Apo'nun arkadaşı Apo'yu anlattı
Apo'nun arkadaşı Apo'yu anlattı |
Neşe Düzel'in Taner Akçam röportajı..
Taraf gazetesinden Neşe Düzel'in, dün Taner Akçam'la yaptığı röportajın 2. bölümü bugün yayınlandı. Amerika'da Clark Üniversitesi'nde ders veren tarih profesörü Taner Akçam, 1970'lerin öğrenci liderlerinden biri olarak Türk solunu ve Kürt siyasetini çok iyi bilen, Apo'yu iyi tanıyan ve PKK'nın kuruluşunu ve büyümesini yakından izlemiş olan isimlerden..
İşte Taner Akçam'ın Neşe Düzel'e Apo hakkında verdiği bilgiler..
KÜRT DEVLETİNİ TÜRK DEVLETİNE DAYANDIRARAK KURACAĞIZ
"Apo kendisini kullandıra, kullandıra, hedefine emin adımla yürüyor. 'Devlete Kürt partisi kurduruyorum! Kürt partisini nasıl MİT'e dayandırarak kurduysak, Kürt devletini de Türk devletine dayandırarak kuracağız' diyor."
APO: BENİ KULLANSINLAR ÖNEMLİ DEĞİL
"Apo, bana, 'Beni kullansınlar, önemli değil. Bana birkaç yıl lazım' dedi. 'Ben birkaç yılda yapacağımı yaparım, atı alan Üsküdar'ı geçmiş olur. O zaman da beni Suriye'nin kullanması ayrıntı haline gelir' dedi."
'BU İŞ BİTMİŞTİR' DEDİ
"Barzani ile buluşmasından sonra 'Taner' dedi, 'bu iş bitmiştir' 'Ne oldu?' dedim. 'Mesut, Kuzey Irak'a yerleşmemize izin verdi. Bu, Kürt hareketi açısından dönüm noktasıdır. Artık benim sırtım yere gelmez' dedi.
SON DERECE AKILLI
Siz Apo'yla bir zamanlar görüşmeler yapmıştınız sanıyorum. Apo nasıl biri sizce?
Son derece akıllı bir insan. Ankara'da öğrenci hareketinde beraberdik. Ankara'da yüksek öğrenim derneğinin yönetim kurulu üyesiydik. O, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin temsilcisiydi. Ben, ODTÜ'nin temsilcisiydim. Bizler, Mahir Çayan'a yakın düşünen gençlerdik. Türk ve Kürt halklarının silahlı mücadele temelinde birlikte Türkiye'de sosyalizmi kuracağına inanırdık. Apo, "Mahir Çayan'ın söyledikleri en iyi Kürdistan'da uygulanır. Batıda şehirlerde olmaz bu. Kalkın Kürdistan'a gidelim bu işi oradan başlatalım" derdi. Silahlı mücadelenin Kürdistan'da örgütlenmesi gerektiğini savunurdu. Nitekim Ankara'yı terk etti.
Sonra hiç karşılaşmadınız mı?
1981 sonrasında Suriye'de karşılaştık. O dönemde hem Avrupa'da hem Türkiye'de askerî rejime- faşizme karşı bütün solun içinde olduğu birleşik direniş cephesi kurduk. Öcalan'la 1984'e kadar öyle bir beraberliğimiz oldu. Ama biz siyasi hareket olarak 1984'ten sonra Suriye'yi terk ettik. Mesela 1980'de 12 Eylül'den ya birkaç ay önce ya da sonraydı... Kendisinden bir mektup aldım
BİZ SOSYALİSTLER NEDEN YAPMAYALIM?
Mektubunda ne diyordu?
Kafasındaki model gene 1975'te söylediklerine yakındı. O cümleleri hiç unutmam."Mustafa Kemal, Anadolu'ya çıktığında yaptığı ilk iş, Kürt aşiret reislerine mektup yazıp, onları Kurtuluş Savaşı'na davet etmek oldu. Burjuva ve feodal önderlerimizin o zaman yapabildiği şeyleri biz sosyalistler bugün niçin yapmayalım? Siz yukarıdan ben aşağıdan Türkiye'de faşizme ve askerî rejime karşı mücadeleyi örgütleyerek Türkiye'de demokrasiyi ve özgürlüğü kuralım"demişti bana.
Sonra görüşmediniz mi bir daha Apo'yla?
Çok görüşmeler oldu. Dedim ya... 1981-83 yıllarında Türkiye'deki bütün sol siyasi hareketler olarak faşizme karşı birleşik direniş cephesi diyebileceğimiz bir organizasyona gittik. Yılmaz Güney de bunun içindeydi. Askerî rejime karşı mücadele ederek askerî rejimi yıkacak ve sosyalizmi getirecektik.
Öcalan ve PKK güçlü müydü o dönemde?
Kendi çapında güçlüydü. Silahlı bir hareketti. Suriye ve Lübnan'daki kamplarda silahlı eğitimler yapılıyordu. İnsanlar oralarda eğitilerek Türkiye'de eyleme gönderilecekti. Böylece silahlı mücadele başlayacaktı. Ben de o dönemde Suriye'ye gidip geldim. O sırada Suriye'de Apo'yla ve PKK'yla, "bu ay gideceklerdi gene gidemediler" diye alay ediliyordu. Ben bunu, Öcalan'ın probleme ne derece uzun erimli bakan biri olduğunu, diğer Kürt hareketindeki insanların görememesi olarak değerlendiriyorum. Sonra da zaten 1984 ağustosunda Eruh baskını oldu. Size iki anekdot anlatayım. Biri, 1982'de Öcalan'ın Mesut Barzani ile görüşmesidir.
KÜRT HAREKETİ İÇİN DÖNÜM NOKTASI
Apo ve Barzani ne görüştüler?
Apo, Barzani ile buluşmasından sonra benimle konuştu. "Taner" dedi, "bu iş bitmiştir". "Ne oldu?" dedim. "Mesut, Kuzey Irak'a yerleşmemize izin verdi. Bunu bir kenara yaz. Bu, Kürt hareketi açısından bir dönüm noktasıdır. Bundan sonra benim sırtım yere gelmez" dedi. Ben o sırada Devrimci-Yol hareketi içindeki insanlardan biriyim.
SURİYE İLE DOĞRUDAN İLİŞKİ
Gençlik liderlerinden birisiniz...
Apo, Irak'a yerleşmenin, PKK hareketini kurtaracağını daha 1982 yılında gördü ve oraya yönelik hareket etti. İkinci anekdot ise şu... İsrail, Lübnan'ı kuşattıktan sonra, Suriye devleti, 1982 yılında Türkiye'den gelen devrimci örgütlerle doğrudan ilişkiye geçti. Daha önce ilişkinin kurulmasında Filistin örgütleri aracılık yapıyordu. Öcalan'ın grubu Habbaş'ın Filistin Cephesi'yle ilişkideydi. Bizim arkadaşlar ise El Fetih üzerinden Suriye'yle ilişki kuruyorlardı. Suriye, Türkiye'den gelen örgütlerle hem gizli servisi Muhaberat hem de dışişleri bakanlığı kanalıyla doğrudan ilişki kurmaya ve birtakım şartlar ileri sürmeye başladı.
Suriye, Türkiyeli sol örgütlere nasıl şartlar ileri sürdü?
Bu şartlar, açıkça Türkiyeli sol örgütlerin Türkiye'ye karşı kullanılması anlamına geliyordu. Türkiye'de bazı işleri yapmanı isteyebilecek şeyler söylüyordu Suriye. Biz bağımsızlıkçı bir harekettik. "Sonuçta kullanılacağız. Bizim burayı terk etmemiz lazım" dedik ve Suriye'yi terk ettik. Ben bu konuyu Öcalan'la konuştum. Ona, "Biz Suriye'den çıkıyoruz. Terk etme kararı aldık. Biz kendimizi kullandırtmayız. Senin yerinde olsam, Suriye'yi terk ederim. İsveç'e ya da başka bir yere gidersen iyi olur" dedim.
BENİ KULLANSINLAR ÖNEMLİ DEĞİL
Ne cevap verdi?
"Beni kullansınlar, çok önemli değil. Bana birkaç yıl lazım" dedi. "Ben birkaç yıl sonra yapacağımı yaparım, o zaman da atı alan Üsküdar'ı geçmiş olur. O zaman da beni Suriye'nin kullanıp kullanmaması artık ayrıntı haline gelir" dedi. Zaten Öcalan, Türkiye'ye geldiğinde de aynı stratejiyi izlemeye başladı. Kendini gene kullandırtıyor. Bizim Ankara'dakiler de Öcalan'ı kullandıklarını zannediyorlar. Şimdi Öcalan'ı kullanıyorlar ama uzun vadede Öcalan galip gelecek.
19/03/2012
Taraf Gazetesi