Darda kalan her kim Allah'tan korkar ve ona sığınırsa, Allah ona bir çare gösterir.
Eşcâ‘ kabîlesinden Mâlik (r.a.), Resûlullâh Efendimize (s.a.v.) geldi ve:
“Yâ Resûlallâh, oğlum Avf esîr alındı” dedi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ona: “Oğluna haber gönder ve de ki: Resûlullah (s.a.v.) sana çokça ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ okumanı emrediyor.” buyurdular.
Mâlik’in (r.a.) oğlunu yay kirişiyle bağlamışlardı. Yay kirişi koptu, o da kurtulup oradan ayrıldı. O kavme âit bir dişi deve gördü, ona bindi. Yolda kendisini esir eden kavmin merâsındaki hayvanların hepsini önüne katıp getirdi. Fazla geçmeden evlerinin kapısından anne ve babasına sesleniyordu. Sesini işiten babası:
“Ka‘be’nin Rabbine yemin ederim ki bu Avf’dır” dedi. Annesi de: “Vay, bu Avf’dır, yaydan kurtulup da nasıl geldi” dedi. İkisi de yanlarında hizmetçiyle birlikte kapıya koştular. Çıktıklarında evin avlusunun develerle dolduğunu gördüler. Avf babasına başından geçenleri ve develeri nasıl getirdiğini anlattı. Babası: “Burada durunuz, ben Resûlullah’ın (s.a.v.) huzûruna varıp, hâli arzedeyim ve develer hakkında hükmünü sorayım. " dedi.
Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) huzûruna geldi, Avf’ı ve develeri bildirdi. Resûlullah (s.a.v.) ona: “Sen malında nasıl tasarrufta bulunuyorsan bu develerde de istediğini yapabilirsin.” buyurdular. Bunun üzerine:
“…Her kim de Allâh(ın gadabın)dan korkar (isyandan sakınır ve günahlarla dolu yollara ve çarelere başvurmadan, Allah'ın öğütlerini tutar)sa; ona bir çıkış yolu, çâre gösterir ve onu hatır ve hayâle gelmez yerden rızıklandırır. Ve her kim Allâh’a tevekkül ederse o, ona yetişir…” meâlindeki Talâk sûresinin, 2. ve 3. âyetleri nâzil oldu. (Tefsîr-i İbn-i Kesîr)