Header Ads

Abdülhamid Han, Osmanlı donanmasını Haliç'te çürüttü mü? | Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan'ın yazdıkları doğru mu? | Akademi Dergisi

emin çölaşan, Mehmet Fahri Sertkaya, osmanlı devleti, osmanlı donanması, sözcü gazetesi, tarih, osmanlı tarihi, II. Abdülhamid Han, osmanlı devlet nizamı, yedikıta, abdülaziz han, akademi dergi,



İslam ve Osmanlı karşıtlığı bilinen, bu niyetle sayısız haber mühendisliği yaptığı da bilinen, kendilerine ait Gırgır isimli karikatür dergisi de din/peygamber düşmanlığı yaptığı için, kısa süre önce, toplumdan yükselen tepkiler neticesinde kapatılan Sözcü paçavrasının, onlarca yıldır toplumun huzurunu onlarca ciddi meselede, delilsiz, mesnetsiz ve samimiyetsiz anlatımları ve yazıları ile bozan yazarı Emin Çölaşan, yine kendine yakışanı yaptı. 


Abdülhamid Han hem korkakmış, hem de bu korkusu neden ile, bir gün devrileceği, tahttan indirileceği endişesi ile, kasıtlı olarak Osmanlı donanmasını Haliç'te çürütmüş. Oysa binlerce belge bu sözlerin iftiradan başka bir şey olmadığını ispat ediyor. Artık nette arama yapılarak bile bu belgelere ulaşılabiliyor. Biz, Akademi Dergisi olarak bunları yedi senedir paylaştık durduk. 

Emin Çölaşan öyle bir yazı yazdı ki, bunu bir Avrupa ülkesinde ya da Amerika'da yapsaydı, bir daha köşe yazısı yazamazdı. Kendi kalemini kendi kırmak zorunda kalırdı. Ya da yazsa da artık toplumdan, basından, medyadan hiç kimse onu bir daha kale almazdı. İçimizdeki Ermenistan'ın ve içimizdeki İsrail'in kontrolünde olan sözde Türk basın ve medyasında ise maalesef işler farklı yürüyor. Milli ve manevi değerlere hizmet edenler, gerçekten kültürlü, bilgili ve yükse seviyede olanlar değil de, milli ve manevi değerlerimizi hem de seviyesiz hali ile karalayanlar el üstünde tutuluyor. 

Yedikıta Dergisi'nin Ekim 2008 sayında Selman Soydemir imzası ile paylaşılan bir yazıyı buraya alıntılıyoruz ve Emin Çölaşan'ın gerçekte ne olduğu, neye hizmet ettiği, gerçek bir aydın olup olmadığı, lise seviyesinde olsun tarih bilip bilmediği hususunda yorumları da size bırakıyoruz. Bu yazının haricinde, Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın, Emin Çölaşan'ın söz konusu yazısına cevaben yazdığı yazısını da şuradan okuyabilirsiniz. 




''Donanma-yı hümâyûnun elden çıkarılmasına kat'iyen rey ve rızam yoktur. Her Türlü fedakârlığı eder, fakat donanma maddesini esasından reddederim. Ve mucip sebeplerini dahi beyâna muktedirim, İcâbında donanmayı kaybetmemek için canımı fedaya hazırım''



Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın tahta oturmasının ikinci yılında Midhat Paşa ve avenesinin yanlış siyâsetleri neticesinde başlayan Osmanlı-Rus harbi, Devlet-i Aliyye'nin mağlubiyetiyle neticelenmiş, Yeşilköy'e (Ayastefanos) kadar gelen Ruslarla çok ağır şartlarda bir antlaşma imzalanmıştı. Ayrıca Ruslara Ödenecek bir de savaş tazminatı meselesi vardı. Ruslar, savaş tazminatı olarak Osmanlı donanmasında bulunan altı büyük zırhlının kendilerine verilmesini istiyorlardı.

Hamidiye denizaltı gemisi Haliç 'te tecrübe seyrinde
Bu husus sultana bildirildiğinde "Başvekil Paşa'ya ve Safvet Paşa'ya ve diğer vekillere yeminle beyan ederim ki donanma-yı hümâyûnun elden çıkarılmasına kafiyen rey ve rızam yoktur. Her türlü fedakârlığı eder, fakat donanma maddesini esasından reddederim. Ve mucip sebeplerini dahi beyâna muktedirim. İcâbında donanmayı kaybetmemek için canımı fedaya hazırım." diyerek Rusların bu isteklerini şiddetle reddetmişti. Bu sözleri, sultanın donanmaya verdiği ehemmiyeti göstermektedir.

Sultan İkinci Abdülhamîd devrinde donanmanın 33 yıl Haliç'te yatıp çürüdüğü, donanma ve tersane için hiçbir yeniliğin yapılmadığı, hiçbir gelişmenin olmadığı, bir gün kendisinin de tahttan indirilmesinde rol oynayacağından korktuğu için pâdişâhın donanma işlerini aksattığı iddialarını Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde ve Deniz Müzesi Arşivi'nde bulunan binlerce vesika yalanlamaktadır. Peki o halde Abdülhamîd Han devrinde denizcilik sahasında belli başlı neler yapılmış, ne gibi yeniliklere, gelişmelere imza atılmıştır? Yâni bu devirde bahriye sahasında hiçbir müspet faaliyette bulunulmamış mıdır? Bahriyeye hiç mi ehemmiyet verilmemiştir? Bu yazımızda Sultan İkinci Abdülhamîd Han devri denizciliğini enine boyuna incelemek iddiasında değiliz. Sadece bu suallere bazı cevaplar aramak düşüncesindeyiz. O halde buyurun, bu devirde denizcilik sahasında meydana gelen gelişmelere göz gezdirelim:

Hamidiye seyir tecrübelerinde tam yol giderken
1886 yılında donanmamıza "Abdülhamîd" ve ' Abdülmecid" isimli iki denizaltı gemisi iştirak etmiştir. Bu denizaltılar aynı zamanda dünyadaki ilk modern denizaltılardır. Dünyada modern mânadaki ilk denizaltı tecrübeleri 19. asrın ikinci yarısından sonra artmaya başlamış, en dikkat çekici çalışmaları George William Garrett isimli bir İngiliz mühendis yapmıştı. Garrett, 1885 yılında İsveçli Nordenfeltfabrikasının desteğiyle modern manadaki ilk denizaltıyı inşa etmeyi başardı. Bu ilk denizaltının Yunanlılar tarafından satın alınması üzerine Sultan İkinci Abdülhamîd harekete geçerek Nordenfelt fabrikasının sonraki iki denizaltısını satın aldı. Nordenfelt tarafından imal edildikten sonra İstanbul'da Haliç Tersanesi'nde monte edilen denizaltıların ilk tecrübeleri de Haliç'te yapıldı. 

Modern denizaltıiarın ilklerinden olması itibariyle o kadar fazla istifade edilememelerine rağmen bu denizaltılar, pâdişâhın denizcilik sahasında dünyada meydana gelen gelişmeleri yakından takip ettiğini göstermektedir. 1887 yılında bir İngiliz gazetesinde "Türk hükümetinin birden fazla Nordenfelt denizaltı gemisine sahip olduğu, Türklerin ikinci Nordenfelt gemisiyle bazı mühim tecrübeler yaparak hatırı sayılır neticeler almış oldukları" ifâde edilmektedir ki bu durum Türk donanmasındaki gelişmelerin Avrupalılar tarafından da yakından takip edildiğini göstermektedir.

Hamidiye Kruvazörü
Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde yirmiden fazla yeni geminin inşâ edilip devlet hizmetine alınması ve eski gemilerden bir çoğunun yenilenmesi de pâdişâhın donanmaya verdiği ehemmiyeti gösterir. Donanmaya katılan gemiler arasında Rauf Bey'in meşhur akınını icra ettiği "Hamidiye" ile "Mecidiye", "Lütf-i Hümayun", "Feyza-i Bahrî", "Hüdavendigâr" gibi kruvazörler ve büyük küçük pek çok gemi yer almaktadır.



Mesudiye Firkateyni 'nde topçuluk eğitimleri (1896)

Modernize edilen gemiler olarak "Mesudiye", "Asâr-ı Tevfik", "Osmaniye", "Aziziye", "Feth-i Bülend", "Muîn-i Zafer" gibi gemiler zikredilebilir. Bu gemilerden bir kısmı İstanbul'da yenilenirken diğer bir kısmı İtalya'nın Cenova şehrinde bulunan Ansaldo Tersanesi ile Almanya'da Kiel'de bulunan Germanya Tersanesi'nde modernize edilmişlerdir.

Donanmanın ıslâhı için İngiltere, Almanya ve Amerika'dan yabancı deniz subayları (müşavirler) getirilerek istihdam edilmesi de bu devirde denizciliğimizin gelişmesi için müracaat edilen teşebbüsler cümlesindendir. Bu getirilen subaylar bir Osmanlı zabiti gibi hareket ederek denizciliğimizin gelişmesi için mühim katkıda bulunmuşlardır.



Sultan Abdülhamîd Han devrinde bahriye sahasında istihdam edilen yabancı müşavirlerden Hobart ve Woods paşalar İngiliz olup esasen Sultan Abdülaziz Han devrinde devlet hizmetine alınmış olmalarına rağmen İkinci Abdülhamîd Han devrinde de hizmetlerine devam ederek faaliyetlerini sürdürmüşler ve devletin en üstün nişanlarıyla taltif edilmek şerefine erişmişlerdir. Hatta Hobart Paşa o sırada Osmanlı Devleti'nde bulunan askerî rütbelerin en yükseği olan "müşir" rütbesine çıkarılmıştır ki bu kendisine verilen kıymeti göstermektedir. Starcke ve Kalau Von Hofe paşalar ise Almanya'dan getirilen iki subay olup bunlar da donanmamızın kuvvetlenmesi için faaliyette bulunmuşlardır. Bu devirde son olarak getirilen yabancı müşavir ise Amerika'dan gelen Bucknam'dır.

Devrinde Avrupa'ya, denizcilik fennini öğrenmeleri için yüzlerce bahriye talebesinin gönderilmesi de Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın denizcilik sahasındaki gelişmeleri yakından takip ettiğini gösterir. Personel olmadan donanmanın hiçbir işe yaramayacağı malum olduğundan personel yetiştirilmesine ağırlık verilmesi dikkat çekicidir. Talebeler başta İngiltere olmak üzere Fransa ve Almanya gibi ülkelere gönderilmişlerdir.

1889 yılında ilk defa "Cerîde-i Bahriye" ve Mecmûa-i Fünûn-ı Bahriye" isimli bahriyeye dâir iki mevkute yayın hayâtına başlamıştır. Yeni buluşlardan, gemicilikle alakalı ilimlerden ve sair bahrî hususlardan bahsetmek üzere çıkarılacak bu gazete ve dergiyle bahriye subaylarının bilgilerinin genişletilmesine yardımcı olunması hedeflenmekteydi.

1881 yılında "Matbaa-i Bahriye" ismiyle ilk deniz matbaasının açılması da Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın himmetiyle gerçekleşmiştir. Daha evvel Bahriye Mektebi'nde kurulan ve sonrasında çeşitli binalarda faaliyet gösteren matbaa, bu târihte müstakil bir binaya taşınarak tam teşekküllü hale getirilmiştir. Matbaada basılan yüzlerce kitapla ilim ve kültür hayatımıza katkıda bulunulmuştur.

Suttan Abdülaziz Han tarafından İngiltere 'de 1874 yılında
inşâ ettirilen Mesudiye zırhlı firkateyni
Sultan Abdülhamîd Han devri, Türk tarihçiliği nokta-i nazarından da ilk deniz tarihçilerimizin yetiştiği bir devir olmuştur. Süleyman Nutkî, Ali Rıza Seyfioğlu, Ali Haydar Emir Alpagut, Saffet Bey, Fevzi Kurtoğlugibi denizcilik tarihçileri hep o devirde yetişmişleridir.

1897 yılında ilk defa birBahriye Müzesi'nin açılması da Sultan Abdülhamîd Han devrinde gerçekleşmiştir. Bugün Beşiktaş'ta bulunan Deniz Müzesi'nin temelini işte bu müze teşkil eder.

Görüldüğü gibi Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde bahriyenin gelişmesi yolunda pek çok ilke imza atılmış, denizciliğin geliştirilmesi için birçok faaliyette bulunulmuştur. Bütün bu gerçekler ortada iken Sultan İkinci Abdülhamîd Han için "Donanmayı çürüttü, Türk denizciliğinin gelişmesini baltaladı!" gibi iddialarda bulunmak büyük insafsızlık olsa gerektir! 


Selman Soydemir | YediKıta | Ekim 2008

Kaynaklar

➥ Mehmet Hocaoğlu, Abdülhamit Hanin Muhtıraları Belgeler, tarihsiz.
➥ Bernd Langensiepen - Ahmet Güleryüz, 1828-1923 Osmanlı Donanması, İstanbul 2000.
➥ Raşit Metel, Türk Denizaltıcılık Tarihi, İstanbul 1960.
➥ Selman Soydemir, Osmanlı Donanmasında Yabancı Müşavirlerin Etkileri (18. ve 19. Yüzyıllar), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007.
➥ Hüseyin Yıldırım, Risâle-i Mevkute-i Bahriye, Deniz Mecmuası, Donanma Dergisi, Deniz Kuvvetleri Dergisi Makaleler üstesi, Ankara 1994.
➥ Saim Besbelli - Mustafa Olman, 1911-1912 Osmanlı-ltalya Harbi Deniz Harekâtı, Ankara 1980.
➥ Osman Doğan, Sultan İkinci Abdülhamîd Han Devri Osmanlı Mektepleri, Fotoğraf ve Planlar, İstanbul 2007, Çamlıca Basım Yayın.
➥ Bahri 5. Noyan, "Türkiye'de Matbaacılık, Deniz Matbaasının Tarihçesi", Hayat Tarih Mecmuası, sayı 6, Temmuz 1969, s. 35-37.

 DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız  ama büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir. 
Blogger tarafından desteklenmektedir.