Herkes bu araştırmayı tartışıyor: Yabancı ve şehvetli bakışlar, kadınları erken mi yaşlandırıyor? | Profesör David Powell
Amerikan Cornell üniversitesin'de HBHS profesörü ve aynı zamanda Bilim ve Teknoloji Politikaları Dairesi'nde görevli saygın bir profesör olan David Powell, kadınlara şehvetli bir gözle bakan erkeklerin gözlerinden çıkan bazı ışınların, şehvetli bakışları üzerine çekecek tarzda giyinmeye alışık kadınların beden ve ruh sağlıklarında ciddi zararlara sebep olduğunu iddia etti.
Powell'ın iddiasına göre, bu yabancı ve şehvetli bakışlar, sürekli seksi ve dekolte giyinen ve erkeklerin önünde olan kadınların cildinden, iç organlarına, beyninden hormonal dengesine kadar her şeye negatif yönde tesir ediyor ve sonucunda erken yaşlanma başta olmak üzere çeşitli fiziksel ve ruhsal sorunlara sebep oluyor.
Powell, yıllar süren bilimsel araştırma ve gözlemlerinden yola çıkarak bu kanıya vardığını ve araştırma sonuçlarını çok yakında hakemli bir uluslar arası bilim dergisinde yayınlayacağını söylüyor. Duyanları oldukça şaşırtan bu araştırmayı Powell'ın neden yaptığı da araştırmanın sonuçları kadar ilginç.
''Ben hayatı boyunca asosyal yaşamış, ciddi bir disiplinle eğitim ve öğrenim görüp bilim dünyasına kazandırılmış birisiyim. Bu, ailemle ve akrabalarımla da ilgili bir durum. Soyumda çok sayıda sıradışı şahsiyet var. Üst düzeyde yöneticiler, eğitimciler, bilim insanları ve iş adamları var. Çok çalışkan bir öğrenciydim ve okulda arkadaşlarım benim bu yönümle alay ederlerdi. Böyle yetiştirilmiş birisi olsam da, ilerleyen yaşlarımda, özellikle de sevgili eşim Alicia'nın desteği ile daha sosyal biri olmaya çalıştım. Tam da bu dönemde, daha fazla film, daha fazla dizi, daha fazla müzik, klip ve magazin ile ilgilendiğim bu dönemde, tanınmış ve sürekli göz önünde olan, ünlü kadınların, kendilerine, güzelliklerine, görünümlerine dikkat ettikleri halde, erken yaşlandıklarını, çabuk çöktüklerini, enerjilerinin yetersiz olduğunu, özellikle gözlerindeki, saçlarındaki ve ciltlerindeki sorunu profesyonelce yapılmış makyajların bile gizleyemediğini fark ettim. Bir de sosyal medyada 'Ünlülerin makyajsız halleri' başlığı ile paylaşılan fotoğrafları görünce gerçekten de bu, zihnimi çok meşgul etti. Neden kendisine bu kadar özen gösteren, bu yolda çok masraf eden ve en ileri seviyede teknikleri kullanan bu kadınlar bu haldelerdi, bunun sebebini bulmalıydım. İçimden gelen bu isteğe mani olamadım. İşte her şey böyle başladı" diyor Powel ve ekliyor;
➥ ''Çok sayıda dermatoloji uzmanı, radyoloji (ışın bilimi) uzmanı, nükleer tıp uzmanı, beyin cerrahı, alternatif tıp uzmanı, akupunktur uzmanı, hatta bir de psikologlar, din adamları ve büyücüler ile de görüştüm, onlardan araştırmalarıma katkıda bulunmalarını istedim. Yakında sonuçları hakemli bir dergide yayınlayacağım ama halk dilinde, herkesin anlayabileceği şekilde şu kadarını özetleyebilirim ki, insanların sadece çakralarından enerji yayılmıyor. İnsanların gözlerinden sürekli olarak enerji yayılımı, ışınım oluyor ve bazı durumlarda bu enerji o kadar güçlü oluyor ki, bırakın karşısındaki insanın cildine, saçına zarar vermesini, enerjisini tamamen söndürmesine ve ölümüne bile sebep olabiliyor. Vücudunun, sinir sisteminin çalışmasını, kalp atışını ve beyin faaliyetlerini bile durdurabiliyor, gözlerden yayılan bu ışınlar...
Bu dereceye gelmeyen durumlarda, bu ışınıma maruz kalan insanlarda da bitmek bilmeyen ağrılara, halsizliğe, yorgunluğa ve asabiyeye sebep olabiliyor. Benim araştırmamda sadece erkeklerin, açıkça giyinmiş kadınlara baktığında, gözlerinden zararlı ışınların yayıldığının ve bunun da o kadınları çok büyük sıkıntılara düşürdüğünün ispatı yok. Kamuoyu en çok buraya takıldı ve bu yüzden beni eleştirdi. Buradan yola çıkarak da, araştırmamın İslam peygamberi Muhammet'in öğretilerini doğruladığını ve Müslümanların nazar inancını bilimsel olarak ispat ettiğini ve Müslüman kadınların örtünmelerinin bilimsel olarak da doğru tercih olduğunu düşündüler.
Araştırmam bunları doğrulamıştır ya da doğrulamamıştır, ben Hristiyan ve Musevi din adamları kadar Müslüman din adamları ile de görüştüm ve bu kısma takılmadım. Benim araştırmamda bilimselliğin dışına çıkılmadı. Bunu, sonuçları yayınladığımda herkes görecek. Ben bu kısmına bakarım ve sonrasında neyin ispat edildiği, neyin çürütüldüğü ve bunun dünyada ne gibi ekonomik, kültürel, dini ve siyasi değişimlere sebep olduğu benim sorumluluğumda değildir. Ortada bir gerçeklik var ki, insanların gözlerinden enerji yayılıyor. Bu enerji, pek çok duygu hakimken yayılıyor ama en çok da şehvetli bakışlar sırasında, erkeksi bakışlar sırasında, erkeklerin gözlerinden çıkıp kadınları vuran ışınımlar, bu kadınların vücudu üzerinde etkili olup, vücudun enerjisini, aurorasını bozuyor, çakraları vuruyor ve peşi sıra hormonal denge bozuluyor, epifiz bezi darbe alıyor, kan değerleri değişiyor, beyin aktiviteleri darbe alıyor, cilt ve saç sorunlarına, iç hastalıklarına hatta eş zamanlı olarak psikolojik sorunlara sebep oluyor.
Hala neler iddia ettiğimi tam olarak kavrayamamış olanlar ve beni haksız şekilde sert eleştirenler var. Onlar hala farkında değiller ama şunu bilmeliler ki, yakında insanların fiziksel ve ruhsal hastalıklarından pek çoğu tarih olacak, şok edici gelişmeler olacak ve temelinde benim bu araştırmam olacak. Bunda elbetteki benden desteklerini esirgemeyen çok sayıda bilim insanının ve din adamının da katkısı olacak.''
Bu dereceye gelmeyen durumlarda, bu ışınıma maruz kalan insanlarda da bitmek bilmeyen ağrılara, halsizliğe, yorgunluğa ve asabiyeye sebep olabiliyor. Benim araştırmamda sadece erkeklerin, açıkça giyinmiş kadınlara baktığında, gözlerinden zararlı ışınların yayıldığının ve bunun da o kadınları çok büyük sıkıntılara düşürdüğünün ispatı yok. Kamuoyu en çok buraya takıldı ve bu yüzden beni eleştirdi. Buradan yola çıkarak da, araştırmamın İslam peygamberi Muhammet'in öğretilerini doğruladığını ve Müslümanların nazar inancını bilimsel olarak ispat ettiğini ve Müslüman kadınların örtünmelerinin bilimsel olarak da doğru tercih olduğunu düşündüler.
Araştırmam bunları doğrulamıştır ya da doğrulamamıştır, ben Hristiyan ve Musevi din adamları kadar Müslüman din adamları ile de görüştüm ve bu kısma takılmadım. Benim araştırmamda bilimselliğin dışına çıkılmadı. Bunu, sonuçları yayınladığımda herkes görecek. Ben bu kısmına bakarım ve sonrasında neyin ispat edildiği, neyin çürütüldüğü ve bunun dünyada ne gibi ekonomik, kültürel, dini ve siyasi değişimlere sebep olduğu benim sorumluluğumda değildir. Ortada bir gerçeklik var ki, insanların gözlerinden enerji yayılıyor. Bu enerji, pek çok duygu hakimken yayılıyor ama en çok da şehvetli bakışlar sırasında, erkeksi bakışlar sırasında, erkeklerin gözlerinden çıkıp kadınları vuran ışınımlar, bu kadınların vücudu üzerinde etkili olup, vücudun enerjisini, aurorasını bozuyor, çakraları vuruyor ve peşi sıra hormonal denge bozuluyor, epifiz bezi darbe alıyor, kan değerleri değişiyor, beyin aktiviteleri darbe alıyor, cilt ve saç sorunlarına, iç hastalıklarına hatta eş zamanlı olarak psikolojik sorunlara sebep oluyor.
Hala neler iddia ettiğimi tam olarak kavrayamamış olanlar ve beni haksız şekilde sert eleştirenler var. Onlar hala farkında değiller ama şunu bilmeliler ki, yakında insanların fiziksel ve ruhsal hastalıklarından pek çoğu tarih olacak, şok edici gelişmeler olacak ve temelinde benim bu araştırmam olacak. Bunda elbetteki benden desteklerini esirgemeyen çok sayıda bilim insanının ve din adamının da katkısı olacak.''
Prof. Powell, kendisine büyük haksızlık yapıldığını savunsa da, Hristiyanlar ve Museviler, Powell'ın gizli bir Müslüman olduğunu, yakın zamanda gizlice İslam dinini seçtiğini, Batı dünyasını, Hristiyanları ve Yahudileri İslam dininin öğretilerine yaklaştırmak için bilimi alet ettiğini iddia ediyorlar. Özellikle Protestanların ve bilimsel gelişmeler ışığında Evrim teorisini çürütüp yaratılışı ve Hristiyanlığın hak din olduğunu kanıtlamak isteyen Evanjelistlerin sert tepki verdikleri görülüyor. İddialara göre Powell kadınların tesettüre girmesi gerektiğine inandı ve yakında eşi Alicia da tesettüre girip Müslüman olduğunu duyuracak.
Bununla birlikte Powell'ın çok saygın bir bilim insanı olduğunu, kariyerinin göz kamaştırıcı olduğunu, İslam'ı seçmiş olsa bile, bunun kimseyi ilgilendirmediğini, dini tercihlerini bilime karıştırmayacağını, kanıtsız konuşmayacağını, yanlış anlaşıldığını iddia edenler de az değil.
Bilim çevrelerinde de, Powell 'ın akademik kariyeri gözler önünde olsa da, iddialarının ve araştırmasının bilimsel bir bağlayıcılığı olmadığının altını, daha şimdiden, araştırmasının sonuçlarını yayınlamadığı halde çizen çok sayıda profesör var.
Kim kazanacak, kim neyi kanıtlayacak veya kanıtlayamayacak, şimdilik bilinmiyor. Bilinen şu ki, bilimsel araştırmaların, çeşitli dinlerin, inanç sistemlerinin öğretileri ile uyuşması ya da çatışması, her dönemde büyük tartışmaları beraberinde getiriyor.
| Akademi Dergisi
BU YAYINIMIZI SOSYAL AĞLARDA PAYLAŞMAYIN, çünkü CIA SANSÜRLEYECEK ve kimse görmeyecek.
Bizi, gerçek sahibi CIA olan Facebook başta olmak üzere, Amerikan sosyal ağlarının ve video kanallarının hiçbirinde sağlıklı/sansürsüz/özgür bir şekilde takip edemezsiniz. Senelerdir sansürleniyoruz ve bunu yüzlerce somut teknik delil ile, ayrıca binlerce kişinin şahitliği ile ispat edebiliyoruz. Buradaki yayınlarımızı/videolarımızı da Amerikan sosyal ağları üzerinden yaymayı başaramazsınız.
BİZİ TELEGRAM GRUBUMUZDAN TAKİP ETMELİSİNİZ
Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. WhatsApp'ın da gerçek sahibi CIA'dır ve Telegram, WhatsApp'ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için www.telegram.org adresinden, kullandığınız cihaza uygun olan bir uygulamasını kurup, şuradaki Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi