Header Ads

Sabetayist ABDİ İPEKÇİ’nin aile ve akrabalık bağları

Sabetayist ABDİ İPEKÇİ’nin aile ve akrabalık bağları
Sabetayist ABDİ İPEKÇİ’nin aile ve akrabalık bağları

Abdi İpekçi, İsmail Cem'in kuzeni
Türk basınının önemli isimlerinden Abdi İpekçi, İsmail Cem'in amcası Süleyman Cevdet İpekçi'nin oğludur. Süleyman Cevdet İpekçi-Havva Vesime Mısırlı evliliğinden Abdi İpekçi dışında Meh­met, Fatma Hayat ve Osman isminde iki çocuk daha dünyaya geldi. Abdi İpekçi 1927'de İstanbul'da, Maçka'da doğdu. Abdi İpekçi'nin babası da diğer kardeşleri Fahir ve İhsan İpekçiyle birlikte film ve foto malzemeleri ithalatı işindeydi. İki kızı, Nükhet ile Eymen verem hastalığına yakalandıkları için Abdi İpekçi, hastalık bulaşmaması için çok küçük yaşlarda Işık Anaokulu'na gönderildi.

Abdi İpekçi de kuzeni İsmail Cem gibi Işık Lisesi'nin ilkokul kısmına verildi. Abdi İpekçi'nin iki ablası da genç yaşta veremden vefat ettiler. Ai­leyi sarsan bu feci olay, Nükhet ile Eymen'in ölümüyle sınırlı değildi, Ab­di'nin Tıp Fakültesi'nde okuyan ağabeyi Osman da böbrek rahatsızlığı geçirerek hastaneye kaldırıldı, ancak bir iç kanama sonucunda yaşamı­nı yitirdi. Baba Cevdet İpekçi, çocuklarını kaybetmenin verdiği acıyla, diğer kardeşleri İhsan ve Fahir'in sinema filmleri ithalatı işine girmedi, kendi işlerini de büyük oğlu Mehmet İpekçi'ye devretti. Eşi Havva Vesi­me de, üç çocuğunu kaybetmenin acısıyla bir süre sonra öldü.

İhsan İpekçi, Abdi'yi Yalman'a götürdü

Işık İlkokulu'ndan sonra Abdi İpekçi Galatasaray Lisesi'ne girdi. Yazları ağabeyi Mehmet'in Büyükada'daki evlerinde geçirdi. O yıl­larda arkadaş grubu arasında ünlü isimlerden Tıp Profesörü Aykut Kazancıgil, gazeteci Leyla Umar, Emekli Büyükelçi Turgut Tülü- men, gazeteci İzzet Sedes de vardı. İpekçi, lisede iken gazeteci olma­yı ve bu alanda yenilikler yapmayı kafasına koymuştu. Liseyi bitir­dikten sonra Hukuk Fakültesi'ne giren İpekçi, bir yandan da gazete­ci olmanın yollarını araştırıyordu. Bu fikri ağabeyi Mehmet İpek­çi'ye de açtı. Ağabeyinin film işlerine girme teklifini reddediyor. Ab­di İpekçi, amcalarının matbaa kurma tekliflerini de kabul etmiyor. Amcaları Fahir ve İhsan İpekçi, Vatan Gazetesi'nin patronu, Sela­nikli hemşehrileri ve yakın dostları Ahmet Emin Yalman'a açıyorlar. İpekçi kısa bir süre Vatan'da çalışıyor. Yalman, İhsan ve Fahir Bey'e,"Abdi'den gazeteci olmaz, alın onu tüccar yapın' diyor. 20 ya­şındaki Abdi İpekçi'nin basındaki ilk hayal kırıklığıdır, ama işin ucu­nu bırakmaya hiç niyeti yoktur. Arkadaşı İzzet Sedes'in aracılığıyla, eniştesi Murat Sertoglu (Sedat Sertoglu'nun babası)'nun yazı işleri müdürlüğünü yaptığı Yeni Sabah'ta giriyor. Sedat Sertoglu 1966'da Abdi İpekçi'nin vesilesiyle Milliyet'te gazeteciliğe başlayacaktır. İpekçi, 1949'da Edip Habip Törehan'ın Yeni İstanbul gazetesinde devam ediyor. Haber müdürü Mithat Perin, dış haberler Sami Kohen, yazı işleri müdürü Sacit Öget'tir. İpekçi, Mithat Perin'in kurdu­ğu İstanbul Ekspres'in kadrosuna, yazı işleri müdürü olarak katılı­yor. Yeni İstanbul'dan gelen ekipte Sami Kohen, İpekçi ailesine ak­raba olan Güner İzer (Fansa) de var.

Selanikli kızla evlenmek istemiyordu

İpekçi bu yıllarda Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’nde okuyan, Büyükada'dan bir kızla, Esin Dölen'le kısa bir nişanlılık yaşıyor. As­lında İpekçi, Selanik kökenli bir aileden evlenmemeye kararlıdır. Bazı Selaniklilerin dışardan evlenmelere karşı çıkmalarını anlamı- yordu. Ailesi, iki ailenin yaşam tarzlarının çok farklı olduğu gerekçe­siyle, İpekçi'nin Esin Dölen ile evliliğine karşı çıkıyorlar. Selanikli bir ailenin kızı olan Esin'e duyduğu sevgi, bu çekincesini işlevsiz kıla­caktır. 1952'de yedek subay olarak askere alınıyor. Ankara'da asker- ligini yaparken, Esin Dölen'le nişanı bozuyorlar. İpekçi, yedek subaylığını Kore'de tamamlayarak İstanbul'a dönüyor. Bu kez yeni iş­yeri Ali Naci Karacan'ın Milliyet'idir. İstanbul Ekspres'den Sami Kohen'i de beraberinde götürüyor. İpekçi'yi Ercüment Karacan'a öneren ise Robert Kolej'den arkadaşı Altemur Kılıç'tı. Kılıç, Kore'ye, İpekçiye bir mektup yazarak teklifi iletiyor. Abdi İpekçi, 1954'den 1979'a kadar Milliyet'i yönetiyor.

Nikah şahitleri Vali Gökay'dı
Galatasaray Lisesi'nde arkadaşları tarafından 'Küçük Abdi' ola­rak anılan Abdi İpekçi, 1955'de ölen Ali Naci Karacan'ın oğlu Er­cüment Karacan ile iyi bir ikili oldular Milliyet'te. Yakın dostu Sadun Tanju bu ikiliyi, "Bu harika çocuk, Bab-ı Ali'nin bütün ustalarını şa­şırtan bir prestiji kısa zamanda Milliyet'e kazandırmayı bilmiştir. Bu süreç içinde, Anglo-sakson eğitimi almış Ercüment'le Fransız eğiti­mi almış Abdi, kafa yapılarındaki ve düşünme sistemlerindeki ben­zerlikleri yakalamışlardır. Önlerindeki yolu, beraberce yürüyebile­ceklerine inanmışlardır" sözleriyle anlatıyordu.[1] Bu arada ikinci bir evlilik gerçekleştiriyor baba Cevdet İpekçi. Bu eşi de fazla yaşamı­yor. Üç çocuğunu ve iki eşini yitiren Cevdet İpekçi, kısmen akli den­gesini yitiriyor, bir süre sonra da vefat ediyor. İpekçi 1956'da Büyükada'dan arkadaşı Emir Dilber'in kardeşi Sibel Hanım'la birleşti­riyor yaşamını. Selanik kökenli bir aileden olan Sibel Dilber'in nikah şahidi İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay, İpekçi'nin ise Ercü­ment Karacan'dır.

2000'e kadar yaşamak istedi
Galatasaray Lisesi'nden 1947-48 öğretim döneminde mezun olan İpekçi, okul yıllığında kendisiyle yapılan söyleşide gelecek hak­kındaki projeniz nedir sorusuna, "Matbaacılıkta inkılap yapıp memlektimizde baskı tekniğini ve sanatını Avrupa ayarına yükseltmek is­terim. Çeşitli konularda yayın yaparak, siyaset, fikir ve sanat alemin­de hareket yaratmayı düşünüyorum" diyecekti. Abdi İpekçi, kaç ya­şına kadar yaşamayı istersiniz sorusuna da "2000 senesini görmeyi çok istiyorum" cevabını verecekti. Ne ki İpekçi, 1979 Şubatı'nda Teşvikiye'deki evinin önünde, otomobilinin içinde silahlı saldırıya uğrayarak ölecekti. Abdi İpekçi Milliyet gazetesine önemli bir mev­kii kazandırırken çeşitli suçlamalara da maruz kalıyorduk. 1970'li yıl­larda İpekçi'nin 'Dönme' olduğu gündeme getirildi sık sık. Sosyal- demokrat çizgisi ve Milliyet'in Ali Naci Karacan'ın ölümünden son­ra CHP'yi destekleyen yayın politikası nedeniyle milliyetçi çevrelerin husumetini kazanan İpekçi, Bülent Ecevit'e yakın bir isimdi. 1972'de CHP genel başkanı seçilen Ecevit, 70'li yıllar boyunca Ab­di İpekçi'nin görüşlerine başvuracak denli yakındı.

İnönü'ye karşı Ecevit'i desteklemekle kalmamış, daha 1967'de yurt içinde Ecevit'i, yurt dışında da Mao'yu 'Yılın Adamı' seçtirmiş- ti Milliyet'te. Bütün bunlar, Abdi İpekçi ve Milliyet'in milliyetçi çev­relerle arasını açıyordu. 1970'li yıllarda İpekçi'nin Ecevit'e angaje olması, kendi çevresinde de eleştirilere neden oluyordu. Ercüment Karacan, yakın dostu ve iş arkadaşı İpekçi'yi, Ecevit'e karşı biraz da­ha objektif olması için uyarmak ihtiyacı duyuyordu. Buna rağmen CHP lideri Ecevit, her zaman Milliyet'in ve Abdi İpekçi'nin desteği­ni arkasında buldu.

Galatasaray'da 'dönme' tacizi

Devamını sadece abonelerimiz okuyabilirler. Abone iseniz devamını okumak için buraya tıklayınız. Abone olmak için buraya tıklayınız.
Blogger tarafından desteklenmektedir.