Header Ads

Gerçekten depresyon diye bir hastalık var mı? Antidepresan Tuzağı | Psikiyatrinin Karanlık Yüzü

Gerçekten depresyon diye bir hastalık var mı? Antidepresan Tuzağı | Psikiyatrinin Karanlık Yüzü


Gerçekten depresyon diye bir hastalık var mı? Antidepresan ilaçlar depresyon denen hastalığı gerçekten tedavi ediyor mu? Siz gerçekten depresyonda mısınız? Peki, içtiğiniz antidepresan ilaçlara gerçekten ihtiyacınız var mı? Tüm bu soruların yanıtları Dr. Mutluhan İzmir’in Hayykitap’tan çıkan Antidepresan Tuzağı Psikiyatrinin Karanlık Yüzü adlı kitabında…

1960’lara dek ‘depresyon’ adı altında toplanacak bir hastalık grubunun bulunduğu savının tartışmalı olduğunu biliyor muydunuz? O tarihe kadar depresif belirtiler gösteren hastalar için tercih edilen tanı ismi, ‘melankoli’ ve ‘manik depresif’ hastalıktı. Hatta 1950’lerde kullanımına başlanan ‘imipramin’ için, o tarihlerde hiç kimse antidepresan ilaç adını kullanmıyordu.

1950’lerden önce ise depresif belirtilerle gelen hastalar, ‘barbitürat’ türü yatıştırıcılar ve ‘amfetamin’ türü uyarıcılarla tedavi edilmekteydi. Antidepresanların henüz piyasada boy göstermediği ve bugünkü kadar kitlesel biçimde kullanılmadığı o dönemlerde, depresyonun en korkulan yan etkisi olan intihar oranı açısından bugüne kıyasla herhangi bir korkutucu salgın da söz konusu değildi. Hatta tüm ülkelerde neredeyse her dört insandan birine psikiyatrik tedavi uygulandığı günümüzde, intihar girişimleri, çocuk istismarı, madde bağımlılığı, suç ve şiddetteki artış açısından insanlık tarihinin belki de en kötü döneminden geçiyoruz. Buna ek olarak bugün kullanılan yeni nesil antidepresanların intihar girişimini engelleme konusunda etkisiz oldukları, hatta artırdıkları ile ilgili kanıtlar da var!

Bugün bir psikiyatri polikliniğinden “depresyon” teşhisi konulmadan ve elinize bir ilaç reçetesi tutuşturulmadan çıkabilmenizin olasılığı neredeyse sıfıra yakındır! Doğru ya da yanlış olduğu tartışılır olan bu teşhis patlaması, teşhis edilen hastalığı iyileştirdiği ileri sürülen ilaçların satışlarını ve tüketimlerini de patlatmıştır. Peki, nasıl oluyor da antidepresan kullanımının uzun vadede insanlar üzerindeki etkileri çok iyi biçimde anlaşılmamışken bu ilaçları kullanmaya doğru ‘inanılmaz’ bir hücum yaşanıyor? Arkasında güçlü, zengin bir şirketin bulunduğu, tartışmalı bilimsel çalışmalar sonucunda etkisinin kanıtlanmış olduğu ileri sürülen, cicili bicili kutularla ambalajlanmış maddeler gerçekten iddia edilen etkileri gösteriyor mu?

Bugün, kitlesel olarak doğal yaşam ortamlarından kopartılmış ve edilgen biçimde yaşatılan iki canlı türü olan tavukların ve insanların, yaşamlarını idame ettirebilmeleri için antidepresan ilaçlara ve kafeine en çok gereksinim duyan iki canlı türü olmaları ‘garip’ bir benzerlik değil midir? Modern tıbbın psikiyatri bölümü, günümüzde depresyona giren insana çözüm olarak, ancak tavuklara sunduğu düzeyde bir ‘kafein+antidepresan+antihistaminik’ kombinasyonu sunmaktadır. Bu durum birçoğumuzu sarsacak bir durumdur ve daha da acısı, gitgide toplumun daha fazla bir kesimi bu ilaç tedavilerini kullanır hale gelmektedir.

En basit kaygıların, en insani endişelerin ‘depresyon’ olarak yaftalandığı bir zamanda yaşıyoruz. Hayatın normal akışı içindeki sıradan üzüntüleri yaşayanların hepsi psikiyatri sektörü nezdinde potansiyel birer hasta. Ve sektöre göre bu devasa potansiyelin tamamı antidepresan ilaçlar kullanmak zorunda!

Gerçekten de antidepresan ilaçlarda büyük bir tuzak var. Bu ilaçların kullanımı Türkiye’de 2003 yılında yaklaşık 14 milyon kutuyken, 2012 yılında 37 milyon kutuyu aşmış bulunuyor. Şimdi neredeyse her ev ağzına kadar bu ‘mutluluk’ haplarıyla dolu, onları kullanıyoruz ve ‘mutlu’ olduğumuzu zannediyoruz! Gereksiz depresyon teşhisi ve gereksiz ilaç kullanımı almış başını gitmiş durumda.

Psikiyatrist Mutluhan İzmir mesleki hayatı boyunca, uzun süreli antidepresan kullanımının insanlarda yarattığı riskleri, ‘sinsi’ kişilik değişimlerini ve intihar eğilimini gözlemledi. Psikiyatri pratiğinin, insanlara bol miktarda ilaç kullandırma pratiğine dönüştüğüne tanık oldu. Belki toplumun yüzde 5’i için gerçekten gerekli olan bu ilaçların kullanım oranı yüzde 50’leri aşınca dayanamadı! Bu gidişe ‘dur’ demek, halkı tuzaklara karşı uyarmak için bu kitabı yazdı.

Antidepresan Tuzağı’nı okuyunca ‘depresyon’ gerçeği ile yüzleşeceksiniz! Belki boş yere içtiğiniz antidepresanlar yüzünden gerileceksiniz ama ‘hasta’ olmadığınızı anlayınca çok sevineceksiniz. Takıntılarınız, korkularınız, endişeleriniz, panikleriniz ya da aşırı stres yüzünden yaşadığınız sıkıntıların gerçek sebebinin ne olduğunu anlayıp sağlığınıza kavuşmanın anahtarını bulacaksınız.

Kitabın Bölümleri

1. Mükemmel Organ: BEYİN
Beynimizin biyolojik yapısı nasıldır?
Beyin hücreleri arasındaki müthiş iletişim
Bilginin hafızaya alınmasının sırrı limbik sistemde!
Nöronal plastisite ve beynin biçimlenmesi

2. DEPRESYON VE ANTİDEPRESAN GERÇEĞİ
Antidepresan ilaçlar, depresyonun ‘varlık’ gerekçesi haline mi geliyor?
Depresyon nedir?
Depresyona mahkûm muyuz?
Depresyonu, diğer duygu durum bozukluklarından ayrı olarak ele almak yanlıştır!
Antidepresan direnci böyle gelişiyor!
Yağmurdan kaçarken ‘kafein etkisi’ ile doluya tutulan insanlar!
Kolesterol ile depresyon arasında nasıl bir ilişki var?
Verem ilacından ‘antidepresan’ kavramına
Antidepresan ilaç kullanımı nasıl patladı?
Depresyonda sorunlu teşhisler ve sorunlu tedaviler!
Kaygısız bir insan sağlıklı bir yaşam sürdürebilir mi?
Mükemmel yaşam biçimlerinin değişmez aksesuarı: Mükemmel Egolar
Obsesyon nedir, günümüzde neden artıyor?
Çağımız insanının en önemli sorunu!
Toplu katliamlardaki artış, depresyon ve hiperaktivite/dikkat eksikliğine yönelik ilaçların kullanımının artışına paralellik mi gösteriyor?
Sorun dikkati toplayamamak ise dikkat işlevini sağlıklı biçimde yapamamanın diğer nedenleri nelerdir?
Hiperaktivite ve dikkat eksikliği tedavisinde kullanılan psikostimülan ilaçların yan etkileri
Blogger tarafından desteklenmektedir.