Ay'da uzaylı üsleri mi var? Ay yüzeyindeki delikler maden çalışması mı?
Ay'da uzaylı üsleri mi var? Ay yüzeyindeki delikler maden çalışması mı? |
Hiç düşündünüz mü, Ay'ın yüzeyini delik deşik eden meteor yağmurları neden dünyaya hiç zarar vermemiştir? Oysa yüzlerce kilometre çapında delikler açabilecek kadar büyük meteorlar, dünyaya doğru gelseler atmosferimiz onları toz haline çeviremez ve dünya da delik deşik olur? Dünya Ay'dan yaklaşık dört kat daha büyük iken, bu meteorların dünyaya çarpma ihtimali de dört kat fazla olması gerekmez mi?
Ay'ın en büyük krateri olan Gagarin krateri’nin çapı 298 kilometre olmasına rağmen, çok tuhaf bir şekilde sadece 6 kilometre derinliğindedir.
Ay’daki Uzaylı Üsleri
Her geçen gün daha çok insan Ay’da bir uzaylı üssü olduğunu söylemektedir. Anlatılanlara göre bu ay üssü, Ay’ın Dünya’dan görülmeyen karanlık tarafında bulunmaktadır.
Ay araştırmalarının neden durdurulduğunu ve Ay’da neden bir üs kurmaya çalışmadığımızı hiç merak ettiniz mi? Sizce bu uzayda yüzer bir istasyon kurmaktan daha iyi bir fikir değil mi? Neil Armstrong’a göre, Ay’da uzaylılara ait bir üs bulunmaktadır, bu yüzden uzaylılar Ay’dan uzak durmamızı istemişlerdir. Eski Donanma İstihbarat görevlisi Milton Cooper da, Ay üzerinde bulunan ve istihbaratçıların “Uzaylı Üssü Luna” olarak adlandırıldıkları bir üsten söz etmektedir. Cooper’a göre, Ay’ın uzak kesimlerinde bulunan bu uzaylı üssü Ay’a inen Apollo astronotları tarafından da görülmüş ve filme alınmıştır. Ana gemi adı verilen devasa uzay gemilerinin bulunduğu bu üstte, çok büyük makineler kullanılarak maden çalışmaları yapılmaktadır.
1960’larda Pentagon’un Araştırma ve Geliştirme Departmanı’nda görev yapan Yarbay Philiph Corso, ABD Ordusu’nun ve Hava Kuvvetleri’nin elinde astronotlar tarafından çekilen ve Ay’da uzaylıların varlığını açık bir biçimde kanıtlayan en az 122 fotoğrafın bulunduğunu iddia etmektedir.
ABC’ de Ay’la İlgili Haberler
Amerikan ABC haber kanalının web sayfasında yayımlanan, 13 Haziran 2000 tarihli makale Ay’la ilgili gerçeklere biraz olsun ışık tutmaktadır. Makalede şöyle denilmektedir:
“Yeni elde edilen kanıtlar, Ay’ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlemlenmektedir. Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor edilmektedir. Bu iddialar tartışmaya açıktır. Pek çok bilim adamı ise Ay üzerindeki parlaklıklar ve sis gibi zaman zaman rapor edilen gözlemleri ciddiye almamaktadır. "
Aydınlık Yer: 136 km uzunluğundaki büyük krater Langrenus. Fransız bir astronom Ay yüzeyinin zaman zaman bir şeyler tarafından aşındırıldığı yolunda sağlam kanıtlar bulmuştur. Bu gözlem 1992 yılında, Paris Gözlemevi’nde görev yapan deneyimli Ay gözlemcisi Audouin Dollfus tarafından bir metrelik Meudon teleskopuyla yapılmıştır. Dollfus araştırma sonuçlarını incelemeyi yeni bitirmiş ve yayımlanmak üzere sunmuştur.
Solan Işık: Dollfus, 30 Aralıkta büyük Langrenus kraterinin tabanında birtakım parlaklıklar görmüştür. Bunlar o gün ortaya çıkmışlardır. Profesör Dollfus, bu ışıkları bir kaç gün izlemiş ve kraterin içinde dans eden ışık kümeleri görmüştür. Dollfus, teleskoptan her baktığında bu ışıkların şeklinin değiştiğini fark etmiştir. Ona göre bu ışıklar, bir gazın Ay yüzeyinden toz kaldırması ve bunun güneş ışığıyla birleşmesi sonucu oluşan bir görünümdür. Bazı Ay gözlemcileri, değişime uğramadığı sanılan Langrenus krateri üzerinde bu tür bir sis görülmesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.
Profesör Dollfus, detaylı olarak incelendiğinde Langnerus’un tabanında bir çok çatlak izine rastlanacağını söylemektedir. Ona göre söz konusu gaz bu deliklerden çıkmış olabilir.”
***
AYDAKİ GARİPLİKLER
Bu konuyla ilgili en objektif gözlemlerden ilki 29 Temmuz 1953 yılında John O’Neil tarafından gerçekleştirildi. O’Neil teleskobu ile ayı gözlemlerken gözlerine inanamamıştı. Öncelikle bunun bir göz yanılgısı olabileceğini düşündü çünkü Ay, daha önceden birçok kez gözlemlenmişti. O’Neil, “Krizler Denizi”ne tekrar tekrar baktığında orada gördüğü şeyin yaklaşık 19 kilometre uzunluğunda köprüye benzer bir yapının olduğunu ve yanılmadığını anladı. O’Neil bu gözlemini, Ay ve Gezegenler Kurumuna rapor ettiğinde ise böyle devasa bir yapının ay üzerinde aniden belirivermesi, bilim çevresinde büyük bir şaşkınlık yaratmıştı. Tutucu bilimciler, şaşkınlıkları geçer geçmez bunun doğal bir fenomen olduğu yorumunu yaparak rahatladılar. Fakat bu rahatlamaları, Ay gözlemlerinin bir numaralı astronomu H.P. Wilkins’in açıklamalarıyla tekrar bozuldu. Wilkins, O’Neil’in gözlemlerini doğruluyordu.
KRİZLER DENİZİ
Bu olayları izleyen haftalarda, İngiliz Astronomi Kurumu’nun önde gelen isimlerinden Patrick Moore da Krizler Denizi’nde köprüye benzer bir yapının uzandığını bizzat kendisinin gözlemlediğini açıklayınca ortalık iyice karıştı …
Bunlar, Wilkins’in Ay ile ilgili tek keşfi değildi. 30 Mart 1950 yılında teleskobu ile Ay’ın Aristarchus-Heredotus bölgesinde alev alev yanan garip bir ışık saptamıştı. Bu ilginç keşfi hakkında Wilkins şunları söylüyordu: “Alev alev yanan makine gibi birşey kraterin tabanı üzerinden havalanmış duruyordu”
Bu ilginç gözlemleri yapan tek kişi Wilkins değildi. 16 Eylül 1953’te İngiliz Astronomi Kurumu’ndan Rudolph M. Lippert, Ay’da bir flaş şeklinde Sarı-Turuncu garip bir ışıklar huzmesi görmüştü. 30 Ekim 1963 yılında da başka bir Astronom John Greenacre, Ay yüzeyinde alev alev yanan kırmızı bir ışık tespit etmişti.
Ayın, astronomi literatüründeki 400 yıllık zamanda, yukarıda bahsedilen biçimlerde 400’ü aşkın gözlem literatüre geçmiştir. Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegenler laboratuarı'ndan Barbara M. Middlehurst, bu 400’ü aşkın gözlemin 3 ana bölgede sınıflandırılabileceğini belirtti.
1) Dünya’dan karanlık lekeler olarak gözlemlenebilen Mascon Bölgelerinde
2) Tycho gibi ışınlı olarak nitelendirilen kraterlerin yakınlarında
3) İçi kısmen ya da tamamen karanlık görünen kraterlerde
TYCHO
Patrick Moore, Krizler Denizindeki gizemli köprüyü gözlemlemiş birçok astronomdan birisidir. Ayrıca, 30 Nisan – 2 Mayıs 1966 tarihleri arasında Cassendi Krateri’nde kırmızımsı bir ışık saptadığını bildirdiğinde bu tespit, P. Satory ve T.Moseley gibi astronomlar tarafından da teyid edilmiştir.
İngiltere’nin en büyük Astronomlarından John Herschel, 1783 yılındaki ay tutulması sırasında garip parlak ışıklar ve 18 Ağustos 1787 yılında da üzeri biraz küllenmiş yavaş yavaş yanan kömürlere benzeyen bir şey gördüğünü açıklamıştı. Herschel, bunların dışında 7 kez daha (Bazıları da hareketli olan) garip ışıklar gördüğünü rapor etmişti.1821 yılında, bir ay içinde arka arkaya üç kez Herschel bu garip ışıkları gözlemlemişti.
Hayatının büyük bir kısmını ay haritaları çizerek geçirmiş olan ünlü Alman Astronom J.H. Schroeter, 26 Eylül 1788 yılında Plato Krateri yakınlarındaki Ay Alpleri’nin tepeleri arasında aniden ortaya çıkan beyazımsı bir ışık tesbit etmişti. Ayın karanlık yüzündeki bu tanımlanamayan ışıkları, Kraliyet Astronomlarından Nevil Maskelyne de gözlemlemiştir.
John Herchel, gözlemleri sırasında tesbit ettiği bu tanımlanamayan ışıkların birçoğunun, Ay yüzeyinde havada hareket ettiklerini gözlemlediğini ifade etmiştir.
Ne olduğu tanımlanamayan bu ilginç ışıklar, her nedense çoğunlukla Mare Crisium bölgesinde gözlemlenmiştir. Düzinelerce astronom ; bu dairesel ışıkların tek tek, dairesel gruplar halinde ve üçgen veya düz formasyonlar halinde hareket ettiklerini ve zeki bir varlık tarafından kontrol ediliyormuşcasına yoğunluklarını çoğaltıp azalttıklarını gözlemlemişlerdir.
1874 yılında, Fransız bir gözlemci olan Monsieur Lamey, çok sayıda siyah objelerin Ay yüzeyinde dolaştığını rapor etmiştir. Aynı yılın 24 Nisanı’nda Prof. Dr. Schafarik şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Ay yüzeyinde kendisine özgü özellikleri olan öyle acayip bir nesne gördüm ki, onun ne olduğunu anlatamıyorum. Son derece parlak bir objeydi ve Ay yüzeyini bir uçtan diğer uca geçti”.
Benzer bir Siyah obje, Hollandalı Astronom Muller tarafından da gözlemlenmişti. Muller'in raporuna göre bu cisim, Ay yüzeyini, ufka paralel doğrultuda yavaş yavaş katetmişti. Bu gözlemlerin tarihi 4 Nisan 1869’dur. Bundan 4 yıl sonra ise Amerika’nın Smith gözlemevi’nden W.R. Brooks benzer ama daha ilginç bir olaya tanık oluyor. Astronom, gözlemlediği bu siyah objenin büyüklüğünün, Ay’ın çapının otuzda biri kadar olduğunu ve Ay’ın yüzeyini bir baştan diğer başa yaklaşık 4 saniyede katettiğini raporlamıştır.
***
Ay'ın karanlık yüzü
Dünyadan bakıldığında tüm gezegenlerin her iki yüzü de görülebilmektedir. Ancak Ay'da öyle bir durum söz konusudur ki ayın kendi ekseni ve dünya etrafındaki dönüş hızları nedeniyle dünyadan bakıldığı zaman ayın bir yüzü asla görünmez. Yani diğer bir ifadeyle dünya var oldu olalı milyonlarca yıldır ayın hep aynı yüzünü görebildik. Diğer yüzü hiç göremedik. NASA bugüne kadar Ay'ın diğer yüzü dünyaya hiç bakmadığı için ve ayın kendi kütlesi sinyal blokajı yaptığı için Ay'ın hiç görünmeyen diğer yüzüne ne insanlı ne de insansız hiçbir uçuş yapmamıştır. Bu güne değin yapılan tüm uçuşlar Ay'ın bize dönük olan kısmına yapılmıştır. Ay'ın diğer yüzünde ne olup bittiği hiçbir şekilde bilinmemektedir.
Resimde de görüldüğü gibi tüm döngü boyunca Ay'ın sadece ve hep aynı yüzü görünüyor. Bunun sebebi açısal hız ile açıklanır. Ay'ın kendi etrafında dönmesi 1 ay ve yine aynı şekilde Dünya'nın etrafında dönmesi de 1 ay alır. Kısacası ayın sadece bir yüzünü görüyoruz. Görünmeyen yüzüne de Ay'ın karanlık tarafı diyoruz. Tabii o görünmeyen taraf da Güneş ışığı alıyor. Sadece biz göremiyoruz o yüzünü....
***
AY'da gizli üs
Google Moon, Ay'da gizli üs keşfetti. NASA tarafından sağlanan, ay haritasına belirli bir detaya kadar ulaşılabilen Google Moon'daki Ay yüzeyinde, sıra sıra dizili barakaların bulunduğu bir askeri üssü andıran görüntüler şaşkınlık yarattı.
Ay'ın Dünya'dan görülmeyen karanlık tarafında bir uzaylı üssü olduğu yönündeki söylentiler yıllardır devam ediyor.
İngiliz Sun gazetesinin yayımladığı görüntülerde, bir vadinin içinde bulunan ve bir askeri havaalanını andıran üssün çevresinde dağlar bulunuyor. Bilim adamları, yeni elde edilen kanıtların, Ay'ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını öne sürüyor ve Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlendiğini belirtiyorlar. Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor ediliyor. (Haber:Alpaslan Düven/DHA)
***
5 Mart 1587:
"Ay'in yüzeyinde bir yildiz görüldü." Yüzlerce insan bu mucizeye sasirdi,isigin sivri uçlari ve boynuzlari vardi.
(Harrison 1876 - Lowes 1927)
12 Kasim 1671:
Gökbilimci ve fizikçi Cassini, Ay'in üzerinde küçük beyaz bir bulut gördü.
18 Mayis 1787:
Astronom Halley ve De Louville, Ay yüzeyinde hareketli isiklar gördüler. Mart-Nisan 1787:
William Herschel, Ay'da parlak noktalar ve dört volkan gördü. Açiklamakta zorluk çekiyordu ve en çok gördüklerinin hareket etmesine sasirmisti.
Temmuz 1821:
Alman astronom Gruithuisen, Ay yüzeyinde, birden parlayan isik patlamalari gördü. Yanip sönen bu isiklari birkaç kez görmüstü.
12 Nisan 1826:
Fizikçi Emmett, Ay'daki Krizler Denizi üzerinde, kara bir bulutun hareket ettigini rapor etti. Benzer bir rapor, 1954 yilinda modern astronomlar tarafindan da verilmisti.
Subat 1877:
Isikli bir hat veya çizgi Eudoxus Krateri'nin batisindan doğusuna giderken görüldü. Olay, bir saat sürdü.
4 Temmuz 1881:
Ay yüzeyinde piramit seklinde isikli iki tümsek belirdi ve bir saat içinde yavas yavas sönerek kayboldu.
24 Nisan 1882:
Aristotle Bölgesi'nde hareket eden dev gölgeler gözlemlendi.
31 Ocak 1915:
Yunanca'daki omeGa işaretine benzer 7 beyaz isik görüldü.
23 Nisan 1915:
Clavius Krateri yaninda dar ve isikli bir çizgi belirdi ve on dakika sonra kayboldu.
14 Haziran 1940:
Sisli keskin bir çizgi çok net olarak Plato Krateri yaninda görüldü, çevresinde binlerce küçük isik yanip sönüyordu. 19 Ekim 1945:
Darvin Duvari yaninda üç büyük parlak nokta görüldü; Olay, astronom Moore ve daha birçok astronom tarafindan rapor edildi.
24 Mayis 1955:
Ay'in güney kutbu bölgesinde, elektriksel panamalar, bilimci Firsolf tarafindan izlendi.
8 Eylül 1955:
Taurus Hatti sinirinda iki parlak isik görüidu. bu yer yillar sonra Apollo 17'nin indigi yerdi.
21 Haziran 1964:
iki saat süreyle, gözlemci floss D. tarafindan haraket eden büyük siyah bir gölge izlendi.
3 Temmuz 1965:
Bir saat on dakika süreyle, Aristarchus Bölgesi'nde nabiz gibi yanip sönen bir isik gözlendi.
25 Eylül 1966:
Yine Plato Krateri yakininda yanip sönen isiklar gözlendi; bazilarina göre kirmizimsi bir yama gibiydiler; ayni gün Gassendi Bölgesi'nde 30 dakika süreyle kirmizi büyük bir isik belirdi. Bir ay sonra ise, ayni yerde yine yanip sönen kirmizi isiklar vardi.
11 Eylül 1967:
insanligin ilk ayak bastigi yer olan Sessizlikler Denizi'nde görülen kara bir bulut sonradan mor renge dönüstü; olayin Montreal'i? bir astronomi grubu tarafindan gözlendigi NASA tarafindan açiklandi.