Header Ads

Duydunuz mu? Soner Yalçın da İslam alimi olmuş? Ramazan bayramı Nevruz'dan türemiş bir gelenekmiş | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

mit, derin devlet, soner yalçın, kuraniyyun, akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, soner yalçın, nevruz, ramazan bayramı, kur'an-ı kerim, sözcü gazetesi, fıkıh, küfre sebep olanlar, gerçek yüzü, müslüman genç, hadis-i şerif, ayet-i kerime, peygamber efendimiz, mecusiler,

DUYDUNUZ MU?

Hüseyin Soner Yalçın da İslam alimi olmuş...


➥ ''Evet, Kur'an'da Ramazan Bayramı yoktur. Hz. Muhammed, Medine'de İranlıların Nevruz Bayramı'ndan etkilenip bu geleneği başlatmıştır.''



Sana kamyon yükü ile cevap vermek lazım be Hüseyin Soner Yalçın!



Sen bu günkü yazını gırgır olsun diye mi yazdın, yoksa ciddi ciddi bir yazı olduğunu düşünerek mi yazdın? Hiç düşünmedin mi bu memlekette on binlerce ilahiyat mezunu ya da cemaatlerden yetişmiş gerçek din alimi var. 

Yani bir kişi, tartışmalı bir şekilde, kendi adına neşredilen kitapların bile aslında derin devletin ulusalcı kanadı tarafından yazıldığı tartışmaları arasında memleketin en tanınan yazarlarından birine dönüşmüş ise, bu, o kişinin istediği her uzmanlık alanında, hiçbir uzmanlığı olmadığı halde istediği gibi saçmalayabileceği hatta iftiralar atabileceği anlamına mı geliyor? 

Açsaydın binlerce İslami eseri (ki var mı Osmanlıcan ya da Arapçan bilmiyorum da olsa bile yetmez, bunları anlayabilecek ilmi temel de lazım.), kafandaki bu soru işaretlerine işin uzmanları olan yüz binlerce alim kişi, asırlardır ittifak ile neler demiş bir baksaydın. Bu yüz binlerce uzmandan sadece İmam-ı Suyuti, ya da Seadeddin-i Teftezani, sol cebinden yüz binle Soner, sağ cebinden yüz binle Yalçın çıkarır. Gazetecilik etiği deyip durduğunuz ama nerede ise hiç uygulamadığınız şey bunu gerektirir. Bu etiğe uysaydın böyle lüzumsuz ve müslümanları son derece rahatsız edici bir yazı kaleme almazdın. 

Hatta bırak, bunlar senin için hayal ama hiç değilse Diyanet'ten bu hususlarda açıklama isteseydin, günümüz Türkçesi ile, senin seviyene inerek, senin bu hususlarda ne kadar yetersiz olduğunu göz önünde bulundurarak, derhal ezberden sana en güzel açıklamaları, ilmi ispatları ile beraber yapan binlerce kişi bulurdun. 

Bu meseleler senin zan ettiğin ya da göstermek istediğin gibi meseleler değil. 

Evet içki yasağı kademeli olarak gelmiştir, tesettür sonradan farz olmuştur, kölelik ise iyice zamana yayılarak bitirilmiştir. Bu da tamamen hz. Allah'ın takdiridir. Bunlar İslam tarihi boyunca hep gayri müslimlerin ya da müslüman görünen münafıkların kaşımak istediği meseleler olmuştur ve her dönemde o derya gibi ilme sahip İslam alimleri gerekli cevapları vermişlerdir. 

Sen bunları geç de, bu hususları hakkıyla anlayabilmek için 10-15 sene İslami ilimleri doğru-temiz bir niyet ile tahsil gerekir de; 

➥ "Evet, Kur'an'da Ramazan Bayramı yoktur. Hz. Muhammed, Medine'de İranlıların Nevruz Bayramı'ndan etkilenip bu geleneği başlatmıştır." 

şeklindeki son derece terbiyesiz iddianı kendi acayip fikriyatının, hayal dünyanın dışında bir ilimle ispat et? "Ben öyle düşünüyorum" ya da "Bence doğrusu bu" demek, ilim, ispat değildir Soner. 

Biri de çıkar;  

➥ ''Soner Yalçın MİT'un solcu/ulusalcı kanadının, derin devletin ulusalcı kanadının adamıdır. Hiçbir hüneri yoktur. Çeşitli entrikalar ile meşhur edilmiştir. O kitaplar daha önce başkasının adına çıkartılmak istenmiştir ama o şahıs teklifi ret etmiştir. Soner bu kitapları bile kendi yazmamıştır. Gösterildiği gibi bir kabiliyeti, derinliği, bilgi seviyesi yoktur. Her meselede saçmalar durur. Millet ön yargı ile, çok büyük bir araştırmacı ve yazar kabul ederek kendisine yaklaştığı için, yazılarında tuhaf gördükleri kısımlara takılmazlar. Bu psikolojik bir algı oluşturma taktiğidir.'' 

der, ispat sorarız; ''Benim fikrim, düşüncem bu'' der. Karışır gider bu işler. 

Akademi Dergisi'ni de senelerdir dikkatle takip ediyorsun, gazetendeki diğer yazar arkadaşların da ediyorlar. Sık sık, isim vermeden Akademi'ye kapak yapmaya çalışıp rezil de oluyorlar. "Sadece Kur'an" diyen ve Hz. Peygamber ile sünnetini dışlayan kişilerin Müslüman bile sayılamayacaklarını kendi hayal dünyamızdan değil, temelsiz fikirlerimizden değil, İslami delilleri ile ve şu anda dayandığın, kaynak aldığın Kur'an ile kaç kere ispat ettik de, nedir bu sizdeki hazımsızlık sorunu? 

Son dönemlerde, bilmem mevzu mu bulamıyorsun da böyle oluyor, iyice sıkıyorsun herkesi... Kendi hayal dünyan ile, inanmadığın bir takım inançları bile değerlendirebilirsin. Bu da kanuni bir özgürlük. Lakin milyarla inananı olan bir dine ve peygamberine böyle hakarete varan cümleler ile değerlendirme yapamazsın. Üstelik iddia ettiklerini ispat etmen mümkün değil iken hiç yapamazsın. 

➥ ''Öyle dolanıyordu boş boş, Mecusileri gördü, Nevruz kutlamalarını gördü, bundan bir tane de bizde olsun diye düşündü ve Ramazan bayramını uydurdu, böyle bir GELENEĞİ başlattı.'' 

demekten hiç ama hiç farkı yok o cümlenin... Bu, din... O, peygamber ve onun sözleri de ayet, emirleri ve yasakları da Allah'ın emri ve yasağı... Bu bir fikriyat, bir ideoloji değil Soner! Ve bunu İslam'a dost ya da düşman herkes bilir de kimse böyle edepsizce yazmaz Soner...

Sık sık İngilizlerin, Fransızların, sizlerin deyimi ile sömürgecilerin dünyaya neler ettiğini anlatmaya çalışıyorsun da, şu anda ve şu yazında uyguladığın Kur'aniyyun anlayaşının Hindistan'da İngilizler tarafından başlatılan sapkın bir akım olduğunu hiç mi görmedin bir yerlerde ve hiç mi okumadın? Yoksa okudun da, ispatları da gördün de, aksini mi ispat edebiliyorsun? Aksini ispat edemiyorsan, neden kabullenemiyorsun? Bu mudur gazetecilik etiği? Ya da bu mudur topluma akıl hocası olarak kabullendirilerek gazetecilik yapmanın gerekliliği?

➥ ''(Habîbim), de ki: Allah’ı seviyorsanız bana ittibâ edin/tabi olun ki, Allah da sizi sevsin; günahlarınızı mağfiret etsin. Şüphesiz ki Allah, Gafûr ve Rahîm’dir.''(1)

➥ ''Hayır, Rabbine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerle seni hakem tayin edip sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe, iman etmiş olamazlar.''(2)

➥ ''Peygambere itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.''(3)

➥ ''Onun (peygamberin) emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya can yakıcı bir azâba uğramaktan sakınsınlar.''(4)

➥ ''Biliniz ki bana Kur’ân ve beraberinde bir misli daha verilmiştir. Haberiniz olsun ki yakın bir gelecekte mal ve mülk ile mağrûr olan bir kimse çıkıp koltuğuna yaslanarak şöyle diyecek: ''Size düşen Kur’an’a sarılmaktır. Onun helâl dediğini helâl, haram dediğini de haram sayınız.’ Bilin ki; ehl-î merkeplerin etleri, azı dişli vahşi hayvanların etleri, kendi rızâsıyla bıraktığı dışında zimmînin kaybettiği mal da helâl değildir.''(5)

Sonra Soner;

➥ ''Ey insanlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz, şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki felah bulasınız.''(7) 

ayetiyle içki haram kılınmış, fakat içene verilecek ceza İslam hukukunda sünnetle tespit edilmiştir. Sen şimdi; "İçki içmek haram kılınmıştır ama cezası yoktur. Çünkü Kur'anda böyle bir ceza yoktur" mu diyeceksin? Ya da ''Cezası vardır ama Kur'an'da cezanın ne olduğu yazılı değildir. Kafanıza göre takılın'' mı diyeceksin? Dersen, duvardan ya da gerginliğe sebep olmaktan başka bir işe yaramayan hayal dünyandan başka neye dayanacaksın? Birazcık samimi ve saygılı olamaz mısın on milyonlarca insanın ve tarihin önünde?

Gerçekten bu yaptığın, iş değil... Şöyle cilt cilt kitap tutacak kadar ilim ve ispat ile yazasım var sana ama fayda vermeyeceğinden eminim. Bir de yukarıda izah ettiğim gibi, bunları dikkate almak, bunlara karşılık vererek, ilimle ispatla ret etmek gerektiğine, ya da en azından bu meselelerde susman gerektiğine dair bir tavır, hal göremedim üzerinde. Ne kadar yazıp uzatsam, karanlığa kurşun sıkmak misali olur. 

➥ ''Yakında koltuğuna yaslanmış benim hadîsim okunduğunda, ‘Bizimle sizin aranızda sadece Allah’ın kitabı vardır. Onda bulduğumuz helâli helâl, haramı da haram kabul ederiz.'' diyen bir kimse çıkacak. Dikkat edin! Şüphesiz ki Resûlüllah’ın haram ettiği, Allah’ın haram kıldığı gibidir.''(6)

Bak, son derece samimi bir niyet ile yazıyorum, şu yazı diye paylaştığın rezillik var ya, sana hayatın boyunca yüz karası olacak kadar boş, ilimsiz, ispatsız, seviyesiz, samimiyetsiz, saygısız, komik ve bu sahanın uzmanlarının ''yuh artık" çekeceği kadar hadsiz bir yazı. Ya her işi ehline bırak, ya da ehli ile danışarak bir şeyler yaz, ya da sus girme bilip anlamadığın işlere ki, milletin alay konusu olma ve nefretleri de üzerine çekme. 


1. Kur’ân-ı Kerim, Âl-i İmrân, 3/31.
2. Kur’ân-ı Kerim, Nisâ, 65.
3. Kur’ân-ı Kerim, Nisâ, 63.
4. Kur’ân-ı Kerim, Nûr, 63.
5. Ebû Dâvud, Sünen, Sünnet, 5.
6. İbn Mâce, Mukaddime 2.
7. Kur’ân-ı Kerim, Mâide, 90.
Blogger tarafından desteklenmektedir.