Header Ads

Ne yazık ki bunlar millet vekili...| Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, Ali Suavi, içimizdeki israil, siyonistler, gizli yahudiler, ingiliz ajanları, demokrasi, millet vekilleri, Mustafa Kemal Atatürk,

Kimsenin cumhuriyeti bizi ilgilendirmiyor, doğru bir sistem olarak kabullenmek zorunda da, korumak zorunda da değiliz. Biz devletimizin bekası için gayret ederiz.

Türkiye'de mevcut bulunan Adıtürkçü demokratik cumhuriyet rejimini aşağılamak, "Devleti alenen aşağılamak" suçu kapsamında değildir. Bir millet vekilinin bile devlet ile rejim arasındaki farkı idrak edememesi, mevcut rejimin, hiç hakkı olmadığı halde resmi müfredat vesilesi ile beyinlerini yıkaya yıkaya yetiştirdiği pek çok savcı ve hakimin bile bu temel gerçeği idrak edememiş olması, idrak etmiş olsa da işine gelmediği için sümen altı ediyor olması, Türkiye adına çok endişe verici bir durumdur.

Rejimler gelip geçicidir, devlet baki kalır, kalmalıdır. Bu devletin hiçbir vatandaşı fikir ve vicdanında baskı altına alınamadığı, herhangi bir dine bile zorlanamadığı gibi, herhangi bir siyasi ideolojiye, fikriyata ve rejime de zorlanamaz. Bu devletin hiçbir vatandaşı zorla cumhuriyetçi, laik, demokrat, Adıtürkçü veya başka bir şey yapılamaz. Fikirleri, görüşleri teröre varmadıktan sonra istediği gibi bir rejim hayal eder, hayalindeki rejimin tesisi için de mücadele eder. Hiçbir güç de buna mani olamaz.
Rejim kuran hiçbir çoğunluk "Ben bu rejimi kurdum, benden sonra hiçbir çoğunluk bu rejimi değiştiremez, değiştirmeyi teklif bile edemez." şeklinde, son derece hukuk dışı bir yasa çıkaramaz. "Benim kurduğum rejime laf edeni, asarım, keserim, süründürürüm. Çağdaş bir insan olmanın tek şartı benim kurduğum rejime ve benim fikriyatıma tabi olmaktır. Gerisi yobazlıktır." tarzında bir bakış açısına giremez. Rejimini bir din gibi topluma dayatamaz. Bütün bu bakış açıları ve bu tarz bakış açısı ile çıkarılmış mevcut bütün yasalar, hukuk dışıdır ve iptal edilmesi şarttır. Hiçbir gerçek hukukçu, topluma "çağdaşlık" söylemleri ile dayatılan bu uygulamaların, hukuka uygun olduğunu savunamaz.

İşte en temel hukuki meseleleri, vatandaşlık bilgilerini bilmeyen kişilerin, devletin yönetildiği mecliste vekil olabilmeleri, İngiliz dayatması mevcut Adıtürkçü sözde cumhuriyet rejimi ve demokratik seçim sistemi ile mümkün olabilmektedir. Demokratik cumhuriyet rejimleri, son derece zararlı ve yanlış bir uygulamadır. Henüz çok taze olan bu rejim, uygulama sahasına sokulduğu günden bu güne kadar hiçbir milleti huzura erdirmemiştir. Hep cahiller seçmiş, seçilmiş ve her iş, her düzen bozulmuş, bunun ceremesini de bütün bir millet korkunç acılar ile çekmiştir, çekmeye de devam etmektedir.

Demokratik cumhuriyet rejimi ile idare edilen ülkelerde ahlaksızlık, hırsızlık, çeşitli suçlar, ruhi bunalımlar, sevgisizlik, saygısızlık, cinayetler, uyuşturucu madde kullanımı, aile trajedileri, aile ve akrabalık bağlarının yok olması, intiharlar, terör, bulaşıcı hastalıklar, iç savaş ve dahası bitmek bilmemiştir. Bitmez de... Çünkü sağlıklı bir rejim ve bakış açısı ile yönetilen ülkelerde bütün bu felaketlere anında gerçekçi tedbirler alınırken, demokratik sistemlerde çok gecikmeli olarak ve çok hatalı bakış açıları ile tedbir alınmak istenir. Çünkü işin uzmanı olana değil, oy çokluğunu sağlayana göre hareket edilir. Bununla da kalınmaz her dört beş senede bir, kararlar ve uygulamalar değişir. Milli servet heba olur, alt yapısı kurulan projeler çöpe atılır, millet felaketler ile boğuşmaya devam eder ve bu yönetim şeklinin dünyanın tek çağdaş yönetim anlayışı olduğu da iddia edilir. Demokratik cumhuriyet rejimlerinde bütün bunlar ve daha fazlası artarak devam ediyor da, yetmeyip artık ölü sevicilik ile ensest sapıklığın da yasal zemine oturtulması için kulisler yapmaya başladılar.

Türkiye'de de İngiliz casusları marifeti ile, özellikle de Ali Suavi gibi İngiliz casusları marifeti ve içimizdeki İsrail'in büyük gayretleri ile kurulan demokratik cumhuriyet sisteminde çok manidardır hırsızlar, katiller, caniler, cahiller dahil herkes oy kullanabilmekte ama rejime laf edenler 5816 sayılı yine Yahudi ürünü ve pususu hukuksuz yasa kapsamında oy kullanma hakkı dahil her türlü vatandaşlık haklarını kaybetmektedirler. Şirket kurmalarına, vakıf ya da dernek üyesi olmalarına, siyasi partilere üye olmalarına kadar her hakları yasaklanır.

Çünkü önemli olan hukukun üstünlüğü, adaletin temini, vasıflı insanların görev başında olup toplumu en ideal şekilde yönetmesi, insanların maddi ve manevi tehlikelerden korunması değil, bir şekilde kurulabilmiş mevcut rejimin korunmasıdır. Çünkü mevcut rejim zaten İngiliz istihbaratı+İçimizdeki İsrail ittifakı ile, tam olarak bütün bu korkunç acılar, belalar, sıkıntılar, rezillikler topluma hakim olsun, tavan yapsın ve bu millet kendi derdinden fırsat bulup etrafına bakamasın, beş asır idaresi altında kalıp daha dün kaybettiği topraklara bir dönüp bakamasın, yine İngiltere vesilesi ile müslümanların kalbi olan mukaddes topraklarda kurulmuş olan sembolik devlet İsrail'e bile yan bakamasın diye kurulmuştur.

Ayrıca cumhuriyet rejimi, halkın kendi kendisini idare etmesi olarak tarif edilmiş olmasına rağmen bu kadar senedir Anayasanın gizli maddelerini değil halk, hukuk profesörleri bile bilmemektedir. Merkez bankasının kimin olduğunu bilmediği, genel kurmay başkanlığındaki İsrail odasının onlarca yıldır orada ne halt ettiğini bilmediği, Eğitim sisteminin hangi yasal dayanak ile Fulbright komisyonuna, yani ABD'li Siyonistlere teslim ediliğini ve daha benzerlerini bilmediği gibi.

Artık kimseyi kandırmıyor bu cumhuriyet ve demokrasi oyunları. İçimizdeki İsrail ABD istihbaratı ile ortak hareket edip yeni bir rejim geliştirmeli, ya da hak ettiği üzere, bütün hileleri ile beraber yıkılmalı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Blogger tarafından desteklenmektedir.