Header Ads

Süleymancıları, Zahide Uçar'a anlatır gibi anlatıyoruz... Zahide Uçar terbiyesizinden Süleymancılara iftiralar | Mehmet Fahri Sertkaya

Adnan Menderes, atatürk, cemaat, dini haberler, FETÖ, içimizdeki ermenistan, içimizdeki israil, ismet inönü, Mehmet Fahri Sertkaya, sabetaycılar, süleymancılar, süleymanlılar, tarikat, zahide uçar,

Ne kadar ayıp bir şey... Süleymancılar hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediği halde sorumsuzca yazmış ve baştan sona karalama ve iftira dolu, hatta kendisini de koca milletin ve tarihin önünde küçük düşüren, mahcup düşüren bir yazı olmuş...

Böyle desteksiz yazılar ile herkes herkesi karalar. Bu üslup, bu tarz, dini haberler denilen AKPKK şakşakçısı ve Milat Gazetesi denilen yandaş paçavra ile de bağlantılı terbiyesiz müfterilerin üslubundan farklı değil...


➥ Köylüler çocuklarını Süleymancıların yurtlarına vermediğinde, başka türlü okutmak imkanları yoksa, devlet bile aciz kalmıştır ve Süleymancılar, devletten bir gelirleri olmadığı halde imdada yetişmişlerdir ve tenkit edilmeleri değil, her görüşten dürüst karakterli insanlar tarafından takdir edilmeleri gerekir. Karşıt görüşten olanların bile bu durumda Süleymancıların haklarını teslim etmeleri gerekir. Üstelik Süleymancılar, rejim desteği olmayıp engellemesi olduğu halde, bu milletten topladıkları yardım, zekat, bağış, fitre paraları ile bunu başarabildiklerine göre daha bir takdir edilmelidirler. 


Asıl tartışılması gereken, bu rejimin, böylesine büyük bir insanlık hizmeti yapan, böylesine büyük bir kadroyu neden hasım bildiğidir ve asırlık geçmişi olup hiçbir terör hadisesine karışmamış olduğu halde, devlet ve millet sevgisi ile kocaman kadrolar yetiştirdiği halde düşman askeri gibi görmek istediğidir. Böyle yazar müsveddelerinin de neden şu 2017 yılında bile, üstelik eşitlik, adalet, laiklik, fikir ve vicdan özgürlüğü kavramlarını en çok dillendiren kişiler oldukları halde böyle yobazlık ve haksızlık yaptıklarıdır. Asıl tartışılması gereken bunlardır. Neden bu zihniyetteki kişilere göre, medeni, çağdaş, devlet ve millet için faydalı vatandaşlar olmanın tek ama tek şartı Atatürkçü olmaktır, İslam karşıtı, İslam cemaatleri karşıtı olmaktır? Bunun izahı mümkün müdür? 


➥ Süleymancıların seçim dönemlerinde çeşitli partiler ile görüşmeleri ve tercih yapmaları son derece normal bir davranıştır. Bu yazar geçinen şahsın kafasından olanların deyimi ile "Demokratik tercihleri ve hakları"dır. Lakin bu süreçte oylarını paraya çevirdiklerini iddia edip de yanına delil getirememek, nasıl çevirdiklerini ispatlı bir kaç satır ile de olsa izaha girişememek, adice bir iftiradır. Terbiyesizliktir.



➥ 'Tanık olduğum bir olayı aktarayım: Süleymancıların yurdunda yetişmiş bir esnafa bir kurban yazdılar. Esnaf kurban parasını verdi. Belli bir süre sonra kurban parasını vermedin diyerek gene aldılar. Esnaf “lanet olsun” deyip gene verdi. Ve aynı kurbanın parasını üçüncü defa istemeye kalkınca, esnaf kafayı sıyırdı.'' kısmı... Sadece bu kısım bile yazının ve yazarının ciddiye alınamayacağını gözler önüne seriyor. Hiç kimse hiç kimseden zorla kurban alamaz. Esnaflık yapabilecek kadar aklı, tecrübesi olan birisi kimseye zorda kalarak kurban vermez. Hele bir sözünden dolayı üç kere mi alacaklar? Üçüncü kere vermek zorunda kalıp "kafayı sıyıracak" mı? Bence bu satırları yazanın ve ciddiye alıp paylaşanın kafası incelenmeli... İlkokul çocuklarına heyecanlı ve fantastik masallar yazsa, daha ciddiye alınır. 



Karşıt görüşte olduğu kişilere/kesimlere, istediği gibi sövmeyi, karalamayı, iftira etmeyi çağdaşlık ve Kemalistliklik olarak tanımlayan, medenilikten bihaber ve acınası haldeki Zahide'nin hayal dünyasındaki Türkiye'yi resmeden bir sosyal medya paylaşımı...


➥ Süleymancıların, Süleymancı olmayanların ardında namaz kılmadığını ispat etmesini istesek, dini haberler com sitesinin iftira ve yalanlarından başka bir tek delil getiremez. Zaten o site de tam bu yazarın kafasında, ahlaki vaziyetinde/seviyesinde... Bu Zahide Uçar'ın, bu iddiasının bir iftira olduğunu bu ülkedeki milyonlarca Süleymancının şahitliği ile ispat ederim. Benim etrafımda bile yüzlercesi, binlercesi var ve Süleymancı olmayan ama itikadı, ameli düzgün olan, Hanefi fıkhına göre ardında namaz kılınması caiz olan herkesin arkasında namaz kılıyorlar. Süleymancılar Şii, Vehhabi, Selefi, IŞİD'çi, el Kaide'ci, mezhepsiz, reformist v.s. sapık görüşlü/itikatlı kişilerin ardında namaz kılmıyorlar ve zaten İslam dini de bunu emir ediyor. Zahide Uçar, bu yazdıklarımın doğru olmadığını ve ilmi cihetten kâle alınamayacağını da iddia edebilecekse, ben Mehmet Fahri Sertkaya'ya ve Akademi Dergisi'ne kolayca ulaşabilir, imkan bulursa delilleri ile itiraz edebilir.

➥ Namaz borcu dediği şeye iskât-ı salât denir. Bu ihtilaflı bir ilmi meseledir. Bunun hakkında ümmetin icmâı/ittifakı yoktur. Zaten bütün dini meselelerde icmâ da yoktur. Lakin nette bile aratırsanız, iskât-ı salâtın dini kaynağının Hanefi mezhebinin müçtehit imamlarının içtihadına dayandığını yani İslam dininde, fıkhında var olan bir şey olduğunu, Süleymancıların uydurmadığını, çok meşhur ve bilinen bir şey olduğunu da birkaç dakika içinde öğrenebilirsiniz. Ayrıca kimse hiçbir yakınının iskât-ı salâtını Süleymancılara vermeye de zorlanamaz. Zorlanan biri varsa, zorla alınmışsa, buraya açık kimliği ile yazsın, araştıralım ve gerçeği hep beraber meydana çıkartalım. 

➥ Süleymancı cemaatinin önde gelenlerinin önemli okullarda okuması, çocuklarını da okutması ama cemaate mensup kişilerin çocuklarının böyle okumasını istememesi iddiasına karnı çatlayana kadar gülenler çıkabilir. Çünkü bu cemaat, cemaatin desteği olmasa okuma imkanı bulamayacak köylülerin çocuklarını bile profesör olacak kadar okutması ile meşhurdur. İlme, dünyevi ve uhrevi ilimleri tahsile verdiği önem ile meşhurdur. Zerre kadar dürüstlük ile hareket etseydi bu satırların yazarı; 

- "Ben çok yüksek sayıda kişinin dahil olduğu bir cemaat hakkında yazacağım. Üstelik bu yazdığımı koca bir toplumun önünde paylaşıp, on milyonlarca kişinin de kararına/hayatına tesir edeceğim. Doğruları yazdığımdan emin olmalıyım. İyice bilmediğimi iddia edemem. İspat edemediğimi ise hiç iddia edemem. Böyle yaparsam büyük bir adaletsizlik ve terbiyesizlik olur. Çok çirkin bir davranış olur. Milyonlarca insanın da hakkına girerim. Benim görüşümden olmasalar bile her kimi suçlayacaksam iyice bilerek ve ispat ederek suçlamalıyım ki müfterinin teki olarak meydanda kalmayayım. Bu kadarı, asgari ahlak kriterlerindendir." demeliydi.

➥ Köy Enstitüleri de tıpkı İmam Hatipler ve Yüksek İslam Enstitüleri gibi bir İçimizdekiİsrail projesiydi. İçimizdeki İsrail, yani hile ile ve ihanetler ile devletin yönetimini ele geçiren, sonra da tedhiş yani devlet terörüne vararak iktidarını perçinleyen ve bu süreçte yaptıklarını devrim, inkılap, çağdaşlık olarak resmi müfredatla zihinlere kazımaya çalışan gizli Yahudiler, Sabetaycı gizli Yahudiler, Masonlar ve bunlarla ortak hareket eden İçimizdekiErmenistan, önce Türklerin İslam'dan hızla uzaklaştırılıp Komünist olması için Köy Enstitülerini açtı, sonra Türkiye'nin de Komünist bloga, Sovyet bloguna kayması Amerika merkezli Siyonistlerin hesaplarını bozacaktı, binlerce sene sonra bir İsrail kurulması planını bozacaktı ve İçimizdeki İsrail'in ağababaları olan Amerikan merkezli Siyonist teşkilatlardan emri alıp kendi istedikleri zihniyette İslamcılar ve din personeli yetiştirip halkı Komünizm akımına karşı örgütlemek için İmam Hatipleri ve sonradan adı İlahiyat Fakültesine dönüşecek olan Yüksek İslam Enstitülerini açtılar. 

İlk defa İmam Hatip kursları açan kişi, ağzından Allah kelimesi çıkmasın diye hususi bir gayreti olan ve gerçekte Köy Enstitülerinin varlığının devamını ve tesirinin artmasını isteyen gizli Ermeni İsmet İnönü idi. Yani Zahide Uçar'a anlatır gibi anlatırsak, Köy Enstitülerini açanlar da, kapatıp engel çıkartanlar da içimizdeki İsrail ile içimizdeki Ermenistan'ın adamlarıydı. Böyle bocalamaları da uluslar arası Siyonist ağababalarının planlarına uyum sağlayamamalarıydı. Uluslar arası siyasette dengeleri tam gözetememeleriydi. Sabetaycı Adnan Menderes ile Demokrat Partisi de, bu güç odaklarının, bu milleti aldatıp İslami serbestlikler verip Komünizm akımını boğması için kullandığı araçlardı. Yani Menderes ve Demokrat partisi ile CHP ve İnönü arasında zerrece görüş ve hedef farkı yoktu. Dolayısı ile cemaatleri yorumlarken, cemaatlerin müesseseleri ile imam hatip ve ilahiyatlar karşısına, Köy Enstitüleri ve CHP ile çıkmak, Zahide Uçar gibi, iyi bir okuyucu bile sayılamayacak olduğu halde kalem kullanma hakkını kendinde görenlerde görülen bir vaziyettir ve gülünüp geçilir, söz fazla uzatılmaz. 

➥ Atatürk denilen şahıs, Sabetaycı bir gizli Yahudiydi. Bu iddiayı bilimsel somut deliller ile, çok yıllar önce bütün Türkiye'ye duyurduk, hatta davalar da açıldı, somut deliller görülünce beraat ettik. İlk günlerden bu yana, Türkiye'de hiçbir Atatürkçü tarih profesörü, bu yayınlarımıza itiraz bile edemedi. En meşhur olanlarını biz mindere çektik, hiçbiri mindere gelemedi. Yaşarken kanunla Atatürk yapılan bu Sabetaycı gizli Yahudi şahsın, tarihi, siyasi, ilmi, fenni hiçbir sahada hiçbir hüneri yoktu. Askerlik sahasında bile başarılı değildi. 1915 yılına kadar kendini tanıyan ve kale alan adeta hiç kimse yoktu. Çanakkale savaşları sırasında, çoktan içimizdeki İsrail'in kontrolüne geçmiş İstanbul basını tarafından ve yüzlerce yalan haber ile kahramanlaştırılmıştır. Karısı Latife'den, aşçısına ve Çankaya Köşkündeki korumalarına kadar çevresi, çoğunlukla Sabetaycı gizli Yahudi kişilerdi. Aynı zamanda Mason olduğu da Sabetaycılığı gibi tarihi vesikaları ile sabittir, ispatlıdır. Uzun uzun tarihi delilleri ile anlatmışlığım vardır. Bunlardan yargılanıp beraat etmişliğim de vardır. Hiçbir zaman da Masonluğu kapatmamıştır. Gençlikte kendisini Selanik'teki Mason locasından, eşcinselliği sebebi ile kovdukları için, gücü eline alınca, gücü nispetinde zorluk çıkarıp intikam almak istemişti. Resmen yasakladı Masonluğu ama faaliyetlerine hiçbir engel çıkartmadı. Sabetaycı gizli Yahudi Emniyet müdürü ile Bursa'da Arapça ezan okuyan üç Müslümana terörist muamelesi yaptığı misali, isteseydi Masonların teşkilatlarını, mekanlarını, üyelerini de devlet gücü ile engellerdi. Daha doğrusu engellemek isterdi ve alaşağı olurdu. Çünkü öyle bir gücü yoktu. Dört bir yanı Mason ve Sabetaycı kaynıyordu. 

'Mehmet Fahri Sertkaya Akademi Dergisi Atatük' araması yapılırsa kendisi de bunları görür ve susmaktan ya da şu karalama maksatlı yazısındakinden daha da çirkin bir tavır sergilemekten başka da bir şey yapamaz. Rejim öyle istiyor diye ve rejimin yani İçimizdeki İsrail'in yetiştirdiği kişiler öyle istiyor diye, yaşarken Atatürk denilmiş bu şahsı, hiç bir medeni T.C. vatandaşının büyük bilmesi gerekmez. Bu şahıs devlet kurucusu da, rejim kurucusu da değildir. İstanbu'da kendi çıkarttığı gazetesindeki kendi yazısında "Bu topraklar üzerinde bir Britanya hakimiyetinden bu derece rahatsız olmamak gerekir. Britanya'nın bu topraklar üzerindeki yönetimi sırasında şahsıma bir vazife düşerse seve seve kabul ederim" mealinde yazabilmiş biridir. Evet Süleymanlılar de pek tabii olarak böyle bir şahsı, her medeni ve dürüst karakterli insanın yapması gerektiği gibi, bunca ispatı gördükten sonra sevmezler, büyük de bilmezler ve bunu en medeni şekilde ispatları ile izah da ederler. Bir kimsenin Adıtürk'ü sevmemesi de "vatan hainliği" gibi değerlendirilemez. Manzara bu şekilde iken Süleymancıları devlet ve millet düşmanı ve terör örgütü gibi göstermeye çalışmak yobazlıktır. Gericiliktir. Seviyesizliktir. 

➥ ''Türk Milleti, cehaleti öğütleyen, Türklerin din anlayışı olan Maturidiliğe karşı ılımlı islamı, yani Selefiliği savunan, Atatürk düşmanlığı yapan kim varsa, o kişi veya oluşumlara şüphe ile bakmalıdır. Çünkü, bir devlet veya devletler adına etki ajanlığı görevi yapma olasılığı çok yüksektir.'' sözlerine ne demeli... Yukarıdaki izahlarımdan sonra buna ayrıca izah bile gerekmez. En başta, elinde yine bir delili yok ve zan var. Zanla on milyonlarca kişiye hakaret ediyor, karalıyor. Sonra en belirgin özelliği Maturidi itikatında olmaları olan bir cemaatin, selefiliği savunduğu vehmini, ciddi ciddi yazıyor. Azıcık gündem takip eden ve yaşadığı ülkeyi, toplumu tanıyan kişi, bu kadar komik hallere düşmez. Hem art niyet açıkça görülebiliyor hem de seviyesi ya da seviyesizliği...

➥ Süleymancılar, FETÖ ile en başından beri en büyük mücadeleyi vermiş taraftır. Meselenin onlarca senelik geçmişi vardır. Bu cemaat hiçbir zaman, İçimizdekiErmenistan'ın adamı ve gizli Ermeni Fethullah Gülen'e ve Sabetayist rejimin ona kurduğu sözde cemaate yakın olmamıştır. Hep bu oyunları bozmak, zararı asgariye indirmek mücadelesi vermiştir. Bu hususta da "Mehmet Fahri Sertkaya FETÖ Fethullah Gülen'' aramaları yapanlar, uzun yıllar önce yazılmış ve ufuk açıcı ve ispatlı yayınlara ulaşabilirler.



Vatandaşlarımıza tavsiyemiz, böyle Kamalist yobazlık ve bağnazlığın tesirinde kalmamaları yönünde olacaktır. Sosyal ağlar ve internet sitelerinde öyle kuralsız ve ahlaksız bir manzara var ki, herkes istediği gibi herkese iftira ve hakaret edebileceğine inanmış. Ayak olamayacaklar, baş olmaya, yol gösterici olmaya kalkmış...

İşte Zahide Uçar'ın rezillik ötesi o yazısı...

















Blogger tarafından desteklenmektedir.