Modern psikiyatrinin babası, anasına sulanırdı. Sigmund Freud gerçekte kimdi...
PİSLİĞİN TEKİYDİ.
Modern psikiyatrinin babası sayılan Sigmund Freud, kelimenin tam anlamı ile pisliğin tekiydi.
Öz annesine karşı sapkın cinsi duygular besleyen ve yıllar sonra bile bunu gizlemeyen, insanlıktan çıkmış biri idi... Babasından 20 yaş küçük olan annesini zayıf, çekici, koruyucu, sevgi dolu bir kadın olarak tarif eden ve ona karşı tutkulu, seksüel bir bağlılığı olduğunu gizlemeyen tipik bir ensest Yahudi idi kendisi... Sorunlu ve iğrenç bir Yahudi ailenin daha küçük yaşta psikopata bağlamış sorunlu bir ferdi idi.
Psikiyatride kendine has iddialar uydurdu. İlgi alanı daha ziyade insanların rüyaları idi. Gerçekte bir şeyi başaramamış ve asla başaramayacak biri için harika bir tercihti rüyalar... Uzun ömründen geriye tuttuğu bir tek not bile bırakmamış olmasını ve aşırı dikkatle hepsini imha etmiş olmasını da göz önünde bulundurursanız, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz.
Ömrü kuramlar/teoriler üretmekle geçti ve bir tanesini bile ispat edemedi. Onun savunucuları, gerçekliği ispat edilememiş kuramların çürütülemediğini iddia etmek gibi bir komiklik sergilemekteler. İnsanların rüyalarında yaşayan ya da insanların kendilerinin bile bilmediği bir bilinçaltı bulunduğunu iddia edip var olup olmadığı ispat edilemeyen bu bilinçaltında yaşayan sözde hekim özde üçkağıtçı bir acayip mahlukun, kendinden acayip uydurmalarını kim nasıl çürütebilsin?
Akademik çalışmalarına devam edip profesör ünvanı alması gerekiyordu ama o çalışmalarına ara verip bir yazıhane açmayı uygun gördü. Otuz yaşına gelmişti ve evleneceği kız daha fazla bekleyemezdi. Tedavi iddiası ile insanları dinledi ve bol bol paralar aldı ki zaten 1960'lara kadar Psikiyatrlar reçete yazamaz, ilaç kullandıramaz sadece dinlerdi. Hem bu sahada geliştirilmiş ilaç yoktu hem de kimse psikiyatrları hekim kabul etmezdi. İlk antidepresan bile Freud'un ölümünden yaklaşık kırk yıl sonra 1960'larda tüberküloza çare aranırken tamamen tesadüfen bulundu. O gün bu gün de psikiyatrların hiçbir ilacı hiç kimseyi gerçek anlamda tedavi etmedi.
Kendi sağlığını bile düşünmeyen zavallı bir tipti Freud... Günde en az yirmi puro içerdi ve ömrünün son altı yılında üst damak ve üst çene kanserinden mustarip tarifsiz acılar çekti. Üst çene kemiği, dişleri ve damağı adeta çürüyüp yok olmuştu. Konuşamıyor ve yemek bile yiyemiyordu. Ancak bir protez uydurularak bir nebze olsun yemek yemesi ve zorlanarak da olsa konuşması sağlanmıştı.
1939 yılında acıları dayanılmaz hale geldiğinde doktoruna "Artık bu işkenceden başka bir şey değil ve hiçbir anlamı yok" dediği, doktorundan kendisini iğne ile öldürmesini istediği de ciddi ciddi iddia edilmektedir.
Hasılı kelam, günümüzün çakma bilimi psikiyatrinin babası bile işte böyle bir babadır. Evlatlarının onlarca yıldır bir şey başaramamış olması şimdi size tuhaf geliyor mu?