Header Ads

Okur yazar cahiller ordusu

Okur yazar cahiller ordusu
Okur yazar cahiller ordusu
ESKİDEN halkın yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen cahilmiş. Sonra her yere okullar açıldı, eğitim mecburî hale getirildi ve Latin harfleriyle okuma yazma bilen cahiller yetiştirildi. Tabiî ki, okul bitirmiş herkese cahil damgası vurmuyorum.

Adam Türkiyeli. Anadili Türkçe, liseyi bitirmiş, üniversitede okumuş. Kendisine Çalıkuşu romanın...ın 1928’den önceki bir baskısını veriyorsunuz, yüzünüze şaşkın şaşkın bakıyor ve “ben bunu okuyamam” diyor.

Nasıl okuyamazsın, senin anadilin Türkçe, bu kitap da Türkçe, nasıl oluyor bu iş?

Adamcağız İstanbul Üniversitesinde profesör, tarihî ana kapının üzerindeki kocaman Türkçe mermer kitabeyi okuyamıyor...

Karacaahmet mezarlığına gidiyor. Atalarının Türkçe mezar taşlarını okuyamıyor...

Şöyle veya böyle… Bu anlattıklarım cahillik değil de nedir?

Stalin zamanında, Sovyetler Birliğinin üyesi (veya sömürgesi) olan Müslüman Türk ülkelerinde alfabe değişikliği yapılarak kültür hayatında büyük bir kopukluk meydana getirilmişti.


Bırakın alfabeyi değiştirmek, klavyeyi değiştirmek bile kopukluğa sebep olur. “F klavye” ile on parmak rüzgâr gibi hızlı yazan birine Q klavyeli bir cihaz verin doğru dürüst yazamayacaktır.

Solak birine ille de sağ elinle yazacaksın derseniz ne olur? Zar zor eciş bücüş yazabilir.

Peki, başka bir konuya geçelim: Öğrenilmesi zor bir yazı sistemi mi faydalıdır, yoksa zor ve çetrefil bir sistem mi?

Çine, Japonya’ya bakınız. Yazıları ne kadar zor ve girift. Onlar bu yazıyla ilimlerde, fenlerde, edebiyatta, sanatta, kültürde harikalar meydana getirdi.

Japonya’da 400 üniversite var. Günde 13,5 milyon (hafta tatilinde bir milyon daha fazla…) basan gazeteleri var. Bir yığın Nobel kazanmış ilim adamları var. Muazzam bir sanayileri var.

Evet, zor bir yazı toplumu güçlendirir, onu öğrenen çocuklara fikir ve kültür çilesi çektirerek onları daha tecrübeli, daha talimli, daha sebatlı yapar. Kolay bir alfabe ise zihin tembelliğine, gevşekliğe yol açar, okumuşları da cahil derecesine indirir.

Vatandaş Türkiyeli, anadili Türkçe ve 1897’de basılmış Türkçe bir Fuzulî Divanı’nı okuyamıyor. Ha Türkçe ha Çince. Ben böyle bir eğitimi, böyle bir okumuşluğu ne yapayım?

Mehmet Şevket Eygi
Gazeteci-Yazar
Blogger tarafından desteklenmektedir.