Yılbaşı kutlamaları küfürdür, dinden çıkarır. | Yılbaşını kutlamadan önce bunları göz önünde bulundurmalısın.
Yılbaşı kutlamaları küfürdür, dinden çıkarır. |
Eğer Dünyaya manasız yere gelmediğine, Varoluşunun bir hikmeti olduğuna ve aldığın her kararın bir karşılığı olduğuna inanıyorsan, şu aşağıdaki bir kaç hususu bilmeden yılbaşını kutlamamalısın. Sonra kutlarsan da sen bilirsin....
*Teşebbüh; taklid etmek, benzemek manalarına gelir. Bu benzeme, inanç ve itikadi esaslarda olacağı gibi, fikir, söz ve fiil de olabilir. Benzeme, küfre olursa, küfür; masiyete olursa, masiyet; hayra ve güzelliğe olursa makbul ve muteberdir. (Avnul Mabud Şerh-i Süneni Ebi Davud 11/95)
*Müsamahayı esas alan İslam dini, başkasına benzeme ve bilhassa kafirleri ve fasıkları taklit etme hususunda, çemberi iyice daraltmıştır. Adam öldürmek, zina etmek, içki içmek gibi fiiller çok büyük günah olmasına rağmen küfür sayılmazken, küfür alameti sayılan sözler ve fiillerde ve gerekse adet ve yaşayışta ehl-i küfrü taklid etmek, küfür sayılmıştır. Dinin direği olan namaz ibadeti dahi, güneşe tapanlara benzememek için, kerahat vakitlerinde kılınmaz.
*Cenab-ı Hak Kuran-ı Keriminde şöyle buyurur mealen: *Ey iman edenler. Yahud ile Nasarayı yar tutmayın. Onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlar ve siz müminlerden her kim, onları yar tanır, veli tutarsa, şübhe yok ki o da onlardandır. (Onlara temessül etmiş, onların huyunu kapmıştır. O artık Hakka değil onlara ve hevasına hizmet eder. Netice itibariyle onlardan sayılır. Ahirette onlarla beraber haşrolunur...)* (Maide: 51 Elmalılı 3/1712)
*Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ehl-i küfre teşebbühten tahzir için: *Kim bir kavme benzemeye azmederse, o ondandır.* (Feyzül Kadir)
*Diğer bir hadis-i şeriflerinde; *Bir kişi diğer bir kişinin ameline, yoluna ve adetine razı olursa, muhakkak ki o onlardandır.* buyurmuşlardır. (Kenzül Ummal 9/10)
*İbn-i Ömer (r.a) teşebbüh hakkında şöyle buyururlar: *Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak suretiyle onlara benzerse, o kimse kıyamet günü onlarla beraber haşrolunur.* (Feyzül Kadir 104)
*İmam-ı Rabbani Hazretleri de: *İki dini tasdik eden dahi, şirk ehlinden sayılır. İslam hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden dahi müşriktir. Halbuki küfürden teberri etmek, şirk şaibelerinden sakınmak tevhiddir. buyurarak, şöyle devam eder.
*Hinduların büyük bildikleri günlere tazim, Yahudilerce bilinen adetlere uymak, küfrü icab ettirir. Nitekim Ehl-i İslamın cahilleri, bilhassa kadınlar, küffarın belli günlerindeki küfür merasimini icra etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlara benzeyen hediyeler yollarlar... Böylelikle o merasime tam manası ile itina ederler.* (Mektubat-ı şerife 3 /41)
*İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i sani (son 1000 yılın müceddidi) Hazretleri, bu tür merasimleri icra ile ehl-i küfre benzeyenlerin acıklı sonunu şu ifadeleriyle haber verirler:
*Bir defasında, bir hastanın ziyaretine gittim. Ölümü yaklaşmıştı. Haline teveccüh ettiğim zaman gördüm ki: Kalbi, şiddetli zulmet içinde. Her ne kadar bu zulmetin kalkması için teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde saklı duran küfür sıfatından naşidir. Bu sıkıntıların menşei dahi, küfür ehli ile dost geçinip durmasıdır. Bundan sonra belli oldu ki bu zulmetlerin defi için teveccüh, yerinde bir iş değildir. Zira onun bu zulmetlerden temizlenmesi cehennem ateşiyledir.