Header Ads

Kendi ruhunu bile göremeyen insan, Allah'ı nasıl görsün? | Mehmet Fahri Sertkaya




Bu husus, kelam ilminde ihtilaflı bir meseledir. Alimlerin çoğuna göre insan, kendi ruhunu göremediği gibi, hz. Allah'ı da dünyada göremez. Vücut gözü ile zaten göremez, bunda ihtilaf yok da, bunlara göre rüyada ya da ibadetle manevi derecelere yükselerek ruh gözü ile de göremez. Bunlara göre ru'yetullah sadece ahirette mümkün olur. Bu görüşe bazı ayetleri de delil göstermişler.
Bazı alimlere göre ise bazı veli kulların, rüyalarında Allah-ü tealayı (zamandan ve mekandan, suret ve cisim olmaktan münezzeh olarak) görmesi mümkündür.

Sahabeden, tabiinden ve büyük mutasavvıf alimlerden pek çoğuna göre ise hz. peygamberimiz (s.a.v) miraç hadisesi sırasında zamandan, mekandan, cisim/madde olmaktan ve suretten münezzeh olarak hz. Allah'ı görmüştür ve salih/veli kullar da, rüyada ya da kalp gözü ile yani ruh gözü ile görebilir.

Daha önceki soruna cevap verirken de yazmıştım, zaman ve mekan Allah'ın mahluku, halk ettiği, yarattığı şeylerdir. Şu anda bile, yedi kat semanın çok daha üzerinde öyle alemler var ki, oranın ehli olanlar, yaratılmış kullar/mahluklar oldukları halde, zaman ve mekan ne demektir bilmiyorlar. Allah onlar için bile zaman ve mekan yaratmamış. Bir veli kulun, manen çok çok yükselerek, ruhaniyeti ile mahiyetini tam olarak bilmediğimiz söz konusu alemlere gitmesi ve orada ruh gözü ile Allah-ü tealayı da görmesi mümkündür. 
Bir kulun, cesedi/bedeni dünya hayatında iken, ölmeden, ruhu ile bunu yapması mümkündür. Yine geçen seferki sorun üzerine mevzu etmiştik ki, tekamül etmiş bir ruh, meleklerin 50 bin senede gidebileceği bir yere göz açıp kapayana kadar geçen sürede gidebilir. Yine daha önce mevzu etmiştik, dünyada namaz kılarken, cennet ayetlerini okuduğu sırada bir anda ruhaniyeti ile cennete giden, bahsedilen cennet nimetlerini tadan kişiler de bu ümmet de mevcuttu/r. Bu zatlar da oraya gitmişken ruhaniyetleri ile ru'yetullah da yaşamış olabilirler, mümkündür.

Bizler ehl-i tarik müslümanlarız ve bunların hepsinin mümkün olabileceğine inanırız. Hatta bir kulu ile Allah-ü teala dünyada iken konuşabilir. Buna da inanırız. Allah-ü teala, bir kulunun kalbine, aradan melekleri, peygamberleri, mürşid-i kamilleri çıkartarak doğrudan kelam/hitap edebilir. Seslere, kulağa ve beynin işitme merkezine ihtiyaç olmadan, günümüz tabiri ile maddesel vesilelere ihtiyaç bırakmadan Allah, bir kulunun kalbine hitap edebilir ve o kul bunu, sanki kulağı/bedeni/maddesel yapısı ile duydukları gibi net duyar ve idrak eder. Buna ilham denir. Burada bahsettiğim kalp, etten kemikten olan değil, manevi kalptir, gönüldür. Bunlar, detayları ve delilleri ile büyük alimlerin eselerinde mevzu ettikleri derin meselelerdir. En doğrusunu Allah bilir.


BU YAYINIMIZI SOSYAL AĞLARDA PAYLAŞMAYIN, çünkü kimse görmeyecek.

Bizi, gerçek sahibi CIA olan Facebook başta olmak üzere Amerikan sosyal ağlarının hiçbirinden sağlıklı bir şekilde takip edemezsiniz. Sekiz senedir sansürleniyoruz ve bunu yüzlerce somut delil ile ispat edebiliyoruz. Buradaki yayınlarımızı/videolarımızı da Amerikan sosyal ağları üzerinden yaymayı başaramazsınız.

TELEGRAM GRUBUMUZA BEKLİYORUZ

Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. Telegram, yine bir CIA projesi olan WhatsApp'ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için şu Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi
Blogger tarafından desteklenmektedir.