Sırf yazmış olmak için mi yazıyor? Yılmaz Özdil sırf muhalefet olsun diye mi muhalif oluyor? | Mehmet Fahri Sertkaya
Yılmaz Özdil bu yazısında, Türkiye'nin en çok okur yazar kişilerinin bile anlayamayacağı derinlikte mesajlar mı veriyor, yoksa sırf yazı yazmış olmak için mi bir şeyler karalıyor?
Adalet bakanını göreve çağırıyormuş...
Yılmaz Özdil, üşenmemiş uzunca yazmış, nihayet bir yazısında köşesini doldurmayı başarmış. Böyle,
****
boşluklarla ve yıldızlarla doldurmadan da köşesini bir şeyler yazarak doldurabilme kabiliyetine sahip olduğunu nihayet gözler önüne sermiş. Bu yüzden kendisini tebrik ediyoruz.
Yazısına iyi de başlamış, koskoca ülkenin sanat camiasının mensuplarının ne halde olduğundan etkileyici misaller vermiş, memleket fiilen çoktan başlamış ama ilan edilmemiş 3. dünya savaşının en çok acı çekebilecek ve kayıplar verebilecek, en büyük tehdit altında olan bir ülkesi durumunda iken, devlet ve millet olarak adeta mayınlı arazide kullanılan bir reşo eşeği misali başka ülkelerin ve milletlerin menfaati gereği bataklıklara sürükleniyor iken, devletin en üst makamlarında yer alanların nelerle meşgul olabildiğini, uçuk bulunan pek çok filmin senaryosuna gerçek hayatta aslında denk gelinebildiğini gözler önüne sermiş.
Bütün bunlar çok güzel ve yerinde tenkitler olmuş. "Bu adam ara ara yazı yazmayı, mesaj vermeyi başarıyor. Dur bakalım sonunu nasıl bağlayacak?" derken, Adalet bakanını göreve çağırmış ve yargıda çifte standart olduğunu ifade etmiş.
Tamam, doğru, yargıda adamına göre muamele var. Bundan herkes şikayetçi de, memleketin en çok tanınan bilinen yazarlarından birinin yazısında "ucube" demekle, "küstah ucube" demenin birbirinden farklı şeyler olduğunun fark edilememiş olmasını, ya da fark edilmişse bile umursanmamış olmasını nasıl yorumlayacağız? Hani, sürekli birilerinin ya da bazı kurumların ve siyasilerin acayip bulduğu yönlerini tenkit etmeye çalışan yazarcığımız, hiç mi düşünememiş "ucube" ile "küstah ucube" arasındaki farkı?
Sonra, TDK sözlüğünde, ucube kelimesinin anlamı izah edilir iken, siyasi bir baskının tesiri ile, olmadık bir mana mı yüklenmiş? Kendisi öncelikle bunu araştırıp, bu şok gerçeği görüp, bunun farkında olarak mı bu yazıyı yazmış?
Nedir yani bu yazı şimdi, şaka mı? Yoksa adım bir şekilde markalaştı, istediğimi yazarım, köşemde ne yazsam okuturum, satarım tavırları mı?
Birisi Yılmaz Özdil'e sorsun, "Bu duruma, adalet bakanı ne yapsın?"
