Header Ads

Gölge etmeyin, başka ihsan istemez! Ehli sünnet üst kimliğinde buluşacaklarmış.

Cübbeli Ahmed Hoca, nurettin yıldız, ihsan şenocak, islamcılık, akp'nin gerçek yüzü, Selefilik - Vehhabilik, İbn-i Teymiyye, sahte mürşidler, ehli sünnet ve cemaat,

Bir araya gelmişler ve ehli sünnet üst kimliğinde buluştuklarını ya da buluşacaklarını ilan etmişler. 

Birisi Nurettin Yıldız. Kendisi "Hayır değilim. Vehhabi değilim" deyip inkar etse de, tam bir Vehhabi... Sapkın görüşleri nedeni ile Vehhabiliğin asıl kurucusu sayılan ibn-i Teymiyye'nin, evvelden şeyh'ül islam olarak bilindiğini, Hanbeli mezhebine tabi bir İslam alimi olduğunu ve sonradan sapıtıp da İslam devletinin verdiği zindan cezaları ile ömrünün geçtiğini bile takipçilerine doğru düzgün anlatmaz ve hala muteber görür, ulaşılamaz bir dağ zirvesi gibi anlatır ibni Teymiyye'yi. Bütün İslam tarihi ve yüz binle İslam alimi bir tarafadır, ibni Teymiyye diğer tarafa...



Bunu da tam nabza göre şerbet ile yapar. Oysa ibni Teymiyye mücessimedendir(Allah'a zaman mekan ve cisim-suret isnad eden sapıklardandır.) ve mücessime küfürdedir. Ayrıca, Vehhabi Suudilerin okullarında yetişip 11 yıl onların aralarında kalmış Nurettin Yıldız, ehli sünnetin amelde dört hak mezhebini, kendince alaya ve basite alır. Verdiği fetvalara dikkatle bakıldığında "Bu Nurettin Yıldız din adamı değil, adeta bir politikacı. Vallahi laf cambazı bir politikacı" diye yemin eden kimse yalan yere yemin etmiş olmaz. Bu yemininden ötürü hiçbir şey yapmak gerekmez.





Bir diğeri, dini siyasete alet edenlerin şu sıralarda en önde gidenlerinden yeni yetme İhsan Şenocak. "Ehli sünnetim" der, aynı Nureddin Yıldız gibi o da laf geveler. Gider ne kadar ehli sünnet harici sapık görüşlü yazar çizer aktivist varsa baş tacı eder. O meşhur eli her ama her zaman havalardadır. İnanın siyasetçiler bile onun kadar eller havada şov yapmazlar. Epey oldu, "Türkiye İslam devletidir." deyip tamamen ilimden ve samimiyetten uzak ve laf cambazı edası ile yaptığı konuşmasına, çok dar vakitte ayak üstü cevap verdik ve "Resmi kerhaneler işleten, bundan vergi alan, içkiyi kendi üreten, eşcinselliği, zinayı, evlilerin zinasını bile serbest bırakan, camilerinde bile şeriat denilemeyen bu ülke mi İslam ülkesi?" diye sorduk, bekle ki cevap versin. Ya da veremiyorsa hatasını düzeltsin... Ama hata değil ki düzeltsin. Kendi de biliyor neyin ne olduğunu... 


Düzeltmeye bir bir başlasa, bütün düzeni bozulacak. Çünkü iş "İslamda siyasi parti sistemi ve herkesin seçip seçilebildiği bir sistem yok. Özellikle, küfrün tüzüğüne bağlı günümüz partilerini İslami bilmek imani bir tehlike" sözlerimizi de kabule gelecek ve böyle bir durumda, bütün emekleri ve hedefleri zayi olacak. Çok çok kendi camiindeki birkaç yüz kişiye oda haftada bir nutuk çekebilecek. Şimdi ise dini siyasete ve iktidar partisinin bin türlü rezillik ve ihanetlerine alet ettiği sayfasında 500 bin takipçisi var. Hürmet var, şöhret var, alkış var, afet var, helak var, var da var... Kendi sıkıntılı ruh hali ve samimiyetsizliği ile verdiği saçma sapan fetvaları-yorumları düzeltmek bir kaç yıl alır. Öğrendiğim kadarı ile yakın çevresinden ve akraba çevresinden de kendisini sürekli ikaz edip "Tuttuğun yol yol değil. Dini siyasete alet etme. Bunu yapana lanet var, lanet" diyenler çok olmuş ama dinlememiş kendileri...



Gelelim Cübbeli diye tanınan talk showcu Ahmet Mahmud Ünlü'ye. Uzun yıllardır hep özel hayatına dair çirkin iddialarla gündeme geldi. En son patlayıp basına da yansıyan olayların mahkeme sürecinde, yurt dışından genç kızları "talebe" diye Türkiye'ye getirdiklerini kabul de etti. Hakimin sorusu üzerine "Ama ben getirmedim. Bu işe ben karışmadım." dedi. Sanki kendisi bostan korkuluğu. İşine geldi mi sanki cemaatin ikinci adamı gibi hareket etmiyor ve cemaatin içinden dışından herkese ayar çekmeye çalışmıyor. Öncesinde çok çok sert yüklendiği ve hemen her gün şova dönüştürüp ateş püskürdüğü Adnan Oktar'a ve Fethullah Gülen'e zindandan yazdığı mektuplar ile sıkı bağlama çaldığında "Bakın kaç yıldır bitmeyen dava kısa sürede bitecek ve çıkışı olmayan yerden çıkacak" diye yazmıştım sıcağı sıcağına. Öyle de oldu. Davadaki bir eski emniyet personeli ifadesini değiştiriverince, bir de gördük ki Cübbeli dışarıda. Tahliye... O gün bu gün de dostlar alış verişte görsün kabilinden ara ara yükleniyor bunlara.




Önce Caprice Gold otelinden herkes devre mülk alsın diye elinden gelen bütün desteği verdi. Sohbetlerini kesip sohbet yerine Caprice Gold projesini anlattı. "Helaldir ben fetva veriyorum." dedi. Dolandırıcılıktan sabıkalı Jet Fadıl'a (ki Cübbeli'yi hapisten çıktığında o da karşıladı ve Cübbeli onun arabasının güneş panelinden dışarı doğru çıkarak sevenlerini selamladı.) büyük kıyak geçti. İslam alış veriş hukukuna göre elde olmayan, henüz üretilmemiş bir şey kesinlikle satılamazdı ama o en temel ve meşhur kaideleri bile JET hızla aştı geçti. Sonra beklenen oldu. Yine her taraf mağdur doldu. Hatta JET Fadıl daha önce dolandırdığı kişilere "Bende nakit yok. Borcum borç. İşte size fırsat. Katılın bu projeye, destek olun, para katın ve önceki paranızı kurtarın" dedi. Bu insanları ikinci kere dolandırdı. Şimdi adamlar hem önceki vurgunun hem de şimdiki vurgunun acısı ile yaşıyorlar. Sonra ne mi oldu? Ne olacak? Kocaman bir hiç.. Cübbeli'ye hiç kimse "Sen bu adamın ne mal olduğunu bilmiyor muydun?" diye sormadı. Onun da bir kere sıkıntı ettiğini ben görmedim. Zaten Mahmud efendisinin sahtekarlıkla müceddid ilan edildiği , çok üçkağıtların döndüğü o sempozyumun masraflarını da hep bu JET Fadıl karşılamış. Ve daha neler neler.. İşin bu yönü çok uzar da bir de ilmi yönü var.

Sual sorulur, "Bu ülke İslam ülkesi" der. Erbakan'ın partisini de zaten onlarca yıldır medreselerinden mezun olanlara bile "İslami parti" diye yutturdular. Cemaatlerine mensup olan ehli sünnet müslüman kardeşlerimizi, siyaset bataklığının ta içine çektiler. Başka bir sual sorulur, sıkıyı görür ve bu sefer de "İyi ama bu ülke İslam ülkesi değil ki" der. Öyle ise dar'ül harp diyenlere neden reddiye üstüne reddiye yapar? Neden cemaate mensup herkese Erbakan "Müslümanların halifesi", küfür üzere tüzüğü olan ve diğer partilerden hukuken hiçbir farkı olmayan partisi de "İslami parti" diye kabullendirilir? Darül harpte Darül İslam fıkhı tatbik etmek mümkün olmadığı halde, neden bir an evvel cemaat mensuplarına darül harp fetvaları verip, onları bir an evvel sosyal hayatın ve devlet kurumlarının içinde güçlendirmez de kenar köşeye çekilip her şeyden soyutlanmış kişiler olmalarına rıza gösterir? Yine sual sorulur, "Ben içeride bir hahamla birlikte aynı koğuşta yattım" der. Doğrudur. Gerçekten yatmıştır ve gerçekten "Ben içeride bir hahamla birlikte aynı koğuşta yattım" sözünü söylediği kendi çektirdiği bir videoda geçmektedir. Ama başka zaman sorulur  ki o zaman hesaplar ve dengeler değişmiştir ve "Şimdi yine yalan uydurmuşlar. Ben hahamla falan yatmadım" der. İkisini de söyleyen kendisi... Araştırdım. Resmen haham olmayan bir gizli Yahudi ile aynı koğuşa koymuşlar. Bu Yahudi, bir bankayı milyonlarca dolar tokatlamaktan içeri girmiş. Sual sorulur "Nurettin Yıldız ehli sünnet değil" der. Başka zaman sorulur "O halde onunla ne işin var?" cevap verir "Eee, şimdiii, kem küm."

Liste böyle uzaaar gider.  İlmi ve siyasi meselelerde konuşurken sergilediği samimiyetsizliğe misaller vermekle bitmez. "Cübbelinin yalanları" diye yazıp aratın. Hiçbir müdahale  ve yorum yapılmamış, sadece başka zamanlarda ve mekanlarda kendini yalanlayan çok sayıda konuşması bir araya getirilmiş bir videoyu görüp izleyebileceksiniz. 

Sonra en önemlisi nedir biliyor musunuz, ben altı senedir bunların türlü çirkinliklerini gözler önüne sererim de, yüz binlerce kişi okur konuşur da, bunlar bir kez olsun bana cevap vermezler. Susar dururlar. Şu Şenocak'a dar vakitte alelacele yazdığım cevabı onlarca kişi onlarca kere özelden mail atarak kendisine sordular "Ne diyorsunuz bunlara?" dediler de bir tek kere, bir tek kişiye bile cevap vermedi. Cevap veremiyorlarsa, susup kalıyorlarsa, hakikat meydanda demektir. O halde neden hak olmayan bir yolda gidiyorlar? Neden hakikatleri göre göre kayıtsız kaldıkları halde, her gün sabahtan akşama kadar milyonlarca insana hak, adalet, dürüstlük ve samimiyet nutukları atıyorlar?

Ehli sünneti savunmak işte bunlara kalmış. Allah cümle ümmeti Muhammed'i "ağzı cerbezeli laf yapan", "dini dünya menfaat ve siyasetine alet eden", "işine geldiği gibi fetva veren", "muttaki gözükürek müslümanları aldatan" samimiyetsizlerin şerrinden muhafaza eylesin. Amin.


Blogger tarafından desteklenmektedir.