Komşu hakları | Komşu hakkını ancak Allâhü Teâlâ’nın rahmet ettiği çok az kimse anlayabilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) komşu haklarını şöyle beyân etmiştir:
“Bir kişi, âilesine ve malına gelecek kötülükten korktuğu için kapısını komşusuna kapalı tutuyorsa, o komşu, gerçek mü’min değildir. Şerrinden emîn olunmayan komşu da gerçek mü’min değildir. Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz?
Senden yardım istediğinde yardım etmen,
Senden borç istediğinde borç vermen,
Fakir düştüğü zaman tekrar borç vermen,
Hastalandığında ziyâret etmen,
Bir hayra; nimete kavuştuğunda tebrik etmen,
Musîbete uğradığında tâziye, tesellî etmen,
Öldüğünde cenâzesine katılman,
İzni olmadıkça binanı onun binasından daha yüksek yapıp rüzgârına (ve güneşine) mânî olmaman,
Tencerendeki yemeğin kokusu ile onu rahatsız etmeyip yemekten ona da göndermendir.
Bir meyve satın aldığında ona da hediye etmendir.
Eğer bunu yapamazsan meyveyi evine (komşuna göstermeden) gizlice götür.
Çocuğun o meyveleri dışarı çıkarıp onun çocuğunu imrendirmesin.
Siz komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz? Nefsim kudretinde olan Allâhü Teâlâ’ya yemin ederim ki, komşu hakkını ancak Allâhü Teâlâ’nın rahmet ettiği çok az kimse anlayabilir.”
Resûlullâh (s.a.v.), komşuyu o kadar tavsiye etti ki onlar (Ashâb-ı kirâm) Resûlullâh’ın komşuyu komşuya mîrasçı yapacağını zannettiler. (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)