Kod adı: el Kaide. Aslında el Kaide diye bir örgüt yok
Kod adı: el Kaide. Aslında el Kaide diye bir örgüt yok |
NEDEN?
Neşe Düzel'in Mahir Kaynak ile ropörtajı
Bütün dünyanın dengelerini, ilişkilerini, hatta yaşama biçimini, anlayışını ve kültürünü sarsan, değişime zorlayan büyük terör olayları yaşanıyor. Bu terör olaylarının her birinin altında da El Kaide imzası var. El Kaide, yeryüzünde istediği her yeri istediği zaman vurabiliyor, yeryüzünün her tarafında eylemleriyle görünebiliyor ama yeryüzünün hiçbir yerinde görülmüyor ve yakalanmıyor. Dünyanın bütün devletleri istihbarat da dahil ellerindeki bütün güçlerle bu örgütü yakalamaya çalışıyor ama yakalayamıyor. Sanki bütün dünyadan daha güçlü bir örgütle karşı karşıyayız. Bu örgütün yaptığı terör eylemlerinin somut bir amacı ve somut bir talebi de yok. Bu nedir peki? Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Dünyadan daha güçlü bir örgüt nasıl hiç görülmeden var olabilir? Bu anlaşılmaz ve açıklanması neredeyse imkânsız görüntünün arkasındaki gerçekleri, ihtimalleri, El Kaide'nin ne ve kim olduğunu, kim tarafından desteklendiğini, amacını, hangi siyasi çekişmenin içinde yer aldığını eski bir istihbaratçı olan Mahir Kaynak'a sorduk. Üniversitede 20 yıl iktisat profesörlüğü yapan ve 10 yıl MİT'te çalışan Kaynak, bilinen iddialardan değişik ve tartışılacak görüşler ileri sürdü.
Dünya yine El Kaide paniği yaşıyor. Bu örgüt dünyanın her tarafında kendi varlığını gösterebiliyor ama dünyanın hiçbir yerinde görülmüyor ve bulunmuyor. Bu öyle bir terör örgütü ki, tarifi, tanrının tarifine benziyor. Dünyanın her yerinde var olabilen ve dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir örgütten söz edildiğinde, bir istihbaratçı ne düşünür?
Bu örgütün olmadığını düşünür.
El Kaide diye bir örgüt yok mu? Bu terörü başkaları yapıyor da, biz olmayan bir örgütü mü arıyoruz?
El Kaide diye bir örgüt yok. Eğer bir örgütten bahsediyorsanız, bu örgütün siyasal bir hedefi olması gerekir. El Kaide'nin hedefi nedir sorusunun daha cevabı yok. Kimse El Kaide'nin hangi somut hedefe ulaşmak istediğini bilmiyor. Oysa İRA, ETA gibi terör örgütlerinin somut hedefleri ve somut coğrafi alanları vardır. Ayrıca bunların bir kadrosu ve bir örgüt yapısı da vardır. El Kaide'de bu unsurların hiçbiri yok. Ne kadrosu var, ne de coğrafi bir alanı. Bütün dünya eylem alanları bunların.
El Kaide'nin bir dönem Afganistan'da kurulan Taliban düzenini bütün İslam dünyasında kurmayı hedeflediği söyleniyor. Sizce El Kaide'nin böyle bir amacı yok mu?
Bir amaç ile eldeki araçlar arasında uyum olması gerekir. Elinize bir topluiğne alıp 'Ben adam öldüreceğim' derseniz olmaz. El Kaide'nin kendi gücüyle, İslam dünyasında öngördüğü rejimi kurması mümkün değil. Ne gücü, ne kadrosu, ne de destekleyicisi var. Aslında El Kaide diye bir örgüt yok. El Kaide, bir istihbarat servisinin yaptığı operasyonun kod adıdır. Bu yüzden de bizim önce yapılan bu operasyonu deşifre etmemiz gerekir. Çünkü El Kaide operasyonuyla dünyada bir siyasi sonuç yaratılmak isteniyor.
El Kaide terörüyle nasıl bir siyasi sonuç yaratılıyor sizce?
El Kaide eylemlerinden çıkan tek siyasi sonuç, Batı dünyasında bir İslam aleyhtarlığının doğuşudur ve İslam'ın terörle özdeşleşmesidir. Böyle bir siyasi sonuç niçin isteniyor ve bunu kim istiyor sorusunun cevabını bulmalıyız. Çünkü El Kaide'nin eylemleri dünyadaki dengeleri değiştiriyor. Küçük bir örgütün dünyaya şekil verdiğini kabul etmek kadar saçma bir şey olamaz. Bu büyük bir operasyondur. Öyle ki, dünyada, halklar nezdinde, İslam karşıtı bir cephe oluşuyor her şeyden önce.
İslam karşıtı bir cephe oluşturularak ne elde edilmek isteniyor?
Bakın, bugün dünyadaki yeni dengenin nasıl kurulacağıyla ilgili iki ayrı yaklaşım var. Biri, küresel sermayenin yaklaşımı. Diğeri Bush'un Amerikası'yla Putin'in Rusyası'nın yaklaşımı. Küresel sermayenin yaklaşımı, Huttington'ın 'Medeniyetler Çatışması' tezini benimsiyor. Dünyayı Batı medeniyeti ve onun dışında kalanlar diye ayrıştırıyor ve 'Dünyadaki yeni denge, Batı dünyasıyla diğerleri arasında kurulsun' diyor. İkinci yaklaşım ise dünyayı, geçmişteki gibi yine bir tarafta Amerika, diğer tarafta Rusya diye ikili bir dengeye oturtmak istiyor. Bugün dünyadaki çatışma işte bu kurulacak yeni denge konusunda yaşanıyor. Şu anda Bush'un Amerikası'yla Putin'in Rusyası anlaşmış durumda. Bunların karşısında da küresel sermaye farklı bir güç odağı olarak duruyor. Şu anda bunlar dışında bir siyasi hedefi olan başka bir güç odağı yok dünyada. Küresel sermayenin de dünya için biçtiği bir yönetim biçimi var.
Nedir o?
Küresel sermayenin bir 'ılımlı İslam' politikası var. İslam'ın kapitalizmle uzlaşmazlıklarının kaldırılması ve piyasa ekonomisine sokulması politikası bu. Küresel sermaye, 'İslam dünyasını Batı sisteminin ve pazarının içine sokarız ve böylece sorun biter' diyor. El Kaide ise küresel sermayenin ılımlı İslamı'ndan tamamen farklı bir hedefi devreye sokuyor. 'Müslümanlar dünyadaki düşman, öteki olsun' diyor. Nitekim El Kaide'nin eylemleri sonucunda dünyada öyle bir İslam karşıtı cephe oluşuyor ki, ılımlı ya da radikal ayrımı yapılmadan bütün İslam 'terörist' kabul ediliyor. Böyle bir sonucu bir İslami odağın yaratmasının mantığı yok. Bunu Batılı bir odak yapıyor. Küresel sermayenin 'ılımlı İslam modeli'ni ve siyasal İslam'ı tasfiye etmek için yapıyor bunu.
Kapitalizmle çatışmayan bir ılımlı İslam'ı, Amerika niye yok etmek istesin ki?
Çünkü küresel sermayenin İslam içinde bir örgütlenmesi, yapılanması var. Küresel sermaye petrole sahip değil ve petrol şirketlerini kontrol etmiyor ama petrolü üreten ülkelerin yönetimini ele geçiriyor. Yeltsin döneminde Rusya'yı da ele geçiriyordu. Şu anda Suudi Arabistan'daki para sahipleriyle küresel sermaye arasında da bir bütünleşme var. Amerika işte bu yapıyı tasfiye edecek. Yoksa Amerika, bir zamanlar kendi vilayetinden daha yakın telakki edilen Suudi Arabistan'daki rejimi neden değiştirmek istesin ki? Geçenlerde Bush yönetimine yakın bir isim, bir Arap zenginin ABD'den çektiği parayı Türkiye'ye sevk ederek Türk ekonomisini ayakta tuttuğunu yazdı, şikâyet etti.
Türkiye'nin çatışmada yeri ne?
Türkiye bugün, ılımlı İslam modeliyle küresel sermayenin yönetiminde olan en önemli ülkelerden biridir. Hükümetin Amerikan yönetimiyle arası iyi değil. Başbakan Erdoğan 'Düğmeye bastılar' diye şikâyet ediyor. Bush ve Putin yönetimleri, küresel sermayenin ılımlı İslam tezini ortadan kaldırmak istiyorlar. 'Ilımlı İslam yok. İslam bir bütündür, hepsi radikaldir. Ya sekülerleşeceksiniz ya da yok olacaksınız' diyorlar. Bunlar, İslam'ı siyasal olmaktan çıkaracaklar. Sonuçta, dünyadaki bugünkü çatışma mağaradaki bir adamla dünya arasında değil. Çatışma, küresel sermaye ile Bush'un Amerikası arasında yaşanıyor. El Kaide de, Bush ve Putin'in temsil ettiği cephe adına bütün provokasyonları yapıyor, küresel sermayenin ılımlı İslam modelini bitiriyor.
Sizin küresel sermayeden kastettiğiniz nedir?
Küresel sermaye, herhangi bir işletmeyi, şirketi, fabrikayı yönetmeyen, bunların da sahibi olmayan, sadece paraya hükmeden ve parayı kullanan gruptur. Finans kesimindeki bu kişilerin kullandığı paralar sadece kendi servetleriyle de sınırlı değildir. Çünkü bugünün dünyasında paranın sahibi ve kullananı farklıdır. Yani siz paraya sahip olursunuz, bu parayı bankaya yatırırsınız, bu parayı bankanın yöneticisi kullanır. Dolayısıyla küresel sermaye bugün dünyada kendi servetini çok aşan bir biçimde trilyonlarca dolara hükmeder ve ulus-devletler kadar güçlüdür. Üstelik bir coğrafyaya bağlı da değildir. Her yer onun mekânıdır. Amerika'nın yıkılması onu çok da rahatsız etmez.
Soroz bunlardan biri mi?
Soroz, Rochild, Rockefeller küresel sermayenin temsilcileridir. Küresel sermayenin devleti aşan bir gücü var. Şu anda Amerika ve Rusya'daki yönetim, küresel sermayenin siyasal gücünü tasfiyeye uğraşıyor. El Kaide, küresel sermayeye ve İslam'a karşı kullanılıyor. Ama bazıları 'Afganistan'da mağarada yaşayan bir Usame bin Ladin var, o bütün dünyayla savaşıyor' diyor.
El Kaide, sizin dediğiniz gibi bir operasyonun kod adıysa, sonuçta yine operasyonu yapan bir örgüt var demektir. Dünyanın bütün istihbarat örgütlerinin aradığı ama izini bulamadığı, bir anlamda dünyadaki bütün istihbarat örgütlerinin toplamından daha güçlü bir örgüt nasıl olabilir?
El Kaide operasyonunu CIA yürütür ve Putin yönetimi de bunun farkındadır ya da ortağıdır. Diğer ülkelerin gizli servisleri ise operasyonu sadece anlamakla kalırlar. Amerika'ya karşı bir şey yapmak kolay mı? Zaten devlet operasyonlarında da gerçek hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Kennedy'nin devlet tarafından öldürüldüğüne dair neredeyse kesin kanaat var ama bunun kanıtı asla ortaya çıkmaz. Burada da Amerikan istihbaratının kullandığı adamların adına El Kaide demişler. Yapılacak eyleme göre üç-beş kişi temin ediliyor ve o eylem yaptırılıyor. Bunlar örgüt falan değil. CIA tarafından kullanılan adamlar bunlar. Bu terörü devletler yapıyor. Bunları intihar saldırılarına falan sürüyor. Kendi ikiz kulelerini vuruyor. Buna, Amerikan siyaset yapımcıları karar vermiştir. Bush da bilmeyebilir. CIA da büyük bir gücün içerisinde sadece uygulayıcı organdır.
CIA, ikiz kuleleri vurarak vatandaşlarını mı öldürdü?
11 Eylül'ü CIA neden yapmasın?
Eğer size bunun alternatifinin bir savaş olduğunu söyleseydi, 'Bunu yapmasaydım savaşacaktım ve bu savaşta 1 milyon kişi ölecekti' deseydi...
İkinci Dünya Savaşı'nda da benzer bir hesaplaşma, bir yerleri ele geçirme kavgası vardı ve sonuçta 50 milyon insan öldü. Şu anda dünyada çok düşük maliyetli bir savaş yaşanıyor. Bize de, çatışmanın tarafı olarak bir tarafta El Kaide, diğer tarafta bütün dünya gösteriliyor. Bunu kabul ederseniz bir sürü mantıksızlığın içine düşersiniz.
Ne gibi?
Bugün, dünya savaşının sonucuna benzer sonuçlar yaratılıyor. Bunu bir avuç militanın yaptığını kabul etmek mümkün değil. Yani öyle bir güç var ki, yaptıklarıyla dünya yeniden şekilleniyor, ama bu örgütün içinden hiçbir ihanet çıkmıyor, ona para hiç tesir etmiyor, hiçbir bilgi sızmıyor. Niye? Çünkü El Kaide diye bir örgüt yok.
Operasyonlarda projeye uygun olarak üç-beş Müslüman kullanılıyor. Ellerinde de zaten Afganistan ve Pakistan'da daha önce Sovyetler'e karşı yetiştirdikleri adamlar var. Militanlar çok kısa süreli istihdam ediliyor ve hatta eylemi yapanlar da ölüyor. Bilgi sızmaması için bütün tedbirleri alırlar. Mesela bazen militanın kendisi bile militan olduğunu bilmeyebilir. Adamı gizli servis için angaje edersiniz, al şu çantayı götür dersiniz. Uzaktan kumandayla çantayı patlatırsınız. Alın size bir intihar bombacısı işte. Bir kamyoncuya şu sütleri götür dersiniz. Yoldan geçerken de patlatırsınız.
El Kaide'nin kendisi gibi bir de hayalet lideri var. O da ne görülüyor, ne bulunuyor. Böyle aranan biri, güçlü bir destek olmadan bu kadar uzun süre gizlenebilir mi?
Gizlenemez, mümkün değil. Gizli servislerce saklanıyor olması lazım.
İslam'la terör arasında bağlantıyı El Kaide kuruyor. El Kaide sayesinde artık Batı'da Müslüman denildiğinde akla terör geliyor. Her yanda Müslümanlar baskı görüyor. El Kaide'nin, İslam'la terörü böyle birbirine bağlamaktan amacı ne?
İslam terörle özdeşleştiği zaman siyasal vasfını kaybetmek zorunda kalır. Amaç, İslam'la terörün özdeşleşmesi ve böylece İslam'ın bir düşünce, bir siyasal söylem olmaktan çıkarılmasıdır. Zaten bir siyasal fikri yok etmek istiyorsanız, önce onun içini düşünceden boşaltacaksınız sonra da o hareketi sadece eylemci yapacaksınız. Türkiye'de sol da böyle bertaraf edildi. Solun içi düşünce olarak boşaltıldı ve solcular sadece birer 'silahlı eylemci' profiline dönüştürüldü. Kürt hareketi de böyle oldu. Sınıfsal hareket olarak başladı, terörist haline geldi. Bugün de Batı, İslam için aynı metodu kullanıyor. Amerikan derin devleti, siyasal İslam'ı böyle tasfiye ediyor.
Siyasal İslam niye bitirilmek isteniyor sizce?
Siyasal İslam dünyada solun yerini alıyordu. Batı toplumlarında da, ezilmiş insanlar İslam'ı bir kurtuluş dini olarak görüyordu. Şimdi hem İslam'ın içini düşünce olarak boşaltıyorlar hem de küresel sermayenin İslam ülkelerindeki egemenliğini bitiriyorlar. Yaşanan, ulusal-devletlerle küresel sermayenin kavgasıdır. Küresel sermaye devlete karşıydı ve devleti aşacaktı. Şu anda ulus-devletin egemenliği korunmaya çalışılıyor. Kapitalizmin üst ürünü olan küresel sermaye devletlerin kontrolü altına alınmaya çalışılıyor. El Kaide'nin eylemleriyle de, küreselleşmenin mekanizmaları yıkılıyor. Zaten dünyada İslam'ın yükselişi de İslam'ın kendi dinamikleriyle olmamıştı. Sovyetler'i kuşatmak için yaratılan Yeşil Kuşak projesi olmasaydı, biz bugün etrafta bu kadar namaz kılan adam görmezdik. Ama artık küresel sermayenin, Yeşil Kuşak ve siyasal İslam içindeki gücü görüldüğü için Yeşil Kuşak'ı ve siyasal İslam'ı bitiriyorlar.
Bir de bizim PKK terörü sorunumuz var. PKK, pek başvurmadığı kanlı bir yönteme başvuruyor şimdi. Batı bölgelerindeki sivil hedeflere saldırıyor. Niye yapıyor bunu?
PKK'nın kim olduğu belli değil, bölündü. Terör eylemlerini hangi parçası yapıyor ya da PKK mı yapıyor, çok şüpheli. PKK, İran ve Suriye'yle mücadelede. Amerika ve Avrupa terörist ilan etmiş. Barzani ve Talabani'yle geçinemiyor. Böyle bir örgüt, 'Bu kadar düşman şu anda bana az, ben bir de TSK'yı üzerime çekeyim de, beni iyice ezsinler' der mi? PKK'nın tasfiyesini isteyen bir güç, adına PKK deyip eylem yapıyor. Mesela ben Barzani olsam böyle bir işi yaparım, PKK derdinden kurtulurum. Bu terör eylemleri sonucu eğer biz Türkiye'dekileri Irak'a doğru sürersek, orada zaten izole edilmiş olduklarından aç ve parasız kalırlar ve siyasi destekleri kalmadığından mecburen Barzani'nin emrine girerler. Bir örgüt silahla değil satın alınarak tasfiye edilir zaten. Şimdi de PKK'nın tasfiyesi isteniyor ve şu anki proje PKK'nın Barzani'nin kontrolüne girmesini sağlamaktır. Yapılan o... PKK'lılar paralı asker haline gelecekler...
01/08/2005
***