Header Ads

Kim bu Oda TV'ciler? Kimden yanalar? Güzel hikaye ama yemeden doyduk. Çünkü... | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, akmar, gizli ermeniler, gizli yahudiler, hz. isa, kripto Yahudiler, masonlar, Mehmet Fahri Sertkaya, satanizm, siyonizm, yankı büyüksezer,


GÜZEL HİKAYE AMA YEMEDEN DOYDUK. Çünkü...


1- Olayın kahramanı Yankı Büyüksezer. Yankı Büyüksezer ismi tipik bir gizli Yahudi kriptolojisi örneği.


2- Olayın geçtiği Akmar, Türk görünen zengin gayr-i müslim ailelerin fırlama ve ayardan çıkmış hatta yer yer psikopata bağlamış, polis/devlet ve toplum için baş belası olmuş, ne zaman ne yapabileceği kestirilemeyen çocuklarının toplaştığı bir yer. Satılan kitapların, dergilerin, tabloların, eskisinin yenisinin, hemen hepsinin ortak özellikleri; pervasızca çıplaklık, sol silahlı terör örgütlerinin fikri/zihni alt yapısını oluşturan eserler, Satanistlerin, Siyonistlerin, aşırıcı gizli Hristiyan örgütlerinin/tarikatlarının sembolleri ve öğretileri ile dolu kitaplar, tablolar, el eşyaları, takılar v.s.



Buna rağmen şahsın, bu yazısında, olay yerini anlatımı, daha baştan art niyetli olduğunu gösteriyor. Sanki sadece korsan CD satılan bir yermiş gibi anlatabiliyor.



3- Kendilerine Musevi denilen Yahudilerin itikatlarının temeline bakıldığında, aslında Allah'a değil, lanetli şeytana ibadet ettikleri, onu efendi/rab gördükleri, kendilerini Adem ile Havva'nın evlatları değil de haşa Şeytan ile Havva'nın münasebetinden gelen insan üstü bir soy gibi gördükleri anlaşılıyor.


Yahudilerin haricindeki diğer bütün ırklardan olan insanların Adem ile Havva'nın evlatları olarak kendilerinden aşağıda olduklarına inandıkları, onlara goyim dedikleri, goyimleri kır hayvanları gibi gördükleri, goyimlere her ne yaparlarsa yapsınlar dünyada ahirette bir vebali/cezası olmadığına inandıkları görülüyor. Bu kısmı açıp izah etmek saatlerce sürer ama Satanizm ile Yahudi dini arasındaki ortaklık/aynılık onlarca yıldır çok ciddi eserlerde mukayeseli/karşılaştırmalı olarak işleniyor. Herhangi bir inançtan ve görüşten her medeni ve dürüst karakterli insan, bu hususu böyle eserlerden/araştırmalardan istifade ile hakkaniyetle inceleyip, ekibi arasında çok sayıda gizli Ermeni ve gizli Yahudi bulunan Oda TV'nin bu saçma sapan, ilk intibada bile samimiyet izi göstermeyen ve ilk cümlelerinden sonrası okumaya değmez yazıyı neden paylaştığını zihninde sorgulayabilir.

Ayrıca İslam dininin hak peygamberi olan İsa aleyhisselamın şeriatı olan İseviliği ve hak kitabı olan İncil'i bozup ayarından çıkartanlar, bozuk bir din olan Hristiyanlığa dönüştürenler de Yahudilerdir. Yoldan çıkarttıkları bu insanların inançları arasına, bozulmuş İncilleri arasına, türlü sapıklıklar ekleyenler de Yahudilerdir. Haç, gamalı haç, beşgen, altıgen çeşitli semboller dahil Hristiyan sembolü olarak bilinen işaretlerin tamamına yakını aslında Yahudi sembolleridir. Ayardan çıkartılan bu Hristiyanların arasında oluşan Tapınak şövalyeleri ve benzeri gizli oluşumlar hem Masonluğun temelini teşkil eder hem de inançları, ayinleri, sembolleri, bu gün Satanist denilenler ile çok aşırı derecede benzer.

4- Türkiye'de hiç satanist bulunmazmış gibi cümleler bile kurabilmiş. Tek başına bu iddiası bile bu şahsın bu yazıyı ne kadar art niyetle yazdığını anlamaya yeter. Türkiye'de adına "Satanist" denmese de yüzlerce yıldır Satanistler bulunuyor. Onlarca yıldır da adına "Satanist" denilenleri bulunuyor. Çok sayıda kaynağa geçen, hatta Osmanlı devleti zamanında tutulan adli tutanaklar ile yargılama zabıtlarına bile uzanan/dayanan İğneli fıçı ya da nam-ı diğer mayasız bayramı hadiseleri, Satanistçe ve sadistçe eylemlerdir. Oradan bu zamana kadar benzeri çok yüksek sayıda sadistçe cinayet vardır. Son zamanların en bilinen örneği ise Münevver Karabulut cinayetidir. Bu bir aşk cinayeti, bir intikam cinayeti v.b. değildir. Satanistçe ve sadistçe bir eylemdir. Maktulenin öldürülüş şekli bir ayin/ritüel iledir. Fail/katil Cem Garipoğlu da tabii ki bir gizli Yahudi ailenin, insanlıktan çıkmış, baş belası olmuş Satanist cani bir evladıdır. Maalesef hala bunlardan ülkemizde yüksek sayıda var ve kendilerini Türk ve Müslüman olarak gösteriyorlar. Bunlardan, 'Türk basını/medyası' denilen ama tepeleme gizli Ermeni, gizli Yahudi ve Mason dolu olan basın ve medyamızda da var.

Bunlar, polisin Akmar'ı basınca tespit etmeye çalıştığı, alıp toplum dışı yapıp zararından emin olmaya ve milletimizi korumaya çabaladığı tipler. İzah ettiğim gibi, hem Yahudi dininin temeli de bu, hem de Yahudilerin/Siyonistlerin dünya hakimiyeti kurmak ve nüfusları az olduğu için bu uğurda Yahudi olmayanları da kullanmak için tesis ettiği Masonluğun temeli bile bu... Yani Satanizm ile aynı inançlar, aynı eylemler. Aynı, kedilere kadar çok çeşitli hayvanları sadistçe parçalayan Satanistler gibi keçi keserek ayin yapan 33. dereceli masonların görüntüleri Türkiye'de ilk defa yayınlandığında, bu aslında dünyada bu dereceden olan masonların gizlice çekilmiş ve yayınlanmış ilk ayin görüntüleriydi. Bu hususu açıp izah etmek de çok geniş yer ve zaman ister ama özetle;

➥ Masonların "Kainatın ulu mimarı' dedikleri kişi Şeytandır.

➥ 'Her şeyi gören göz' de şeytandır.

➥ Kurban edilen hayvanlar şeytana kurban edilir. İnsanlar da...

➥ Çömez masonların kafası karışmasın, daha yolun başında Masonluğu terk etmesinler diye şeytana hep 'Kainatın ulu mimarı' denir. Bazı kaynaklardaki iddialara göre 'Kainatın ulu mimarı'nın Şeytan olduğu, Masonlara 17. dereceden sonra söylenir. 17. derecenin altında olanlara söylenmez. Onlara 'Masonluk kimsenin dinine, mezhebine, ırkına karışmaz. Bu yönde baskı yapmaz. Bunlarla ilgilenmez. Sevgi, dostluk, kardeşlik' masalları anlatılır.

Bununla birlikte Türkiye'de onlarca yıldır, tam anlamı ile Satanist tarikat olarak sınıflandırılan örgütlenmeler de mevcut ve bunlara mensup olanların büyük çoğunluğu da gizli Yahudi ve gizli Ermenidir. Elde somut bir ispat yok. Bir suçlamada bulunamam. Lakin Büyüksezer de onlardan biri olabilir. Adli makamlar bunun üzerine düşmelidir.

2002 yılında art arda Satanist cinayetleri işlendiğini, Satanist intiharları yaşandığını hatırlıyorum. Bizim mahallemiz İstanbul'un çok sayıda zengin gizli Ermeni ve Yahudi ailesinin yaşadığı bilinen semtlerinden birinde olmadığı halde, 2002 yılında bizim mahallemizde bile, Satanizme kaydığını ailesinin ve bütün çevresinin bildiği genç bir kız intihar etmişti, o da basında ve medyada yer almıştı ve uzunca süre zihinleri meşgul etmişti. Dolayısı ile gizli Yahudi ve Satanist olması ihtimali yüksek olup, bunu bunca yıl sonra bile inkar ediyormuş ve kendini temize çıkartmak istiyormuş gibi düşünmemize sebep olacak şüphe çekici tavırlar sergileyen Büyüksezer'in 'Türkiye'de satanist ne arar' tarzındaki çıkışı da çok art niyetli duruyor.

5- Büyüksezer'in, polislerin Akmar'dan itibaren tavırlarını, kendi aralarındaki konuşmalarını ve kendisi ile konuşmalarını anlattığı kısımlar, iyi bir mizah gayreti olarak değerlendirilebilir ama akl-ı selim hiç kimsenin inanacağına ihtimal veremem. Aşırı derecede abartılı sahneler ve diyaloglar bu yazdıkları... İnanmak/katılmak mümkün olmayan diğer sözlerine benziyor.

Bahsettiği tarihlerden çok önce, Emniyet birimlerinin Satanist tarikatlar, Selefi terör örgütleri, Hizbulvahşet, Misyoner örgütler, Yehova şahitleri ve benzeri gizli kapaklı diğer örgütlere dair; bunların itikadi temelleri, tarihi arka planları, neye nasıl inanıp nasıl değerlendirdikleri, en belirgin özellikleri, hangi durumda neye karar verebileceklerine dair çok sağlam eğitimlere tabi tutulduklarını biliyorum ve bunun yer yer basına bile yansıdığına şahidim. Hatta bunlardan Hizbulvahşet ve Selefi terör örgütlerine dair eğitimi, Emniyet'in ilgili birimlerine, Prof. Dr. Ramazan Ayvallı vermişti ve basında yer bulmuştu. Hatta Türk görünen Sabetayist ve gizli Ermeni basın ve medyamız bundan rahatsızlık duymuş, bir ilahiyatçının Emniyet birimlerine eğitim vermesini sanki bir skandalmış gibi göstermeye çabalamıştı.

Özellikle, 33 dereceli Mason Süleyman Demirel'in şiddetli muhalefetine rağmen İçişleri bakanlığına getirilen ve 29 Mayıs 1999 ile 6 Haziran 2001 tarihleri arasında İçişleri bakanlığı yapan, Emniyet kökenli olan ve Emniyet müdürlüğü yaptığı dönemlerde herkesin cesaret edemediği operasyonları yapmışlığı ile bilinen Saadettin Tantan'ın daha önceki, çoğu Sabetayist olan İçişleri bakanlarının pek cesaret edemediği operasyonlara, İçişleri bakanı iken de cesaret ettiğini biliyorum. Suç nedir, terör nedir bilmeyen İslam tarikatları ile uğraşmak yerine, kimliğini gizleyen azınlık unsurların mensup olduğu gizli kapaklı örgütler ve klikler ile uğraştığını biliyorum.

Hatta suçludurlar, suçsuzdurlar o ayrı konu ama Mason ve Yahudi olduğunu ısrarla gizleyip, kendisine Mason ve gizli Yahudi diyen binlerce Müslüman gence davalar açıp cezalar aldıran, sonra yine de çaresiz kalıp Masonluğunu ve Yahudiliğini itirafa mecbur kalan, bu defa Masonluğunu ve Yahudiliğini övüne övüne açıklamaya başlayan ve hala "Adli kurumlara yalan beyanda bulunmak" ve çok sayıda kişinin suçsuz yere cezalar almasına sebep olmak suçlarından yargılamaya bile tabi tutulmayan Adnan Oktar'a ve çevresindeki çoğunlukla Sabetayist Yahudi ve Mason olan ekibe yapılan operasyon da Tantan zamanında olmuştu. T.C. tarihinin en büyük polisiye terör operasyonu olduğu söylenmişti. 2 bin kadar polis aynı anda operasyona katılmış, 50 kadar farklı adres aynı anda basılmış, operasyon gayet 'sert' bir ayarda yapılmıştı. Kendisinin de Sabetayist Yahudi olması kuvvetle muhtemel olan Büyüksezer, daha önceki bakanlar zamanında, bir Sabetayist ve Mason dayanışması sonucu Satanistlere operasyonlar yapılmayışını, devlet gücünün Sabetayistlere, Masonlara, gizli Ermeni ve gizli Yahudi örgütlenmelerine, Satanist tarikatlara, Misyoner tarikatlara, Tapınakçılara karşı değil de tuhaf şekilde hep İslam tarikatlarına karşı kullanılışını da kendince değerlendirip "Ne arar Türkiye'de Satanist" mealinde cümleler kuruyor da olabilir.

Şu yazdıklarına abartısız günlerce, haftalarca yazılı, sözlü itiraz edilebilir, yanın delil/kaynak/şahit getirilebilir, çok geniş geniş değerlendirilebilir ama söz çok uzar, geçmiş yıllar boyunca anlattıklarımızı tekrar tekrar anlatmak da gerekir ve onca şeyi kısaca anlatmaya, hatta kısaca özetlemeye bile imkan yok.

Son sözler olarak şunlar söylenebilir ki, bu memleketin asli unsurundan Müslüman ve Türk bir T.C. vatandaşı olarak, bu eğitimlere tabi tutulmuş bir Emniyet personeli olsam, art arda yaşanan intiharlar ve sadistçe cinayetler sonrasında vazifelendirilen bir amir olsam, bu gün bile ilk olarak gideceğim yerler Akmar pasajı gibi yerler olur. Şüpheli bulup göz altına alacağım kişiler, Büyüksezer gibi kişiler olur. Orada kimliğini istediğim Satanist tarzı ile giyinmiş birinin soy adının Büyüksezer olduğunu görsem, bu kadar cıvık davranışlar sergileyen, ciddiye alınmaz biri olduğunu da görsem, derhal göz altına alırım. Ailesini, akrabalık bağlarını, arkadaşlık bağlarını didik didik ederim. Milletine, devletine karşı sorumlu her yetkilinin yapacağı şey de budur. Onu polis aracına aldıktan sonra gülerek, haz duyarak basın mensuplarına el sallamasını da, onun anlattığı gibi yorumlayamam. Zaten bu hususu tevil etmek için yazdıklarına da aklı başında kimse inanmaz, itibar etmez. Göz altı yaptığımda, ifadesinin alınması sırasında da, bu söz konusu yazısındaki son derece tutarsız ve şüphe çekici tavrı/tarzı sergilese, ek göz altı süresi alır, kolay kolay bırakmam.

Bence şu anda kendisi de avukat olan Büyüksezer'e yapılan operasyon, muhtemelen aralarında avukatların da bulunduğu aile çevresinin bağlantıları, kendi deyimiyle "küçük bir network"ün muhtemelen çok büyük bağlantıları sayesinde yarım kalmışa benziyor. Bir iddiada ya da suçlamada bulunmuyorum ama böyle olmuş olabilir. Şu anda bile yetkili biri olsam, şu yazısı sonrası kendisine operasyon yaparım. Arkasından çok şeyler çıkacağına dair de kuvvetli şüphe hakim. Ayrıca eş zamanlı bir operasyonu Oda TV'ye de yaparım.

➥ Yaptıkları/faaliyetleri basın faaliyetleri ile sınırlı mı?

➥ Bir haber kuruluşu gibi göründüğü halde çoktan ya da en baştan bu sınırların dışına çıkmışlar ve çeşitli suçlara bulaşmışlar mı?

➥ Bu ülkenin asli unsuruna karşı basın linci yapıyorlar mı, bu maksatla yalan ve maksatlı haber yapıyorlar mı, ya da bu maksatla açıkça göz önünde olan hususları organize bir faaliyetle görmezden geliyorlar mı?

➥ Herkese gösterilmeyen gizli kapaklı bağlantıları/örgütlenmeleri var mı?

➥ Sol Marksist/Leninist ya da Komünist terör örgütleri ile bağlantıları var mı?

➥ İddia edildiği gibi, daha çok gayr-i müslim unsurlardan oluştuğu, İslam düşmanı, Türk düşmanı, Osmanlı düşmanı, ehl-i sünnet düşmanı oldukları bilinen 'derin devletin ulusalcı kanadı'nın yayın organlarından biri mi?

➥ Bir şekilde 'büyük yazar' olarak tanıtılmış yazarları gerçekten büyük yazar mı?

➥ Bu 'büyük yazar'ların adına basılan kitapların bazıları, gerçekten üzerinde ismi olan kişiler tarafından mı yazıldı, yoksa derin devletin istihbarat ekiplerinin çalışmaları mı?

➥ Devletin istihbaratı, kurumları, ordusu, bürokrasisi, basını ve medyası içine sızmış bir başka paralel devletin ürünü mü?

Her şeyi, iddia edilen her şeyi soruştururum.

Masum olan aklanır, art niyeti, gizli kapaklı bağlantıları ve eylemleri olan, hukuki sınırları aşan eylem ve söylemleri olan da cezasını alır!



'Özellikle Satanistler tarafından rağbet gören tişörtler tüyler ürpertiyordu.'

'Dükkanların görünüşü ve kollara yapılan dövmeler, İstanbul'un göbeği Kadıköy'de Satanislik gerçeğini gözler önüne seriyordu.'





Bkz: http://odatv.com/satanist-diye-gozaltina-alinan-isim-yillar…


Gerçek sahibi CIA olan Facebook ve benzeri sosyal ağlar bizi sansürlüyor. Bizi Telegram kanalımızdan takip edin: www.t.me/AkademiDergisi (Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)
Blogger tarafından desteklenmektedir.