“El Nusra’cılar, kadınları kocalarından zorla alıyor”
“El Nusra’cılar, kadınları kocalarından zorla alıyor” |
‘Kadınlara Allah adına el koyuyorlar’
CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, bölgedeki kampları gezdi. Mültecilerden Suriye’deki kabusu dinledi ve SÖZCÜ’ye anlattı:
TÜRKİYE sınırındaki El Nusra grubu, insanların kafasını üç defa “Allah-ü ekber” dedikten sonra kesiyor. Bu grubun üyeleri, gözlerine kestirdikleri kadınları da, yanlarında kocası ya da bir yakını olup olmadığına aldırmadan sokakta durduruyor. Bir elini kadının omzuna koyuyor, ardından üç defa tekbir getiriyor ve “Artık bu benim karım” diyerek alıp götürüyor. Buna karşı çıkanları da, hemen orada ya vuruyor, ya da kafasını kesiyor. Bu gruplara, bu uygulamaları yüzünden büyük tepki var.
Yardıma el koyuyorlar
Türkiye, Suriye’ye önemli ölçüde yardım malzemesi gönderiyor. Orada zor durumda bulunanlara dağıtılmak için gönderilen yardımlara, silahlı muhalif gruplar el koyuyor. Bu yardımlar, daha sonra kaçak yollardan Türkiye’ye sokulup, ucuz fiyatla satılıyor.
Bölge casus kaynıyor…
Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Kilis başta olmak üzere sınır illerinde, pek çok ülkeye ait yardım amaçlı sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor. Bunların, insani yardımdan çok casusluk faaliyetleri yürüttüğü belirtiliyor. Bölgenin ajan kaynadığını bütün yetkililer biliyor.
Gaziantep üsleri oldu
Benim Gaziantep’teki kampları gezdiğim dönemde, Suriyeli muhaliflerin üst düzey yöneticileri hem kendi aralarında, hem devlet yetkilileriyle Gaziantep’te görüşüyordu. Esad karşıtları, Gaziantep’i adeta bir üs gibi kullanıyor. Buluşma, toplantı yapma ve karar alma yeri olarak Gaziantep’in seçilmesi, ciddi bir güvenlik sorunu da yaratıyor.
Güvenlik riski yüksek…
Kamp dışında bulunan Suriyeliler’in nerede oldukları, kaç kişi oldukları bilinmiyor. Bu durum, güvenlik yönünden de büyük bir risk oluşturuyor. Sınır ilçemiz Karkamış’ta bir parka gittim. Bir tek Türk vatandaşı yoktu. Her taraf Suriyeli doluydu. Mülteciler, işyerlerinde ucuz işgücü olarak gayri insani şartlarda çalıştırılıyorlar. Fuhuş almış başını yürümüş.
Suriyeliler arasında, PKK’nın bu ülkedeki kolu olan PYD’ye destek yüzde 10-15’ler civarındaydı. Ancak destek yüzde 50’lere kadar çıkmış durumda.
Erdoğan’a beddua ediyorlar
Ülkemizde çok zor koşullar altında bulunan Suriyeliler, olayların bu hale gelmesinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rolü olduğuna inanıyorlar. Türkiye’nin, Suriye’yi terk etmeleri için kendilerini teşvik ettiğini anlatıyorlar. Bugün içine düşürüldükleri durumdan da Erdoğan’ı sorumlu tutuyor ve ona beddua ediyorlar.
****
MUHALİFLERİN "CİHAD NİKAHI" DEDİĞİ MUT'A NİKAHI HALKA HALKA YAYILIYOR.
Kadınlarla saatlik ya da günlük nikah yapıyorlar.
Tunus İçişleri Bakanı'ndan 'cihad el nikah' açıklaması
AFP haber ajansının aktardığına göre Bakan bin Ciddu, Ulusal Kurucu Meclis'te milletvekillerine seslenerek, "20, 30, 100 militanla birlikte oluyorlar. 'Cihad el nikah' adına cinsel ilişkiye girdikten sonra hamile kalıp geri dönüyorlar" diye konuştu.
Bin Ciddu kaç kadının İslamcı savaşçıların çocuğunu taşır halde ülkeye döndüğünü açıklamadı.
Bin Ciddu, kendisinin göreve geldiği mart ayından bu yana 6 bin Tunuslu gencin Suriye'ye gitmesine engel olunduğunu da söyledi.
Bununla birlikte Suriye'de şu an Beşar Esad rejimine karşı savaşan yüzlerce Tunuslu militan bulunuyor.
***
Oysa Mut'a nikahının haram olduğuna bu ümmet icma etmiştir. Bunun helal olduğunu kabul etmek küfürdür.
Mut'a nikâhı; bir erkeğin, evlenmesi haram olmayan bir kadınla, şahitler huzurunda, belirli bir süre içerisinde ve muayyen(belirlenen) bir ücret karşılığında, karı-koca hayatı yaşamak için yaptığı nikâhtır.
Hatta, mut'a nikâhında, müddetin uzun veya kısa, belli veya belirsiz olması da fark etmez. Böyle bir nikâh, Ehl-i Sünnet âlimlerince bâtıldır, hiçbir surette caiz olmaz. Bu şekilde evlenenler, İslâm hukukuna göre, biribirlerine vâris de olamazlar.
İslâm âlimleri, mut'a nikâhının caiz olmayacağına dâir hükmü, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in, Mekke'nin fethi günü ashabına vermiş olduğu kesin emre dayandırmaktadırlar. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) burada, ashabına şöyle buyurmuşlardır:
"Ey insanlar! Ben size, kadınlarla mut'a yoluyla evlenmenize izin vermiştim. Ancak Allah Teâlâ mut'a nikahıyla evlenmeyi, kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında onlardan biri varsa, serbest bıraksın. Onlara verdiklerinizden de hiçbir şeyi geri almayınız." (Müslim, Sahih, Nikâh, 22)
Öte yandan mut'a nikâhı, evlilik müessesesini, kadının izzet ve itibarını zedelediğinden, islâm'ın temel esas ve gayesine de aykırılık taşımaktadır.
Vefeyâtü'l-A'yân isimli eserde, Abbasî halîfelerinden Me'mûn ile devrin Kâdı'l-kudâtı (baş kadısı) bulunan Yahya bin Eksem arasında geçen bir konuşmaya yer verilir. Halîfe Me'mûn, Şam'a yaptığı yolculuk esnasında bir gün, mut'a nikâhının helâl olduğunu ilân ettiriyor Bunu duyan Kadı Yahya Efendi, âyet ve hadislerden deliller ortaya koyarak Me'mûn a şöyle diyor:
"Cenâb-ı Hakk Kuran-ı Kerim'de, 'Muhakkak ki mü'minler felah buldu... (S. Mü'minûn, 1) buyurduktan sonra bunu takip eden diğer âyetlerde, izdivaç için meşru olan iki yolun, nikâh ve teserrî (câriye) olduğunu beyan ederek; bunların dışına çıkanların, İlâhî hudutları tecâvüz etmiş olacağını bildirmiştir. Mut'a nikâhı, bu iki yolun haricindedir; dolayısıyla zinadır! Hatta zina etmemeğe şart koşan kimse, mut'a nikâhı ile aldığı bir kadınla münâsebette bulunduğunda, hanımı kendisinden boş olur. Hz Ali (r.a.)de, 'Resûlüllah (s.a.v.), evvelce mut'aya izin vermişti. Fakat daha sonra, onun yasak ve haram olduğunu i'lân etmemi bana emretti' demiştir. Binâenaleyh sen, zinanın helâl olduğunu i'lân ettiriyorsun!'
Bunun üzerine halîfe Me'mûn, tevbe ve istiğfar ederek, tekrar, mut'a nikâhının haram olduğunun i'lân edilmesini emretmiştir.
Ehl-i Sünnet'e mensup Müslümanlar'ın, günümüzde bir kısım Şia arasında yaygın olan bu gibi gayr-i meşru münâsebetlerden şiddetle kaçınmaları gerekir.