SAİD-İ NURSİ'NİN ÜMMETE KURDUĞU BÜYÜK TUZAKLARDAN BİRİ; "MÜSLÜMAN İSEVİLER"
Din cahili, sahtekar, mason uşağı, misyoner tuzağı Deli Said'in, yani Said-i Nursi'nin (ki gerçek adı Said Okur'dur) "Müslüman İseviler" iddiası da, küfre götüren tuzaklarından biridir.
Hem Müslüman hem Hristiyan olunmaz. Çift dinli olunmaz. Konunun detaylarını, kaynakları ve ispatları ile www.AkademiDergisi.com'da yıllar önce işlemiştik, İsa aleyhisselam kaldırılığı sema katından, ahir zamanda yeniden dünyaya indirilince, Hristiyanların değil Müslümanların başına geçecek.
Hain Said'in iddia ettiği gibi, Hristiyanların bir kısmının, başlarında hak bir peygamber olmadan, dinlerini(inançlarını ve şeriatlarını/helal ve haramlarını) düzeltip hak yolu bulması gibi bir şey olmayacak. Peygamberimizden sonra başka bir peygamber de gelmeyecek ve ahir zamanda bazı Hristiyanlar hatta Yahudiler, İslam'ın hak olduğunu görüp, İslam'a ve şeriat-ı Muhammediyeye tabi olmaları gibi bir şey olacak. Ancak bu şekilde kurtuluşa erecekler.
Deli Said'in "İsa (a.s.)'nın nüzülünden/
Tıpkı, Deli Said'in "1. dünya savaşında bizimle harp eden, İslam'a ve Müslümanalra karşı canı pahasına mücadele eden hristiyanların şehit hükmünde oldukları" iddiasında ve tuzağında olduğu gibi, bunlar müslüman birinin sözleri olamaz.
Türkiye müslümanları, 1950'lere kadar bilinmeyen ve yabancı istihbarat örgütleri ile misyoner teşkilatları tarafından üretilen "nurculuk" akımının, yıllardır bütün ispatları ile meydana serdiğimiz vahim gerçeklerini kabul etmeli ve derhal bu tuzaklara ve bu bozguna bir son vermeli. Kaybedilenler dünya nimetleri değil, ebedi saadet kaybediliyor.
2001 yılında, tahsilli, dini terbiye almış, bir taraftan da Tarih alanında doktora yapmakta olan biri ile tanışmıştım. Elinden risaleler düşmezdi. On dakika boşluk bulsa, hemen eline bir risale alır okurdu. Dinine gayretli idi. Gel gelelim ki, bir hususi sohbetimizde "Üstad öyle buyurmuş, Avrupa'da Müslüman İseviler var. Onlar büyük zaferler kazanacaklar" demişti. "Hocam! Bunlar İslam'ın hak din olduğunu, Kur'an'ın hak kitap olduğunu, peygamberimizin hak peygamber olduğunu kabul ediyorlar mı?(öyle ya, etseler bunlara tabi olurlar ve isevi diye değil, Müslüman diye anılırlar)" diye sordum. "Hayır etmiyorlar." dedi. "Peki bir ilmihal okuyan talebe bile bilmez mi ki İslam'ı, Kur'an'ı, Rasulullah'ı duyup da iman etmeyen müslüman olamaz?" diye sorunca da, "Sen üstadtan iyi mi biliyorsun?" cevabını vermişti, en kibar şekli ile... Sonra da aramızdaki mü'mince muhabbet bir anda erimiş ve buzdan dağlar girmişti araya...
Dikkat edin! Bu akım küfürdür. Bakın küfürdür deyince gereğince idrak edemeyenler de var galiba; kıldığınız namaz, tuttuğunuz oruç, yaptığınız hiçbir amel hatta şehadet gayretiniz bile kabul olmadığı gibi, ölüm sırasında ve sonrasında, melekler size mü'min muamelesi yapmaz. Canınız bedeninizden kafirlere yapıldığı gibi korkunç bir azap ile kabzedilir. Kabir hayatınız tarifsiz bir cehennem çukuru gibi olur. Ruhunuz kıyamete kadar, Müslümanların götürüldüğü Iliyyine değil kafirlerin götürüldüğü Siccine götürülür ve orada durmaksızın azap çeker. Kıyamet kopmasından sonra da, mahşerde de, sonrasında da kafir muamelesi görürsünüz veeeee sonrasında da Ebedi/sonsuz/çıkışı olmayan/hiç bitmeyen ve bir dakikasına bile tahammül etmek mümkün olmayan bir cehennem azabına gidersiniz. Helak olursunuz.
Vaziyetin ciddiyetini kavrayın ve meseleye ırk, parti ve cemaat taassubu ile yaklaşmayın. Said Okur, alim de, veli de, adam da, insan da değildi. Onu tanıyan, şeriata göre adil şahit hükmünde olan, halen hayatta olan ve onun ciğeri beş para etmez bir yalancı ve pislik olduğuna, verdiği sözleri bile tutmadığına, doğru düzgün namaz bile kılmadığına yeminli şahitlik edebilecek kişiler var...
Mehmet Fahri Sertkaya