Header Ads

Cana can, kana kan, göze göz, dişe diş...

Cana can, kana kan, göze göz, dişe diş...
Cana can, kana kan, göze göz, dişe diş...

TÜRKLER NİÇİN MÜSLÜMAN OLDULAR?


Emevîlerin Horasan valisi Cüneyd bin Abdurrahman, Türk hâkânı Sulu Han ile M. 733'te karşı karşıya geldiler. Hâkân, "Dininizi tanımak ve sana dînî hükümlerinize dâir bazı şeyler sormak istiyorum. Dîninizde zinâ eden. hırsızlık eden, insan öldüren yahut burun, kulak gibi âzâları kesen kimse ve yalancı ve koğucu hakkında hüküm nedir?" dedi. Cüneyd:

"Zinâ eden bekâra yüz sopa atarız. Ayrıca, cezâyı tatbik ederken onu teşhir ederiz ki herkes namusunu ondan sakınsın ve aynı hareketi başkaları yapmasın. Zinâ eden evli ise öldürünceye kadar taşlarız. Namuslu bir insana zîna isnâd edene / iftira atana seksen sopa atarız. Şehâdetini/şahitliğini ve hiçbir sözünü kabûl etmeyiz.

Başkalarının muhâfazalı yere koydukları malı almak için yol bulan hırsızın, malı çalarken kullandığı elini keseriz. Yol keserek başkalarının malını soyan, silâh çeken hırsızı teşhir eder, öldürürüz.

İnsan öldüren ve burun, kulak gibi azalarını kesene hükmümüz Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diştir, yaralar birbirine kısastır...' (Mâide sûresi, 45) âyet-i kerîmesinin hükmüdür.

Bir adamı on kişi öldürürse kısas olarak bunların hepsini öldürürüz. Güçlü kuvvetli bir adamı cılız bir adama karşılık öldürürüz. Yalancı ve koğucunun şehâdetlerini kabul etmeyiz." cevâbını verdi.





Hâkân, "İyi, güzel ve büyük tedbîrler. Ancak, yalancı ve koğucuya cezâyı az vermişsiniz." deyince Cüneyd:

"Siz, hükümlerinizi kendi aklınızla güzel olup olmamasına göre veriyorsunuz. Biz ise Peygamber'e tâbi olan bir topluluğuz. Allâhü Teâlâ bizlere (meâlen) "... Siz bir şeyden hoşlanmazsınız, halbuki hakkınızda o bir hayırdır ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir ferdir..." (Bakara Sûresi, âyet 216) buyurmuştur. Allâhü teâlâ bize faydalı olan şeylerin ve hâdiselerin iç yüzünü, mâhiyetini ve netîcesini elbette daha iyi bilmektedir. İnsanlar her şeyin dış görünüşüne göre hüküm verirler." dedi.

Bunun üzerine Hâkân, "Sen. bundan daha değerli bir söz söylemedin." dedi.
Blogger tarafından desteklenmektedir.