Header Ads

Zihin kontrolü psikolojik bir hastalık değil, bilimsel bir gerçek!

zihin kontrolü, beyin kontrolü, psikiyatri, uzaktan nöral denetim, NASA, psikoloji, videolar, sihir, büyü, telegram,

Yaklaşık 50 yıldır istihbarat örgütleri tarafından gizlice kullanılan, varlığı inkâr edilen zihin kontrolü teknikleri, nihayet dünya insanlığına duyuruluyor. Ve ne yazık ki 50 yıldır sözde bilim adamı ve sözde hekim psikiyatrlar, zihin kontrolüne tâbi tutulan sayısız insanı psikolojik hasta kabul edip acılarını artırmaktan başka bir şeyi başaramadılar. Halen de aynı hatalı tutumlarını sürdürüp, adını bilim koyuyorlar. İşte ilgili haber:

Uzaktan kumandayla beyin kontrolü gerçekleşti

Amerikalı bilim insanları, geliştirdikleri bir implant sayesinde farelerin hareketlerini uzaktan kumandayla kontrol edebilmeyi başardı.

St. Louis'deki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi, Illinois Üniversitesi ve Ulusal Sağlık Enstitüsü araştırmacıları, beynin derinliklerindeki nöronların yapısını ve işleyişini anlamak için ilaçları doğrudan dokuya enjekte etmekte kullanılacak, uzaktan kumandayla kontrol edilebilen bir beyin implantı geliştirdi.

Laboratuvar ortamında denek farelerinin beyinlerine yerleştirilen implant, farelerin hareketlerini uzaktan kumandayla kontrol edebildi. Geleceğin tıbbı için çok önemli bir gelişme olarak nitelenen buluş, "Journal Cell" dergisinde yayımlandı.

Sıvının ışıkla aktarımını sağlayan teknolojinin kullanıldığı araştırmada yumuşak maddeden, insan saçının çapının onda biri küçüklüğünde bir implant yapıldı. Gelecek nesil implant, bir yandan ilaçları dokuya gönderirken bir yandan da ışığı yayabiliyor.

MADDE BAĞIMLILIĞI TEDAVİSİNE KATKI SAĞLAYACAK

Washington Üniversitesi'nden Doçent Dr. Michael R. Bruchas, "Araştırma, beyindeki devrelerin nasıl çalıştığını görmemizi sağlayacak" dedi.

Bruchas, araştırmanın ağrı, depresyon, madde bağımlılığı gibi rahatsızlıkların tedavisine büyük katkıda bulunabileceğine dikkati çekti.



Araştırmacılardan John A. Rogers, "Araştırmada beynin derinliklerindeki dokulara en az zararı verecek şekilde ulaşmamızı sağlayacak kadar küçük bir implant yapmak için nano-teknikler kullandık. Bu kadar minik cihazlar, bilim insanlarına ve tıbba çok büyük olanaklar sunuyor" dedi.




***



Ses dalgalarının, her yöne değil, tek bir noktaya iletilmesini sağlayan cihaz icat edildi. Böylece havaalanlarında anonslar, sadece ilgilisine yapılacak, başkaları duymayacak.



26 yaşındaki ABD’li mühendis Joe Pompei'nin geliştirdiği cihaz, normalde her yöne yayılan ses dalgalarını toplayıp tıpkı lazer ışını gibi tek bir dalga halinde yönlendiriyor. Böylelikle kalabalık içindeki belirli bir kişiye, başkası duymadan sesli mesaj gönderilebiliyor. Buluşun temelini ses dalgalarını çok yüksek frekanslara çıkaran bir aygıt oluşturuyor. Normalde kaynaktan çıktıktan sonra havada her yöne ilerleyen ses dalgaları bu aygıttan geçerek çok yüksek frekanslara çıkıyor ve tıpkı bir ışık ışını gibi doğrusal yayılmaya başlıyor.



Heathrow'da denendi


Kaynağından insan kulağının duyamayacağı bir şekilde çıkan ses, havada kırıldıktan sonra hedef kişinin kulağına normal ses olarak yansıyor. ‘Audio Spotlight’ adı verilen müthiş buluşun ilk müşterisi, İngiliz havayolu şirketi British Airways oldu. British Airways, cihazın mucidi Joe Pompei'den, Londra'nın ünlü Heathrow Havaalanı'nda bir gösteri yapmasını istedi. Cihaz, 62 bin sterline (yaktlaşık 40 milyar liraya) maloldu.


Nerelerde kullanılacak


Havaalanı ve garlarda sadece belirli kişileri ilgilendiren anons o kişilere yapılacak, öteki yolcular gereksiz yere rahatsız edilmeyecek.


Uçak kaçırma benzeri olaylarda güvenlik güçleri teröristin yanında olsalar bile özel alet kullanmadan merkezden komut alabilecekler.


Futbol sahalarında kulübedeki antrenör sahada mücadele eden futbolcularına rakip takım ve hakem duymadan taktik verebilecek.


Hürriyet Gazetesi (6 Ağustos 1999, Cuma)

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/08/06/135013.asp



***





NASA beyin okuyacak

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi havaalanlarında teröristleri yaydıkları beyin dalgalarından saptayacak bir cihaz geliştiriyor. Bilim çevrelerinde tartışılan girişim, insan hakları savunucuları tarafından da eleştiriliyor

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, insan beyninin yaydığı elektrik dalgalarından yararlanarak düşünce okuyabilecek bir cihaz geliştirme aşamasında olduğunu açıkladı.
NASA yetkilileri, temasa geçtikleri "Northwest Airlines" adlı havayolu şirketine, söz konusu cihazın havaalanlarında güvenlik amacıyla kullanılabileceğini, çok yakın bir gelecekte yolcular arasına gizlenen olası teröristlerin bu cihazla yapılacak taramalarda tespit edilebileceğini bildirdi.

The Washington Times gazetesinin haberine göre, 11 Eylül saldırılarından sonra uzay teknolojisini sivil güvenlik alanında kullanma kararı alan NASA, özel bir firmanın da katkısıyla, bir tür süper yalan makinesi geliştirdi.

Washington Times’a konuyla ilgili olarak bilgi veren NASA Uzay Araştırma Bölümü Müdürü Herb Schlickenmaier, Northwest Havayolu’na teklif ettikleri bu projenin geliştirdikleri 4 projeden biri olduğunu belirterek, çalışmaların henüz tamamlanmadığını kaydetti.

İtirazlar var 

Ancak NASA’nın bu inanılmaz projesi bazı bilim adamları tarafından uygulanabilirliği çok şüpheli bir tasarım olarak nitelendirildi. Beyin dalgalarını beyin elektrosunda (EEG) olduğu gibi, insan kafasına kablo bağlayarak dahi ölçmenin çok güvenilir bir sonuç vermediğini vurgulayan bilim adamları, kalabalık bir yolcu grubundan gelen sinyalleri sağlıklı olarak değerlendirmenin mümkün olmayacağını savundular.
Buna karşın bazı fizikçiler ise mevcut bilgi birikimi ve teknolojiyle beyin dalgalarını ölçerek kişinin ne düşündüğünün belli bir yanılma payı ile anlaşılabileceğini belirttiler. Proje hukuksal açıdan da sorunlu olarak gösterildi. Özel hayatın dokunulmazlığını savunan çevreler böyle bir uygulamanın haberleşme ve seyahat özgürlüğünü ihlal edeceğini vurguladılar.

Nasıl çalışıyor?


Havaalanlarında kontrol kapılarına yerleştirilmesi planlanan beyin okuma cihazı, nöro elektrik algılayıcıları vasıtasıyla insan beyni ve kalbinin yaydığı elektrik dalgalarını insanın gövdesiyle hiç temas kurmadan, uzaktan algılayabilecek.
Algılayıcıların saptadığı bu sinyaller çok gelişmiş bir bilgisayara veri olarak girecek. Bilgisayar ise bu verileri, hafızasında bulunan suçlu kişilerin psikolojik profili ile karşılaştıracak.


Yolcuların kişisel dosyaları ve sabıka kayıtları da veri olarak hafızada bulunacak. Sonuçta bilgisayar, algılayıcıları tarafından gönderilen nabız atışı, vücut sıcaklığı, göz kırpmaları ve öteki biyoritmsel tepkilerle ilgili sinyalleri değerlendirerek yolcunun potansiyel bir terörist olup olmadığını saptayabilecek.

Büyük Birader sizi gözetliyor


11 Eylül saldırılarından sonra ABD’de havalanı ve uçuş güvenliği adına bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasını da içeren önlemler devreye girdi. İş sonunda romancı Orwell’in "Büyük Birader"ini çağrıştıran "beyin okuma makinesi"ne kadar vardırıldı.

http://www.milliyet.com.tr/2002/08/18/dunya/adun.html





****

Işıkla zihin kontrolü ve hafızanın silinip geri alınması




***


Space Explorer, ABD, Zihin kontrolü, Biyonik robotlar, Robot ordular, Elektromanyetik savaş, Agharta, CIA, Psişik silahlar, Sihir, Büyü, 11 Eylül saldırıları,



Alanı insan zihinleri olan savaş!

9/11 saldırıları bugüne kadar kullanılan; ancak açıklanmayan bir kısım bilimsel tekniklerin de birer birer açıklanmasına yol açıyor. Bugüne kadar “komplo teorisi” olarak adlandırdığımız bir kısım teknikler artık terör hareketlerinin önceden haber alınabilmesi amacıyla kamuya açık alanlarda da kullanılmaya başlandı!

Washington Times’ın dünkü nüshasında havaalanlarına yerleştirilecek güvenlik tarayıcılarıyla yolcuların beyinlerinin okunacağı ve teröristlerin bu şekilde deşifre edileceği belirtiliyor. Sistem şöyle işleyecek:

Sistem, beyin dalgalarını ve kalp atış ritimlerini alacak, analiz edecek ve böylece tehdit olabilecek yolcular ortaya çıkarılacak.

Bu haberi okuyunca beyin dalgalarım otomatik olarak Aydoğan Vatandaş adına kilitlendi. Onun bu konularda yazdığı kitaplara Türk halkının ilgisi çok yüksek. Özellikle “Agharta– Elektromanyetik savaş başladı” (Timaş Yayınları) adlı kitabı altı baskı yaptı. Bu kitap 11 Eylül saldırılarından önce yazılmıştı. Ama yayınlanması 11 Eylül saldırısından bir hafta sonraya tekabül etti.

Bir kere beyin dalgalarının frekanslarının da tıpkı parmak izleri gibi her insanda farklı olduğu ve birbirine asla benzemediğini, bunun da işleri çok kolaylaştırdığını belirtelim. Beyin dalgalarının görüntü haline dönüştürülmesi ile insanların ne düşündüğünü görme çabası bu tekniğin varacağı son nokta.

Yalnız bu sistem sadece terör eylemlerini ortaya çıkarmak için değil, bizzat teröre de hizmet edebilme potansiyelini taşıyor. Hatta 11 Eylül saldırılarının beyin kontrolü yoluyla yapıldığı bile iddia ediliyor.

Bize çok uçuk geliyor; ama bu konudaki çalışmalar her geçen gün hayatımıza daha fazla girmeye başladı. Tehlikesi şu: Elektromanyetik dalgalar gönderilerek insanlara rüya gördürülebiliyor, olmayan bir şey varmış gibi hayal gördürülebiliyor, sanal bir kısım görüntüler sürekli insan beynine gönderilebiliyor ve insan istem dışı bir kısım eylemlere yönlendirilebiliyor vs.




İBDA–C lideri Salih Mirzabeyoğlu, DGM’de kendisine elektromanyetik dalgaların kullanımı ile beyin kontrolü operasyonu yapıldığını iddia etmişti!

Bu proje, dünyada elektrik taşıyan her şeyin çevresinde bir manyetik alan olduğu ve bu alanların elektromanyetik dalgalar yaydığı teorisine dayanıyor. NSA, geliştirdiği elektronik aygıtlar ve ajanları sayesinde her insanda farklı olan ve 3–50 Hertz arasında değişen dalga boyutunu tespit edebiliyor. Hedef kişinin yaydığı elektromanyetik dalga boyutları tespit edildikten sonra bu veri NSA’nın bilgisayarlarına veriliyor ve bu bilgisayarlar ve uydular aracılığı ile o kişi 24 saat izleniyor. O kişi tam bir denetim altına alınıyor, yönlendirilebiliyor, düşünceleri okunabiliyor. Konuşmaları dinlenebiliyor, gördükleri seyredilebiliyor, sadece onun duyabileceği sesler yayınlanabiliyor, sadece onun görebileceği görüntüler gösteriliyor, ona her türlü bedeni acı verilebiliyor. Yani kişi NSA’nın canlı bir robotu haline getiriliyor. 



Bu robot söz dinlemezse karşılığını, her türlü bedeni acı çektirilerek ödüyor. Bu işkenceciler, bizimkiler gibi ‘as Filistin askısına, çevir manyetoyu, sık tazyikli suyu, yatır falakaya, sok copu’ gibi gürültülü patırtılı, zahmetli külfetli olarak yapmıyor, sadece önlerindeki bilgisayarın tuşlarına dokunarak bunu yapıyor. Dokunuyorlar tuşa, hafıza kaybı ve davranış bozuklukları oluşuyor. Dokunuyorlar, göz kapaklarında ani ve şiddetli kaşınmalar oluşuyor. Dokunuyorlar, duyulan sesin yönü, şiddeti ve içeriği değişiyor. Solunum yollarını denetleyerek konuşmanızı bozuyorlar. Genital bölgede kaşınma, beklenmedik orgazm veya yoğun acı hasıl ediyorlar. Rüyalarınızı denetliyorlar. Birkaç dakika boyunca ayak parmaklarını istem dışı olarak 90 derece döndürebiliyorlar.

Aslında bu çalışmalar yeni değil. 50 yıl öncesine dayanıyor. 1996 yılında yayımlanan “Beyin Kontrolü ve Tanımlanamayan Gizli Hükümetler” adlı kitabında Daniel Brandt, bir insana hipnozla bir cinayet işletilebileceğini iddia ediyor. Bazı uyuşturucu maddeler de insanların beyinlerinin kontrol altına alınmasında kullanılabiliyor.

New York Times gazetesinin l6 Temmuz l977 sayısında şöyle bir haber yayınlandı: “ABD, insanlığın esir edilebileceği görünmez silahlar geliştiriyor.”

CIA, psikolojik silah stoklarını, psişik silahların değişik tiplerini geliştirmeyi başararak artırdı. Şimdi bu kabiliyetleriyle yeni tip bir harbe girişmesi mümkündür. Bu harp görünmez, muharebe sahası ise insan zihinleridir!

Bu yazının uçuk kaçık bir yazı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!




Nuh Gönültaş
Gazeteci-Yazar
19.08.2002


***




Uzaktan Nöral Denetim

Bir süre önce NASA tarafından uzaydaki astronotlar için DÜŞÜNCELERİN BİLGİSAYARA KAYDEDİLMESİ ile ilgili bir makale yayınlandı. Merak edenler bu makaleye göz atabilirler. (Makale adı : SUBSPEECHES)

Bu teknoloji ile ilgili ayrıntıları web üzerinde bir çok kaynakta bulabilirsiniz. Ancak en bilinenleri GEORGE FARQUAR ve PROJECT FREEDOM, Prof.Dr. Jose DELGADO ve Zihin Kontrolü çalışmalarıdır.

Projenin başlangıcı 2.Dünya Savaşında Yahudi Bilim adamları tarafından BERGSTRASSE denilen bölgedeki labaratuarlarda başlatılmış, savaşın sona ermesi ile proje ABD Askeri
Laboratuarlarına taşınmıştır. Şu an için bu projenin 250 farklı versiyonu üzerinde dünya üzerine yayılmış bir çok tıbbi ve teknolojik laboratuarlarda devam ettirilmektedir.

Hatta proje bir ara o kadar ses getirdi ki, MEL GIBSON ve JULIA ROBERTS"ın oynadığı CONSPIRACY THOERY – KOMPLO TEORİSİ filmine konu oldu.

Ancak, ZİHİN KONTROLÜ projesi ile HASSAS TAKİP konusunu birbirinden
kesinlikle ayırmakta yarar görüyoruz.

İlkinde duruma göre kişi yada gruplara yönelik ağır ve şiddetli bir psikolojik baskı, psikolojik faktörler kullanılarak bilinen sorgu metodları uygulanmaktadır. Bu şekilde ağır psiko-şiddete uğrayan kişi yada gruplara her an “SENİ İZLİYORUZ” mesajı değişik obje,
ekipman ve personel kullanımıyla devam ettirilmektedir.


İkincisinde kaynaklara göre, kişi yada grupların zihinleri nano-teknolojik cihazlarla incelenebilir ve görülebilir. Oto kontrolü ve tüm psikolojik ve fiziksel yapısı yönlendirilebilir. Verimli bir sorgulama metodudur.

Tüm bu teknolojilerin, İNSAN HAKLARI yada BİREYSEL HAYATIN MAHREMİYETİ gibi konularla nasıl bir uyum içerisinde olduğunu da sizlerin ve okuyucuların takdir ve görüşlerinize bırakıyoruz.

Şimdi gelelim projenin sistematiğine...

Bir cismin bioelektrik alanı uzaktan algılanabilir, böylece cisimler bulundukları herhangi bir yerde denetlenebilirler. Özel EMF cihazıyla sistem operatörleri, kripto-şifre çözücüleri (EEG"lerden) üretilen potansiyelleri uzaktan okuyabilirler. Bunlar bir kişinin beyin durumlarina ve düşüncelerine kodlanabilir. Bu durumda kişi, uzak bir mesafeden mükemmel olarak denetlenir. İstihbarat personeli, “İşaret İstihbaratı”nın elektromanyetik tarama ağının kadranında çevirerek, ülkedeki herhangi bir şahsa çevirir ve İstihbarat teşkilatı"nın bilgisayarları o şahsı belirler ve günde 24 saat takip eder. İstihbarat Teşkilatı, Türkiye"deki herhangi bir şahsı seçebilir ve onu izleyebilir.

İstihbarat Teşkilatı “İşaret İstihbarat”, “Uzaktan Nöral(Sinir) Denetimi ve Elektronik Beyin Bağlantısı” için, “Elektro Manyetik Beyin Uyarılması”nı kullanmaktadır. (İonlaşamayan elektro manyetik alan) radyasyonu üzerine, nörolojik araştırmayı ve bioelektirik araştırma ve gelişmeyi içeren 1950"li yılların MKULTRA programından beri, “Beyin Uygulaması” gelişme hâlindedir.

Elde edilen gizli teknoloji, Ulusal Güvenlik Arşivlerinde, “Radyoaktifliği ve nükleer patlamaları içermeyen ve çevrede bulunan bir kaynaktan istemeyerek (kasıtlı olmayan bir
şekilde) yayılan elektromanyetik dalgalardan oluşan bilgi” olarak tanımlanır ve “Işinim İstihbaratı” olarak sınıflandırılır. İşaret İstihbaratı, Amerika ve dost ülkeler yönetiminin diğer elektronik mücadele programları gibi, bu teknolojiyi de, gizli olarak yürütmekte ve muhafaza etmektedir. İstihbarat Teşkilatı, bu teknoloji ile ilgili mevcut bilgileri denetlemekte ve bilimsel araştirmalari halktan gizlemektedir. Aynı zamanda bu teknolojiyi
gizli tutmak için uluslar arası istihbarat anlaşmalari da vardir.

İstihbarat teşkilatı bilgisayarında üretilen beyin planlaması, beyindeki elektriksel faaliyetleri sürekli olarak denetlemektedir. Ulusal Güvenlik gayesiyle istihbarat teşkilatı, binlerce insanın ferdî beyin haritalarını kaydetmekte ve şifrelemektedir. Elektro
manyetik alanla “Beynin Uyarılması”, beyin-bilgisayar bağlantısını sağlamak için, meselâ, askerî savaş uçaginda ordu tarafindan gizlice kullanılmaktadır.

Elektronik gözetim amacıyla, beynin konuşma merkezindeki elektrik faaliyetleri, kurbanın sözlü düşüncelerine çevrilebilir. Kulağı devre dışı bırakarak, ses haberleşmesinin dogrudan beyne gitmesini saglayarak, Uzaktan Nöral Denetim, şifrelenmiş işaretleri, beynin
işitme korteksine gönderebilir. İstihbarat ajanları bunu, paranoid şizofreninin karakteristiği olan işitsel halisünasyoları taklid ederek, kurbanların gizli olarak takatini kesmek için
kullanabilirler.

Kurbanla herhangi bir temas olmaksızın, Uzaktan Nöral Denetim, bir kurbanın beynindeki görsel korteksteki elektirik faaliyetlerini planlayabilir ve kurbanın beynindeki tasvirleri (görüntüleri) bir videonun monitöründe gösterebilir. İstihbarat ajanları kurbanın
gözlerinin gördüğü her şeyi görürler. Görsel hafıza da görülebilir. Uzaktan Nöral Denetim gözleri ve optik sinirleri atlayarak (devre dışı bırakarak), doğrudan görsel kortekse görüntü gönderebilir. İstihbarat ajanları, beynin programlama gayesi için, gözetim altındaki kişi REM uykusunda iken, onun beynine gizlice görüntü yerleştirmek için bunu kullanabilirler.

Birleşik Devletlerde, 1940"lı yıllardan beri, İşaret İstihbaratı ağı vardır. NSA"nın Ft. Meade"de kişileri izlemek ve bunların beyinlerindeki işitsel-görsel bilgileri -tecavüzkar olmayan bir biçimde- denetlemek için kullanılan iki yönlü geniş bir, Uzaktan Nöral Denetim sistemi vardır. Bu işlerin tümü, kişiyle fizikî bir temas olmadan yapilir. Uzaktan Nöral Denetim metodu, gözetim ve yurt içi istihbarat için esas metodtur. Konuşma, üç boyutlu ses ve şuuralti ses, kişinin beyninin işitme korteksine (kulaklari by pass edilerek) gönderilebilir ve görntüler görsel korteksin içine gönderilebilir. Uzaktan Nöral Denetim, kişinin algılarını, ruh durumunu ve motor kontrolünü degiştirebilir.

Konuşma korteksi / işitsel korteks baglantısı, istihbarat toplumu için esas haberleşme sistemi oldu. Uzaktan Nöral Denetim, görsel- işitsel beyin ile beyin arasında veya beyin ile bilgisayar arasında tam bir bağlantıya izin verir

NSA-SIGINT (Ulusal Güvenlik Teşkilatı İşaret İstihbaratı) insan beyninden yayılan 5 miliwottluk ve 30-50 Hz"lik uyandırılmış potansiyellerin şifrelerini digital olarak çözerek, insan beynindeki bilgileri uzaktan ve (tecavüzkar olmayacak bir biçimde) denetlemek için hususi yeteneklere sahibtir.

Beyindeki nöral hareketlilik değişen bir manyetik akıya sahib olan değişen bir elektirik özellik yaratır. Bu manyetik akı 30-50 Hz"lik ve 5 milimetrelik sürekli bir elektromanyetik dalga çıkarır. Beyinden gelen elektromanyetik emisyonda ihtiva edilen şeyler “uyandırılan potansiyeller” olarak adlandırılan (enserler ve desenlerdir.). Her düşünce, reaksiyon, motor kumandası, işitsel olaylar ve görsel görüntü için beyindeki bir “uyandırılmış potansiyel” veya “uyandırılmış potansiyeller kümesi” karşiligi vardir. Beyinden yapilan EMF emisyonunun şifreleri, beyninde geçerli fikirler, düşünceler, görüntüler ve sesler haline gelmesi için, çözülür.

NSA SIGINT, bilgileri (sinir sistemi mesajları gibi) istihbarat ajanlarına aktarmak ve gizli operasyon yapılacak kişilerin beyinlerine (onlar tarafından farkedilemeyecek bir şekilde) aktarmak için, bir haberleşme sistemi olarak EMF ile aktarılan Beyin Uyarılması"nı kullanmaktadır.

EMF ile Beynin Uyarılması, sonuçta beynin nöral devrelerinde ses ve görsel olayların oluşması için beyindeki uyarılacak potansiyelleri, kobayları tetiklemek için şifrelenmiş ve pulslanmış karmaşık elektromanyetik işaretler göndererek çalışır. EMF ile Beyin Uyarılması kişinin beyin hallerini değiştirebilir ve motor kontrolünü etkileyebilir.

İki yönlü elektronik Beyin Bağlantısı, sesi (kulakları by pass ederek) işitsel kortekse aktarırken ve donuk (belirsiz) görüntüleri, (optik sinirleri ve gözleri by pass ederek), görsel kortekse aktarırken, nöral görsel-işitsel bilgileri uzaktan kumanda ederek,
yapılır. Görüntüler beyinde sabit olmayan iki boyutlu ekrandaki gibi zuhur eder.

İki yönlü elektronik Beyin bağlantısı gelişmiş tüm istihbarat servisleri personeli için esas haberleşme sistemi haline gelmiştir. (Bu servislere ülkemiz serevislerini de ekleyebiliriz) Uzaktan Nöral Denetim (RNM, insan beynindeki bioelektirik bilginin uzaktan denetimi) esas gözetim sistemi hâlini almıştır. Bu Batılı Devletler İstihbarat Topluluğu"nda sınırlı sayıdaki ajan tarafından kullanılmaktadır.


***


En masum kişi, azılı bir teröriste dönüştürülebilir. Zihin kontrolü nedir?

Boğaziçi Üniversitesi Elektromanyetik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Selim Şeker: "İnsan beynindeki noktalar arasında öyle yerler var ki, bunların uyarılması durumunda kişi, adam bile öldürebilir. Yine aynı yöntemle kişiye uzak bir mesafeden kalp krizi geçirtilebilir."

ABD ve Rusya'nın, 1950'den bu yana üzerinde çalıştığı, insanları istendiği gibi yönlendirmeye yarayan beyin kontrol silahının, 1970'li yıllarda Türkiye üzerinde kullandığı iddia edildi.

Bu iddiaya göre, 5.000 insanımızı kaybettiğimiz, insanın ideolojisi uğruna annesini, kardeşini veya en yakınını öldürmekten çekinmediği sağ-sol çatışmasının arkasında, beyin kontrol silahı olduğu ileri sürülüyor.

Çip veya beyne sokulmuş elektrotlara ihtiyaç duyulmadan insan beyninin kontrol altına alınması anlamına gelen beyin kontrol silahı, uzmanlara göre, verilen telkinlerle İstenildiğinde insanı terörist haline sokabiliyor. İnsana, ruhsal ve bedensel acı yaşatabilen bu sistemin, 1980 öncesi Türkiye üzerinde kullanıldığı iddiası ise dehşet verici...

Ciddiye alınması gereken bu kuramı ileri süren isim ise, bu alanda uzmanlaşmış Emekli Kurmay.Albay Baha Kadıoğlu... Kadıoğlu, Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde yayımlanan bir makalesinde, konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullanıyor: "Türkiye, 1970'li yıllar içinde beyin kontrol yöntemlerinin harp şeklinde uygulandığı ve bunun korkunç kâbusunun yaşandığı bir ülke olmuştur."

Bu görünmez harbin gelecek yıllarda da devam edeceğine dikkat çeken Kadıoğlu, "Bu harbin yalnızca fizikî tedbirlerle önlenmesi mümkün görülmemektedir. Alınacak tedbirleri öğrenmek için en kısa zamanda parapsikolojik çalışmalara girmek mecburiyetindeyiz." uyarısında bulunuyor. Aksi halde, bu tür müdahalelere maruz kalınabileceğini söylüyor.
CIA ve MOSSAD, Beyin Kontrolüne Büyük Önem Veriyor
Memory Center Neropsikiyatri Merkezi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Nevzat Tarhan da istihbarat örgütlerinin - özellikle CIA ve MOSSAD'ın - bu konuya büyük önem vermekte olduğunu söylüyor:

"Bu konularda CIA, NSA, Alman İstihbaratı, MOSSAD, KGB çok detaylı çalışmalar yapmışlardır. Hangi noktada oldukları belirsizdir. Fakat Zihin Kontrolü psikolojik savaş için de kullanılmaktadır"

Rusya sistemine uygun insan yetiştirmek için beyin kontrol silahına önem verdi. CIA eski başkanlarından Richard Helms, Watergate soruşturmalarında Warren Komisyonu'na verdiği bilgilerde şöyle demiştir:

"Yapılan araştırma göstermiştir ki SSCB, kendi sisteminin isteklerine uygun politik görüşe bağlı olacak şekilde, halkının davranışlarını düzenleyebileceği bir kontrol teknolojisi geliştirmeye çalışmaktadır. Bundan böyle aynı teknolojiyi daha karışık bir yaklaşımla, bilgiler kodlanarak insan hedeflerine yöneltilebilecektir. Bu, insan zihinleri harbi olacaktır."


Elektromanyetik Dalgayla Kalp Krizi Geçirtilebilir
Bilim adamlarına göre, insanların zihinleri kontrol altına alınabilir. Boğaziçi Üniversitesi Elektromanyetik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Selim Şeker, İnsan beyni, elektronik bir cihaza benziyor. Şeker, "İnsan beynindeki noktalar arasında öyle yerler var ki, bunların uyarılması durumunda kişinin adam bile öldürmesi mümkün." diyor.

Yine aynı, elektromanyetik dalga yöntemi ile kişiye uzak bir mesafeden kalp krizi geçirilebileceğini ileri süren Şeker, şöyle devam ediyor: "Bu durum, devlet başkanları için bile geçerli. Ülkelerin, yeni teknolojiden haberdar olmaları ve konu ile ilgili araştırma yapmaları gerekiyor. Türkiye, bu konuda çok geride kalmıştır. Bizler, bilim araştırmalarına bütçe ayıramıyoruz. Zaten bu alanda yapılan araştırmalar, oldukça pahalı. Biz daha bir profesöre bilgisayar dahi tahsis edemiyoruz. "Zihin Kontrol" teknolojisi, dünya için oldukça önemli ve yeniçağın silahı. Bu konuda Türkiye de gerekli önlemi bir an önce almalı"
Başbakanlara Bile Suikast Düzenlenebilir
Prof. Dr. Şeker, parapsikoloji olaylarının gerçek olduğunu ve insan beyninin çözülemeyen yapısı ile ilgili olduğunu belirterek, ABD'nin bu alanda yüklü miktarda paralar ayırdığına değiniyor.

"Özellikle NATO görevi yapan subaylara veya yurtdışındaki istihbaratçı personele, ya da bazı kilit noktalardaki bürokratlara özel bir eğitim ve operasyondan geçirdikten sonra istediklerini yapabilirler" diyen Selim Şeker, şu dikkat çekici ifadeleri kullanıyor: "Başbakanlara bile operasyon yapabilecek durumdalar ve Türkiye bu konuları bilmiyor, kendini savunamıyor. Sonuçta Türkiye mutlaka bu operasyonlara maruz kalmaktadır. İntihar bombacılarının veya PKK militanlarının ilaçlanmış olma olasılıkları çok güçlü. Pek çok İnançlı militanı El-Kaide militanı gibi servis etmek tabii ki mümkündür. Fakat sorun, CIA ve yabancı istihbarat örgütlerinin hangi noktada olduklarının bilinmemesinden kaynaklanıyor"
Zihin kontrolünün ispatı niteliğinde çok daha fazla yayın için buraya tıklayınız!
Blogger tarafından desteklenmektedir.