Header Ads

İslamcıların onlarca senedir bitmek bilmeyen Filistin samimiyetsizliği | Türkiye kurtuldu mu ki önceliğimiz Filistin oldu | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, necmettin erbakan, islamcılık, islamcılar, filistin, darul harp fıkhı, süleymancılar, oy, islam hukuku, zina

Ya İstanbul? 


Filistin, Filistin, Filistin...

Onlarca yıldır, sabah akşam Filistin...

Ya İstanbul? 

Kurtardın mı İstanbul'u? Kurtardın mı Anadoluyu? Kurtardın mı kendi milletini, kurtardın mı kendini?


İstanbul da dahil, memleketin dört bir yanında, hem de Ramazan ayında, ibneler nümayiş yapıyor be sahtekar! Bre samiyetsiz İslamcı...


Sonra, bu dibe vurmuş bozuk düzeni en kısa zamanda değiştirmek, ümmet-i Muhammed'in evladının dünya ve ahiret saadetini tesis etmek gayesine ömrünü adamış olup gece gündüz bu uğurda çırpınan ilim ehli kişiler "Türkiye dar'ül harptir. En kısa sürede dar'ül İslama dönüştürülmelidir" deyince, 'Olur mu öyle, Türkiye İslam devletidir. Sapıtmış bunlar. Ne diyor bunlar' diye en seviyesiz ve samimiyetsiz şekilde sen bağırıyorsun. 

Senin ülkende umumhaneler bile resmen açık. Oralardaki resmi vesikalı fahişelerden bile vergi alınıyor ve o para ile Diyanet personelinin hatta Diyanet reisinin, hatta din yerine koyduğun partinin, tapındığın genel başkanının maaşı ödeniyor.

Zina edeni recm ediyor musun? 
Hayır, evlilerin zinası bile serbest

Hırsızlık edenin elini kesiyor musun?
Hayır, CMUK hırsızları korumak için yazılmış

Kısasa kısas yapabiliyor musun? 
Hayır, insanlıktan çıkmış adi teröristleri bile asamıyor, milletin vergisi ile yedirip besliyorsun. 

İftira atana, içki içene sopa cezası veriyor musun?
Had ve ta'zir cezalarını bir bütün olarak tatbik ediyor musun? 
Bunların ne olduğunu bile bilmiyorsun...

Nikah, boşanma, miras, nafaka, İslami esaslara göre mi? 
Ticaret hukuku, harp hukuku, uluslar arası hukuk, vergilendirme, eğitim-öğretim sistemi İslam'a göre mi?

Irkı ne olursa olsun bütün Müslümanlar vatandaş, ırkı ne olursa olsun bütün gayr-i müslimler zımmi mi? 

Sahi zımminin, cizyenin ne olduğunu biliyor musun?

Ordun, devletin, bir İslam ülkesinde olması gerektiği gibi, sadece müslümanlardan mı oluşuyor?

Sözde bunca yıldır İslami faaliyet veriyorsun, partinin teşkilatındasın, bilmem hangi vakfın, derneğin içinde faalsin, geçtik sokaktaki başı boşları, sen bile, daha bu en temel meseleleri anlayıp değerlendirebilecek durumda değilsin. Senin üstad bildiklerin bile kadınların seçmesini, seçilmesini, demokratik seçim sistemini, cumhuriyetçiliği meşru görür olmuşlar ki bu hal bile küfür. 

Hatta en büyük hoca bildiğin şahısların çoğuna gidip sorsan, o anda fark edeceksin ki, onlar bile şu kadarcık şuurdan, şu temel meselelerde nerede durulduğundan bihaberler. Lakin sen yine de "Olur mu öyle şey, Türkiye İslam ülkesidir" diyeceksin. Bir an önce, hz. Allah'ın ve hz. Peygamberin çizdiği sınırlar dahilinde harp edip, hile yapıp, küffarın karşısında güçlenmeye çabalayan müslümanların yolunu keseceksin. Sonra utanmadan namaza izin vermeyen patron, kredi kartı, banka, kredi, fon, gecikme faizi, sakal, cübbe, ana okulunda dini eğitim ve sair dertlerinden yakınacaksın. Hemen hepsine bulaşmış ya da takılmış olduğun meydana çıkacak ama sen yine "Olur mu öyle şey" diyeceksin. Niye? Çünkü sen içi başka, dışı başka münafık birisin. Bu kadar izahtan sonra mü'min kalp titrer, kendine gelir. Delil sorar, kaynak sorar, araştırır ya çürütür ya da kabul eder hemen kendine çeki düzen verir. Ama senin için mühim değildir. Hesaba inandığını söylerken bile yalan söyleyen birisin. 

Senin ülkenin dört bir yanı NATO ve Amerikan üsleri ile kuşatılmış. Senin ülkende artık ensest sapıklık bile her gün haberlerde duyulan bir şey olmuş. Tedbir alan da yok. Şu televizyon programlarının, dizilerin, filmlerin haline bak! Şu Ramazan ayında şu iftar programlarının, şu sahur programlarının haline bir bak. 

Şu memlekette intiharlar, cinayetler, hırsızlıklar, zulümler, işkenceler, aldatmalar, büyüler, haksızlıklar, fiziki ve ruhi hastalıklar, bunalımlar, yeşil reçete ilaçlar, kavgalar, gürültüler, tacizler, tecavüzler, cahillik, rezillik, çıplaklık, iftira, yalan, fitne, fesat almış yürümüş. 'Avrupa'nın en büyük adliyesini yaptık' diye övünebilecek kadar dibe vurulmuş. 3 dakikada bir duruşmaya bakılıyor, her yer avukat, savcı, hakim, adliye, karakol, polis, özel tim, jandarma, istihbarat elemanı dolu ama yine de memleket bu halde. Üstelik her dönem ceza evleri de tıka basa dolu. 

Gerçek bir İslam devleti olan Osmanlı ise, Filistin'i iki onbaşı ile idare edebiliyordu. Çünkü senin gibi alemin nizamını bozan münafıklara acımıyor, gereğini yapıyordu. Düzeni sağlıyordu. 

Sen ise Filistin'i, Suriye'yi, Arakan'ı diline doluyorsun. Dünya menfaat ve siyasetine bu dini, bu davayı, memleket davasını, mazlumları, acizleri, dökülen kanı, arşa varan ahı bile alet edebiliyorsun. Allah'ın lanet ettiği bir şeyi, dilinde sürekli 'Allah rızası' varken yapıyorsun. Kendin yoldan aşırı derecede sapmışsın, doğru/istikamette birilerini görünce, hayatını senin gibi binlerce tezat içinde yaşamayan içi dışı bir gerçek Müslümanları görünce, onları yoldan çıkmışlar gibi göstermeye kalkıyorsun. Alemin bu halde olmasının en büyük müsebbiplerinden biri sensin ama herkese kendini, bunu tersine çevirmek için gece gündüz çırpınan biri gibi gösterebiliyorsun. 

İşte hadis-i şerifte "Ahir zamanda mescidler/camiler, dış görünüşleri ile mamur, içleri hidayetten mahrum olacak. Bir camide bin kişi namaz kılacak da, içlerinden biri bile müslüman olmayacak'' buyruldu ya, bu hadisin kapsama alanında sen de varsın. Ve buraları okuduktan sonra bile, saniye süre için bile nefis muhasebesi yapmayacak, tuttuğun yoldan asla caymayacaksın. Hatta gelip küstahça yorumlar yapacaksın. Çünkü münafıksın, Filistinlilerin büyük çoğunluğu gibi...


 Dikkat!  Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi 

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

Blogger tarafından desteklenmektedir.