyemedik. O da sürekli dedesini sorup duruyor. Acaba ölüm çocuğa anlatılmalı mı? Anlatılırsa nasıl yol izlenmeli?
CEVAP
Daha fazla vakit kaybetmeden bu durum çocuğa hemen anlatılmalı. Ancak bu durum çocuğa anlatılırken çocuğa çok üzücü bir şey anlatılıyormuş gibi değil, masal, hikâye şeklinde anlatılabilir. Dedenin bir başka yere gittiği, orada çok mutlu olduğu anlatılmadır. Çocuğa biz şuan oraya gidemiyoruz, ancak o bizi duyuyor, izliyor şeklinde anlatılmadır. Çocuk isterse ona duygularını mektup yazarak anlatılabilir. Bu arada dikkat edilmesi gereken nokta, bu olay anlatılırken üzücü bir şey anlatılıyormuş gibi ağlayarak anlatmaktan kaçının.
SORU :
Oğlumuz 6 yaşına girdi. Bugünlerde onda bir içe kapanıklık görüyorum. Parka gittiğimizde ve ya diğer çocukların olduğu ortamlarda, çocuklarla oynamak istiyor. Ama iletişimi kendiliğinden başlatamıyor. Ve ilk adımı hep karşıdan bekliyor. Oynamak, çocuklara katılmak için içi gittiğinin farkındayız. Böyle durumlarda, müdahale edip, ilk adımı biz mi atalım, yoksa kendi haline mi bırakalım? Aile olarak bizler nasıl davranalım?
CEVAP:
Öncelikle her çocuğun yapılarının, kişilik özelliklerinin ve arkadaşlık ilişkisi kurabilme becerilerinin birbirinden farklı olduğunu unutmamak gerekir. Kimi hemen kaynaşır akranlarıyla, kimi de kendisine zarar gelmeyeceğinden emin olduktan sonra…
Çocuğunuzu zorla gruba dâhil etmeye çalışmak yerine, yavaş yavaş ortama alışmasına, diğer çocukları öncelikle gözlemesine fırsat vermek daha doğru olacaktır. Parklara, doğum günü partilerine, arkadaşlarının yanına daha sıklıkla götürüp, o ortamı ve ordaki çocukları daha çok gözlemesine imkan sağlayabilirsiniz. Grubun tümüne birden değil, öncelikle bir- iki çocukla tanışıp, sonra diğerlerine yavaş yavaş ısınmasına zemin hazırlamak da işleri kolaylaştırabilir.
SORU:
Merhaba hocam 17 yasında lise 4 öğrencisiyim gecen seneden beri ruh sağlığım bozuldu insanların bakışlarını görünce kendimi dışlanmış aşağılık zannediyorum herkesden nefret ediyorum bağımlılığımda yok toplumdan kacıyorum eve girince içimi bi huzur kaplıyor insanlarla ilişkiye giremiyorum ne yapmam lazım saygılarımla
CEVAP:
Antisosyal kişilik bozukluğu insanlara bağlanma konusunda başarısızlık yaşamak demektir. Başka insanlar sadece sağladıkları fayda için gereklidir. Antisosyal kişiler genelde hastalıkları olduğuna inanmaz ve sorunun ya başka insanların kendisini kabul etmeyi becerememelerinde ya da başkalarının özgürlüğünü kıstılamayı istiyor olmalarında yatar. Sadece kendilerine inanırlar ve çevrelerinde zarar verecek ya da küçümseyecek kimse olmadığında en rahat hissederler. Dünyayı tehlike ve hayal kırıklığı ile dolu bir yer olarak görürler. Dolayısıyla sürekli kötü niyetli ve acımasız insanların kendisini kullanmasına, suistimal etmesine ve elindeki her şeyi alıp yoksun bırakmasına karşı korunmak zorunda hisseder. Diğer insanları hep kontrol etmeye çalışan ve zarar vermek isteyen varlıklar olarak görür. Antisosyal kişilik bozukluğu olan insanlar başka insanların elinde ki gücü alması gerektiğine inanır böylece hiç kimse bu gücü kendisine zarar vermek için kullanamaz. Diğer taraftan yönetici olmayan ya da kontrol etmeyen insanları kullanılmaya açık, zayıf ve savunmasız olarak düşünürler. Eğer antisosyal kişiliğiniz var ise zayıf olmaktan ya da kurban olmaktan korkuyor olabilirsiniz. Dolayısıyla çevrenizdeki kişilere üstünlüğünüzü ıspatlama ihtiyacı duyarsınız. Sizi kullandığını düşündüğünüz ve hatta sömürdüğüne inandığınız bir insana karşı kendinizi korumak için zalim ve insafsız olursunuz. İlişkilerinizde sadık kalmak, duyarlı olmak ve dürüst olmak konusunda zorluk yaşarsınız. Bu kişiler genelde dikkatsiz ve atılgandır; örneğin tehlikeli araba kullanmak gibi riskli işlere girişirler. Umursamazlığın bir sebebi içindeki boşluk hissini yok edebilmek için heyecan ve adrenalin arttırıcı aktivitelere ihtiyaç duyuyor olmasıdır.
Belirtiler
Düşünmeden ani hareketler ve doğabilecek sonuçlara karşı umursamazlık .Kişisel çıkar ya da zevk için yalan söyleme, aldatma ve kanunsuz işler yapmak
Başkalarının duygularını umursamamak, empati yapmamak.Sinirlilik, saldırganlık ve şiddet uygulamak
Güvenlik ya da sorumluluk üstlenmek gibi konulara tamamiyle kayıtsız kalmak .Acıma duygusunun olmaması
SORU:
Çocuğum çok çekingen. Çocuğumun daha aktif olması için ne yapmalıyım.
CEVAP:
Çekingenlik, sosyal ortamlardan kendini geri çekme, çok yakını dışındaki diğer insanlarla aynı ortamı paylaşmaktan çekinme, başka insanlarla bir ilişki için girmek istememe, başkalarınca olumsuz değerlendirilmeye aşırı duyarlı olma gibi, davranış ve düşüncelerle açıklanabilir. Çekingen çocuklar, anneleri ya da sürekli birlikte oldukları kişi dışında hiç kimseyle iletişim kurmak istemezler. Annelerinin yanından ayrılmazlar. Birisi onlara yaklaşmaya çalışırsa ondan kaçıp uzaklaşırlar. Annelerinden ayrıldıklarında ilk tepkileri ağlama olur. Bu çocuklar, yaşıtları ile ilişki kurmada zorlanırlar, arkadaşları ile birlikte olmaktansa yalnız kalmayı tercih ederler, yaşıtlarından çekinirler, bazı hallerde kendilerinden küçüklerle bir araya gelebilirler.
Çekingen çocuklar, kendilerini sözlü olarak ifade etmekten çekinirler, kendilerine soru sorulduğunda genellikle cevaplandırmaktan kaçınırlar, başlarını öne eğerler, nadir hallerde de göz veya baş hareketi ile cevaplandırmakla yetinirler. Çekingen çocuklar, çoğunlukla güvensiz ve huzursuz çocuklardır, bazılarında saldırganlık duyguları da görülebilir. Çekingen çocuklar, okul ortamı veya arkadaş grubu içinde olduklarında oyuna katılmak isteseler de kendilerinde bu cesareti bulamazlar. Mutlaka birisi onları elinden tutup oyuna sokmalıdır, oyuna girdikten sonra da mutlu oldukları görülür. Yeni bir durum, yeni bir olay, yeni bir ortam onları çok tedirgin eder.
Çekingen çocukların çoğunun sınıfta sevdikleri bir yer vardır. Bu yer genellikle faaliyetlerden, kalabalıktan uzak ve rahatça oturabilecekleri bir minder üstü veya düz bir yerdir. Burada olup biten şeylerin çoğuna karşı ilgisiz ve birçoğundan habersiz görünürler. Onların çok az şeye karşı ilgi gösterdikleri ve kendilerini rahatlatmak için sık sık parmak emdikleri, ileri geri sallandıkları, tırnak yedikleri veya kendi saçlarını ve kulaklarını çektikleri görülür.
ÇEKİNGENLİĞİN NEDENLERİ
Çekingenliğin her durumda geçerli olabilecek kesin bir nedeni yoktur. Nedenler kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenleri şöyle açıklayabiliriz.
Kişiliğin oluşumunda en büyük pay genellikle ana-babaya aittir. Çocuğun fikirlerini, inançlarını ve davranışlarını büyük ölçüde ana-baba şekillendirir. Çekingenliğin ortaya çıkışında da ana babanın kişilik özellikleri ve çocuk yetiştirme tarzlarının büyük etkisi vardır. Ailenin aşırı koruyucu bir tutum içinde bulunması çocuğun pasifize olmasına yol açabilir ve böylece kendi başına kararlar alıp uygulamaktan korkan çekingen bireyler yetişir.
Ezilen, sövülen, dövülen, aşağılanan, küçük görülen, alay edilen bir çocuğun içinde ‘sen değersizsin, sevilmeye layık değilsin' mesajı yer edinir. Kendisini ezilmiş hisseden, değersiz bulan, sevilmeye layık görmeyen biri de insanlarla iletişim kurarken rahat davranmakta zorlanır ve çekingen, pısırık bir kimliğe bürünebilir.
Olduğu gibi kabul edilmeyen, nasıl olduğuna değil, nasıl olması gerektiğine önem verilen, sözleri önemsenmeyen, duygularını olduğu gibi ifade etmesine izin verilmeyen, ana babasının istediği kalıplara girmek zorunda bırakılan bir çocuk zamanla kendi özünden kopar ve kendine yabancılaşır. Böyle davranılan çocuğun da kendi başına girişimlerde bulunup sorumluluk alması kolay olmaz. Çocuğun çabasına karşı tepkisiz kalmak, onu hiçbir şekilde yönlendirmemek, çekingenliğin nedenlerindendir.Çocuğun kendisi bir şeyler yapmak ister ve bunu başaramazsa ya da bir işe başlamadan önce başarısızlık korkusu hissederse çekingen olur.
Çevrenin çocuktan beklentileri yüksekse ve bu beklentileri yerine getiremiyorsa; çocuk kınanıyor, eleştiriliyor, başkalarıyla kıyaslanıyorsa; yaptıklarında hep bir kusur aranıyor, hatalarına hoşgörü gösterilmiyorsa bu çocuk muhtemelen çekingen olur.
Çekingen olan çocukların birinci dereceden akrabalarında da çekingenlik görülme oranının yüksek olması genetik yatkınlığa kanıt olarak gösterilebilir. Aile üyelerinin birbirlerine benzer biçimde çekingenliğe yatkın özelliklere sahip olmalarının nedeni, ana babaların tutum ve davranışlarının çocuk tarafından taklit edilip benimsenmesinde aranabilir.Altyapısı önceden hazırlanmış olan çekingenlik, bazen belirli bir olaydan sonra gün yüzüne çıkmış ve yerleşmiş olabilir. Örneğin öğrenci sınıfta ders anlatırken bir hata yapmış ve arkadaşları ona gülmüştür. O da küçük düştüğünü, rezil olduğunu düşündüğü için utanç hissine kapılmış ve bedensel belirtiler göstermiştir. Bir dahaki sefere ders anlatmak için yine tahtaya çıktığında önceki deneyimi olumsuz beklentilere yol açacak, bulunduğu ortam duygularını tetikleyecek ve bu defa benzer bir hata yapmasa ve kimse ona gülmese bile o yine aynı şeyleri yaşayabilecektir.
ÇÖZÜM NE OLABİLİR?
Eğer çocuğunuzda çekingenlik varsa, çocuğunuzdaki bu çekingenliği önemseyin. Çünkü her 100 çocuktan 10'u aşırı çekingenlik sorunuyla karşı karşıya kalıyor.
Çocuğun çekingenlik sorunundan kurtulması için, önce teşvik ve iltifat edilmesi gerekir. Çocuğun sırtını sıvazlamak, ‘aferin' demek onu motive eder. Çocuğun uygun tercihlerine saygı gösterilmelidir. Çocuğun yeteneklerinin gelişmesi için özgür ve öz denetime dayalı bir disiplin anlayışı geliştirmelidir. Çocukla hem oynamalı, hem eğlenmeli, hem de ciddi konularda ilgilenilmelidir.
Bu çocuklar sürekli eleştirilmekten kaçınılmalı, sosyal olmaya zorlanmamalıdırlar. Bu sorun hemen ve kolayca halledilebilecek bir sorun değil, küçük adımlarla ve zamanla ancak üstesinden gelinebilecek bir sorundur. Unutmamanız gereken şey, çocuğunuzun sınırlarını aşarak göstermiş olduğu her ayrıntıyı fark etmeniz ve yüreklendirmenizdir.
Çocuğunuzu çekingen gibi algılamayın. Bu etiket sizin beklentilerinizi yansıtır. Her zaman değişmesini istediğiniz özelliğini vurgulamak yerine, her zaman onun iyi yönlerinden söz edin.
Çekindiği durumlara zorla onu itmeyin. Bu ona çekingenlikten kurtulması için yardımcı olmaz. Aksine bu duygularının daha da derinleşmesine sebep olur. Ona yalnızca kendine güvenini kazanmasını ve reddedilme korkusunu yenmesini öğretin.
Çekingen çocuğunuzu korumanız altına almayın. Bunun yerine ona yardımcı olun, ihtiyaç duyacağı davranışları öğretin ve bunları deneyebileceği ortamlar yaratın. Öncelikle bağlı olduğu kişiden kopmasına yardım etmek, sonra bir arkadaşla birlikte olmasına fırsat vermek, daha sonra da bir arkadaş grubu ya da faaliyet grubuna, okul ortamına girmelerini sağlamak gerekir. Başarılı ve mutlu olacakları bir alanın keşfedilmesi de onları huzurlu kılar.
Çekingen çocuğun uyum sorununun giderilmesinde öğretmene ve okula düşen bazı sorumluluklar da vardır. Öncelikle öğretmen, çocuğun kabuğundan çıkmakta güçlük çekeceğini kabullenmeli ve sabırlı olmalıdır. Çocuğu ilk günden faaliyete katılması için zorlamamalıdır, hoşlandığı faaliyetleri bir süre karşıdan izlemesine izin verilmelidir. Zaman zaman bir köşede yalnız oynamasına izin verilmelidir.
Öncelikle öğretmen kendisi çocukla diyalog kurmalı, sonra tek arkadaşla diyalog kurması sağlanmalıdır. Çekingenlikten kurtulabileceği su, kum, kil, çamur, boya gibi malzemeleri kullanmaya teşvik edilmelidir. Yaratıcı faaliyetlere yönlendirilmelidir. Çocuğa başarı ve deşarj alanları bulunmalı, en ufak bir başarısında öğretmen tarafından yüreklendirilmelidir.
Düzenlenmiş faaliyetler esnasında çekingen çocuklar için ne yapılabilir?Çekingen çocukların çoğu sizin onunla ufak ilgilenmenizle açılıp konuşmaya başlarlar. Sınıfınızda nasıl bir davranış istediğini bilen ama işbirliği yapmak istemeyen çekingen bir çocuk bulunabilir. Bu çocuk yeni faaliyetlere başlamaktan korkan ve bundan dolayı sizden fazladan teşvik isteyen bir çekingen çocuk olabilir. Bu çocuğun herhangi ufak bir gayretinden dolayı aferin diyerek veya başını okşayarak takdir ediniz. İşinde ufakta olsa bazı başarılar elde ettikten sonra işbirliği yapmak ona daha kolay gelir.Halka şeklinde çalışma esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?Halka şeklinde çalışmaya katılması için çocuğa baskı yapmak iyi değildir. Bu çocuklara karşı yavaş ve onlardan az iş isteme şeklindeki bir yaklaşım genellikle daha çok etkilidir. Çocuğa yapılanları seyretmesi konuşulanları dinlemesi için izin verilmelidir. Çocuğun isteğine veya sorusuna hemen cevap verilmeli ama bu onu susturacak şekilde bir cevap olmamalıdır. Çocuğun kendine karşı güveni arttıkça grup çalışmasına daha istekli olacaktır.
Öğretim esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Bireysel dikkat gösterilir ve bireysel talimat verilirse çekingen çocuk verilen işi en iyi şekilde yapabilir. Siz çocuğun işine karışmayan ve onu sakinleştiren biri olarak görülürseniz daha faydalı olacaktır.
Dışarıda oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?Dışarıda oynanan oyunlar çocukların; sosyal becerilerinin, akranları arasında etkileşimin, anlama becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Çekingen çocuk dışarıda özel bir dikkati gerektirir. Bu durumda çocuğu birkaç basit faaliyet içine sokmayı denemelisiniz. Çocukta birkaç beceri elde ettikten sonra faaliyetleri diğer becerileri de içine alarak genişletebilirsiniz. Yavaş yavaş her defasında bir çocuk olması şartıyla diğer çocukları da faaliyete sokabilirsiniz.
Düzenlenmiş oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapabilirsiniz?En iyi tutum, işbirliği yapması için çocuğa baskı yapmamaktır. Sadece faaliyeti seyretmesi ve anlaması için zaman ayrılmalıdır. Çocuk konuya karşı ilgi göstermeye başladığı zaman bireysel talimat verilerek çocukla ilgilenmeye başlanmalıdır. Bu ilgilenme yerini yavaş yavaş çocuğun diğer çocuklarla yapacağı etkileşime bırakmalıdır. Çekingen çocuğun diğer çocuklarla yapacağı etkileşimin sözle olacağı beklenmemelidir. Ancak siz ona talimat vermeli, düzenli konuşmalar yapmalısınız.Serbest oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Serbest oyun çekingen çocuk için çok değerli bir faaliyettir. Bu faaliyette çocuğun diğer çocukların oyunlarını seyretmesi onlarla etkileşimde bulunması serbesttir. Çocuğu gözlemek çocuğun ilgilerini öğrenmeye yardım eder. Öğrenince çocuğa zevk alabileceğini düşündüğünüz birkaç oyun öğretebilirsiniz. Çocuk arkadaşlarının yanında onlarla açıkça görülen bir ilişki kurmadan benzer faaliyetlerde bulunursa, çocuğun onlarla gerçek bir etkileşim için ilk adımı attığını bilmelisiniz.Müzik ve resim çalışmalarında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Bazı çocukların resim ve müzik faaliyetlerine pek yatkınlıkları yoktur. Fakat onları çekici bulurlar. Bu faaliyetleri bir süre izledikten sonra huzursuz bir çocuk kendi isteğiyle faaliyete katılabilir. Bu durumda çocuğun faaliyete katılması için sıkılmadan kibarca teşvik edebilirsiniz, baskıdan sakınılmalıdır.
Anlaşılıyor ki aile ya da öğretmen, çekingen çocukla iletişimde ısrarcı, baskıcı olmamalıdır. Çoğu zaman çocuk kendi haline bırakılıp, yalnızca ilk adım için teşvik edilmelidir. Bunun yanında bütün çocukları aynı görmemek, her çocuğun kendine özgü özelliklerini, duygularını ve davranışlarını kabul edip, ona göre davranmak yerinde olacaktır.
SORU:
Beş yaşındaki kızım arkadaşları ile beraberken daha çok kendini ispatlama çabası içerisine giriyor ya da kendini oyundan soyutluyor. Kendini soyutladığı zaman çogu zaman aç olmasada aç olduğunu söylüyor. Bu konuda nasıl davranmamı önerirsiniz.
CEVAP:
Utangaçlık kendine güvensizlik genellikle yapısal bir özellik olabilir. Çocuğun kendisini olabileceğinden yetesiz eksik hissetmesini sağlayacak bir ortam oluşturabilecek durumlar beklentiler, özgüven problemi ortaya çıkarabilir. Utangaç çocuklar sıklıkla kendileri hakkında olumsuz düşüncelere sahiptir ve insanlar tarafından kabul edilmedikleri düşünürler. Sen yaparsın demek özgüveni arttırmaz. Aksine yapmak zorunda olduğu mesajı ile çocuğun kaçınmalarını yapamam duygularını geliştirebilir. Bunun için çocuğunuza başarılı olabileceği ortamları sağlayın. Küçük yaşlardan itibaren sosyal ortamlara girmesi ve sosyal beceriler geliştirme fırsatı tanıyın.
Çocuğunuzun Özgüvenini Arttırmak için:
Çocuğunuzun özelliklerini tanıyın ve onu bir bütün olarak kabul edin. Onun tüm ilgi alanlarına ve duygularına karşı hassas daha az eleştirici bir yaklaşım onun özgüvenine katkıda bulunacaktır.
Utangaç çocuklar sıklıkla kendileri hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler. İnsanlar tarafından kabul edilmediklerini düşünürler. Onların becerilerini keşfetmelerine ve geliştirmelerine rehberlik etmek gerekir. Kendini iyi hisseden özgüvenli çocuklar nadiren utangaçlık hissederler.“Sen yaparsın demek özgüveni arttırmaz aksine yapmak zorunda olduğu mesajı ile çocuğun kaygılarını kaçınmalarını pekiştirebilir. Gerçekten başarılı olabileceği ortamlar oluşturun. Sosyal becerilerini geliştirin. Onunn sosyal ilşkilerde yaşadığı zorlukların nedenini araştırın. Küçük yaşlardan itibaren sosyal ortamlara girmesi ve sosyal beceriler geliştirme fırsatı sağlayın.
SORU:
Dört yaşındaki oğlum uyumlu ve zeki bir çocuk olmasına karşın biraz utangaç. Arkadaşları ona şiddet uyguladığında ya ağlıyor ya da oradan kaçıyor. Bu konuda nasıl davranacağımı bilmiyorum
CEVAP:
Çocuğunuzun kendisinden biraz büyük insanlarla zaman geçirmesi biraz işe yarayabilir. Ayrıca çocuğun ilgi alanlarına duygularına saygı dumak, daha az eleştirel yaklaşım becerilerini keşfetmesine ve gelişmesine faydalı olabilir. Sosyal faaliyetlere yönelmekte bu utangaç davranışın ortadan kalkmasına vesile olabilir.
SORU:
12 yaşındaki kızım son derece içine kapanık. Hiç arkadaşı yok. Arkadaş edinsin diye resim kursuna da gönderdik, ancak o burada da mutlu olmadı ve her gün ağlayarak dönüyor. Ne yapmalıyız?
CEVAP:
Kursa göndermekle iyi bir davranışta bulunmuşsunuz. Ancak hemen arkadaş bulmasını beklemeyin, biraz sabırlı olun. Bu arada öğretmenleriyle konuşun ve daha çok sosyal faaliyetler içinde yer almasını sağlayın. Arkadaşlarını eve davet ederek, onların anneleriyle konuşarak da çevre edinmesini sağlayabilirsiniz. Böyle durumlarda hemen sonuç beklemek yerine çocuğa zaman tanımak gerekir.
"Çocuk Yetiştirmede Anne-Babaların, Çözüm Bulamadıkları 90 Soru 90 Cevap"
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman
ISBN: 978- 605-60680-1-0
saitozdemir.pskdan@gmail.com
İletişim: 0.505.3086220