Header Ads

İnsan biraz utanır. Biraz izleyicisine saygısı olur.

İnsan biraz utanır. Biraz izleyicisine saygısı olur.






AĞZI OLAN KONUŞUYOR İŞTE...

Vay Türkiye'nin haline! Güleceksin gülemiyorsun, kızacaksın kızamıyorsun, acıyıp geçiyorsun. 

Metal Fırtına ve 1909 isimli kitaplar ile adından çok söz ettiren Burak Turna'yı TV'ye çıkartmışlar, konuşturuyorlar. Son kitabı "1909 İstanbul Düştü (Parvus'un Askerleri)" ile 105 yıllık korkunç bir sırrı ortaya çıkarıyor ve gerçek tarihi herkesin gözleri önüne seriyormuş Burak Turna...


İddiaları, azıcık mürekkep yalamış birisi için bile çok trajikomik. Neden sarsıcı ve komik derseniz; her nasılsa adından bu kadar söz edilir olmuş ve her nasılsa kitaplar neşretmiş bu arkadaşa göre 1909 yılında ABD başkanlığındaki bir koalisyon Osmanlı'yı parçalamış.



Burak Turna'nın iddiasına göre, şu anda Türkiye'de kimsenin bilmediği bir durum varmış ki bence de doğru, kimsenin bilmediği, ihtimal vermediği bir durum var; ağzı olan konuşuyor ve kalemi eline alan saçmalıyor. Kimse bunları bilmiyor zira anlattıklarının gerçekler ile uzaktan yakından bir alakası yok. "Kimsenin bilmediği" iddialarından biri ABD'nin Osmanlı'yı taktik surette ortadan kaldıran güç olduğu... Hatta biliyor musunuz, İstanbul'u bile İngilizler değil Amerika işgal etmiş? 


Dahası var. TV Net ekranlarında, gizemli ve dikkat çekici konularda programlar yapmaya çalışması ve ele aldığı konular hakkında daha önceden kitaplar, araştırmalar hatta TV programları bile hazırlanmış olmasına rağmen, elinde çok büyük kolaylıklar bulunmasına rağmen, her meseleyi eline yüzüne bulaştırması ile ünlü Cem Küçük isimli sunucu arkadaş bile "ABD o zamanlar, o kadar güçlü müydü?" diye sormak zorunda kalıyor Burak Turna'ya... O da bir iki saniye yutkunup ABD'nin değil 1909'larda, İkinci dünya savaşının ilk yıllarında (1940'lı yılların başlarında) bile bir hiç olduğunu, İngiltere üzerinden Osmanlı'yı parçalayan Siyonistlerin, ikinci dünya savaşı yıllarında Almanya ve Hitler üzerinden yeni bir dünya nizamı ve hedeflenen İsrail'i kurmak üzere oyun kurarken, Hitler'in itaati terk etmesi üzerine, Hitler'in Müslümanlara ve Türklere hiç zarar vermemesi, sömürge durumuna düşmüş pek çok Müslüman milletin kurtuluşuna vesile olması ve yola çıkarken uyguladığı siyasetlerden dönmesi üzerine, ABD kartını oynamaları ile hızlıca güçlendirilen bir ABD'nin olduğunu, ABD'nin Siyonistlerin B planı olarak elden çıkan Hitler'e ve Almanya'ya karşı tarifsiz bir çaba ile güçlendirildiğini, buna rağmen bile Rusya ve İngiltere ile ittifak etmeden Hitler'in hakkından gelemediğini bilmeden, "Evet." diye cevaplayıp devam ediyor.

Ve devrinin süper gücü, üzerinde güneş batmayan imparatorluk Büyük Britanya(İngiltere) üzerinden Osmanlı'yı yıkıma götüren ve nihayet son darbeyi de vuran, İngiltere'ye İstanbul'u işgal ettiren, sonra da bir Kurtuluş Savaşı tiyatrosu ile geri çekilmesini sağlayıp yeni Türkiye'yi Sabetaycı Yahudilerle beraber kripto Yahudilere-masonlara bırakan Siyonistleri de, onların yüzlerce farklı isimle anılan masonik örgütlenmelerini ve yapılanmalarını da bilmeden, boş meydanda, kendi gibi bomboş bir sunucunun karşısında, rahat rahat konuşabiliyor. 

Görüyor musunuz tarih nasıl yazılıyor? Bir hiç olduğu halde ve başkalarının araştırmalarından kafasınca esinlenerek, insanları bilgilendirmek ve memleketine hizmet etmek gayesi ile değil de, çok satması maksadı ile kitaplar yazılınca, bu kadar trajikomik manzaralar çıkıyor meydana... Ve düşünebiliyor musunuz, bu arkadaşın bazı kitapları ülkemizde en çok satan kitaplar arasında?



Cem Küçük'ün, hazırladığı bir TV programında, İslamcı bilinen TV Net isimli, ölümüne iktidar yandaşı kanalda, adı bile Masonların Hiram ustasından gelen ve hayatında gerçekte kayda değer hemen hemen hiçbir başarısı olmayan Hiram Abas'ı on numara devlet ve dava adamı imiş gibi tanıtması üzerine, vakit ayırmaya değmeyecek, zaman israfı olacak bir kişi ve böyle bir kişinin yayınları olduğuna kanaat etmiştim, birkaç yıl evvel... Bu gün Youtube'da eskaza karşıma çıkan videosunun konu başlığı dikkatimi çekince bir bakayım dedim de Burak Turna'yı konuk ettiğini gördüm. Ve maalesef 7. dakikadan sonra izlemeye de tahammül edemedim. 


İnsan, iki dakika bir araştırır, son 3-4 yılda, Osmanlı'nın yıkılışında etkin olan iç ve dış düşmanları, yaptıkları oyunları, belgeleri ve ispatları ile arama motorunda aratarak, karşısına çıkacak www.akademidergisi.com da bile bulabilirdi. Bu ispatlarımız karşısında, memleketteki en baba Mason tarihçilerin, en önde gelen Türk görünümlü Sabetaycı ya da gizli Yahudi profesörlerin bile aciz kaldıklarını, cevap vermeye bile yeltenemediklerini görürdü. Aslında görememiş olmasına da pek ihtimal vermiyorum. Zira bakıyorum da bu arkadaşın son kitaplarının konuları da hep Akademi ile paralellik arz ediyor. Benzeri yüzlercesi gibi, bu arkadaş da hep işine gelen kısımları alıyor. 

Ama Cem Küçük de bir düşünür; böyle bir programı bu şartlarda yapacak mı yapmayacak mı, koca milletin karşısında bu gülünç duruma düşecek mi düşmeyecek mi, Burak Turna bir şekilde kendini meşhur etmiş diye, bütün bir ömrü boyunca programı ve kendisi üzerinde ciddi bir leke olarak kalacak bu saçmalıklarına programında yer verecek mi vermeyecek mi... Birileri çıkıp bir kaç dakika içinde, ne kadar gülünç hallere düşüldüğünü bu koca millete ispat edecek mi etmeyecek mi, bunu da bir düşünür. Hiç bir şeye değil de, bunları bahane ederek Müslümanlara cahil-bilgisiz-tembel-araştırmaz-mutaassıp-kopyacı damgası vuruluyor da ona yanarım. 



Yıllardır yazıyorum Osmanlı'nın nasıl yıkıldığını, kimlerin yıktığını ve yıllardır yazıyorum bu ülkede gerçek anlamda aydın on kişinin bile bulunmadığını ve bu yüzden milletçe bu halde olduğumuzu... Osmanlı'nın son döneminde de gerçek anlamda on alim, on da devlet adamı-kumandan  ve on münevver/aydın olsa idi, günümüzde örnekleri görüldüğü gibi görüntüde alim, müvver, yazar, araştırmacı, İslami lider, gazeteci olup da aslında içi bomboş ve niyeti bozuk tipler dolu olmasaydı Osmanlı'nın son zamanında, içimizdeki Sabetaycı ve Masonlar, İngiltere yönetimini ele geçiren gizli Yahudi ve Masonlarla ittifak da etseler, Osmanlı'yı yıkamazlardı. 


| Mehmet Fahri Sertkaya - www.AkademiDergisi.com
Blogger tarafından desteklenmektedir.