Aladağ davasında aslında neler oluyor, neler dönüyor? | Mehmet Fahri Sertkaya
Evet. Gizli, saklı, hukuk dışı bir şey değil bu. Aile bakanlığı, Adana belediyesi, valiliği ve vakıflar ile dernekler de yaptı. Hatta hayvancılık ile meşgul olan ailelere para yardımı haricinde kümes hayvanları da verildi, farklı yerlerden... Sağ kurtulan öğrencilere sahip çıkan, ücretsiz hizmet veren özel okullar oldu. Bunlar basında da haber oldu.
Bahsettiğin haberi izleyemedim. Televizyon ile hiç aram yok. Orada, aileler şikayetinden vazgeçsin diye yardım yapıldığı iddiası varsa, öyle bir şey yok ama tam tersinin olduğunu biz ilk dakikalardan itibaren duyurduk. Gazeteci gibi ortada dolaşan bazı haysiyetsiz vatan, din, devlet düşmanlarına kadar pek çok kişinin ve grubun, ailelere "şikayetinizden sakın vazgeçmeyin" diye teklifleri oldu. Biri bin etmeleri, yalan yanlış da olsa, katıp katıştırıp da olsa abartılı ve suçlayıcı ifadeler vermeleri yönünde teklifler, baskılar oldu ve hala devam ediyor.
Gerçek
sahibi Amerikalı bir Siyonist olan ve Türkiye'de faal olan bir TV
kanalının, aynı zamanda istihbarat birimleri ile bağlantılı bir
muhabirinin, bu gibi işlere/suçlara bulaştığını, gerçek sahibi Türk
görünen bir başka TV kanalının da bulaştığını, günlerce yoğun bir çaba
ile mekik dokuduklarını biz, yaralı kurtulan çocukların ve ailelerinin
ifadeleri ile de ispat edebiliyoruz. Aslında kendi işledikleri suçları
bir de bize yamamaya çabalıyorlar. Çünkü bunlara göre "Zafere ulaşmak için her şey caiz".
Kime iftira attıkları, kime haksızlık yaptıkları, kimi ne hallere
düşürdükleri, insanları nasıl birbirine kattıkları, kimin öldüğü, kimin
yandığı, kimin hayatının haksız yere perişan edildiği, saniye
umurlarında değil. Zamanı gelecek, bunların hepsini bu millete
anlatacağız.
Mesela bu gün ulusalcı derin devletin yayın organlarından biri olduğu iddia edilen, azılı İslam düşmanı olan, Cem evlerinden insanlıktan çıkmış bebek ve masum katili binlerce teröristin, adi mahlukun leşlerinin kaldırılmasını bir kere olsun sıkıntı etmeyen ama Müslüman Süleymancıları bu topluma hukuksuz bir şekilde "öcü" gibi göstermek için adice taklalar attığı ispat edilebilen, suçlar işlediği ispat edilebilen ODA TV'de, konu ile alakalı haber denemez ve saldırganlık, suç kapsamında olup yargılama gerektiren bir metin daha yayınlandı. Bunun benzeri çok sayıda sözde haber yapılmıştı, bu defasında ise, "Benim çocuğumu diri diri, kasten yaktılar" manasına bile gelen, bir velinin ifadesi olduğu iddia edilen cümleler bile yazılmış.
Mesela bu gün ulusalcı derin devletin yayın organlarından biri olduğu iddia edilen, azılı İslam düşmanı olan, Cem evlerinden insanlıktan çıkmış bebek ve masum katili binlerce teröristin, adi mahlukun leşlerinin kaldırılmasını bir kere olsun sıkıntı etmeyen ama Müslüman Süleymancıları bu topluma hukuksuz bir şekilde "öcü" gibi göstermek için adice taklalar attığı ispat edilebilen, suçlar işlediği ispat edilebilen ODA TV'de, konu ile alakalı haber denemez ve saldırganlık, suç kapsamında olup yargılama gerektiren bir metin daha yayınlandı. Bunun benzeri çok sayıda sözde haber yapılmıştı, bu defasında ise, "Benim çocuğumu diri diri, kasten yaktılar" manasına bile gelen, bir velinin ifadesi olduğu iddia edilen cümleler bile yazılmış.
Bunların düşmanlıkları o seviyeye gelmiş ki, bunlar gazetecilik mesleği ile İslam düşmanlığını öyle bir sentezlemişler ki gözleri bile dönmüş, mantıkları bile dumura uğramış. Daha önce ekiplerinden birkaç kişiyi feci şekilde rezil ettik, çok büyük ve saygın yazar bilinen adamlarının aslında ne dip seviyede olduklarını somut şekilde gözler önüne serdik, rest çektik, karşımıza çıkmalarını ve sözde haberlerinin arkasında durmasılarını da istedik. Yıl olacak da dik durabildikleri yok, suç kapsamındaki haber mühendisliklerinden geri adım attıkları da yok ama bunlar bu derece saldırırlarken ellerinde de şunlar var:
➥ Çocuklara temizlik yaptırılıyor ve bulaşık yıkatılıyordu.
➥ Çocuklara din öğretiliyor ve namaz kıldırılıyordu.
(Tecavüz, taciz, küfür, dayak, eziyet, aç bırakma, soğukta bırakma, hasta etme, hastalanınca ilgilenme v.s. yok, suç olarak bunlar var)
➥ Duvarlarda lambri vardı.
➥ Duvardan duvara halı döşenmişti
➥ Yangın merdiveni yoktu, ya da kapısı kapalıydı
➥ Yangın tatbikatı yapılmamıştı ve benzeri...
+ Çocuklarının bulaşık yıkamasını ve temizlik yapmasını istemeyenler, hemen istedikleri an çocuklarını o yurttan alabilirlerdi. Kimsenin zorla tutulduğu yoktu. Almak istediler de "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçu da işlenerek, orada zorla mı tutuldular? Ya da bundan rahatsız olanlar, gidip kendileri bu gibi yurtlarda maaşsız, ücretsiz bu işleri yapabilirlerdi, yapabilirler. Malum, o çocuklardan ve ailelerinden para alan yok. Hayır işi bu. Dar imkanlarla yapılıyor bu hizmet. Devletin ancak bu elim kazadan sonra, devlet büyükleri gelecek diye yol götürdüğü ve halen doğru düzgün bir hastahanesi bile olmayan o fakr-u zaruret bölgesinde, kırk yıldır geliri olmadan hizmet verip öğrencilerin okumasına vesile olan yurdun imkanı vardı da, birkaç personeli maaşla tutmadı mı?
ODA TV'nin kahraman saydığı terörist Allahsız piçlerin arkasında uyuşturucu geliri, sınırdan kaçakçılık geliri, şehirlerden haraçla zorla ve sürekli toplanan paralar, silah kaçakçılığı geliri, çeşitli devletlerin istihbaratlarının verdiği paralar v.s. var ama Müslüman Süleymancıların suçla, terörle, bu gibi şeylerle işi olmaz. Ya da devlet, zaten kamu hizmeti veren ve geliri de olmayan bu yurtlarda bu işleri yapacak personel görevlendirebilirdi, görevlendirebilir, görevlendirmelidir. Almanya bile bunu yapıyor. "Siz insanlığa hizmet ediyor, şu devirde hayal gibi görülen bir şeyi başarıyorsunuz. Sizin bulunduğunuz yerde cinayetler, tecavüzler, hırsızlıklar v.s. hepsi hızla düşüyor" dedi ve bu yurtlara destek olmanın Alman milletine destek olmak anlamına geldiğini bildi. Binalar verdi, arabalar verdi, personel verdi, veriyor.
Bizim devletimiz de, bizim milletimize hizmet eden bu yurtlardaki böyle personelin masraflarını verebilirdi, ya da çoğu gizli Ermeni, gizli Yahudi ve Alevi mezhepçisi olan ODA TV ve benzerleri bu masrafları şimdiden sonra olsun karşılayabilirler. Laf çok, suçlama çok, acımasızca, vicdansızca, insanlık dışı değerlendirmeler ve haber mühendislikleri ile din düşmanlığı yapmak, karalamalar, saldırmalar çok, icraat görelim. Hangisi ömründe, kendi akrabası, kendi yakını bile olmayan, kendisine yabancı olan kaç çocuğun başında, kaç kere, ülkemizin ve milletimizin geleceği olan bu çocuklar huzur ve güven içinde uyusunlar diye gece nöbeti tutmuştur. Hangisi bunu orada can veren ve bu sözde gazetecilerin insanlık düşmanı göstermek istediği hanım hocalar gibi, kendi çocuklarını bile ihmal ederek yapmıştır? Hangisi kaç öğrenci için elleri ile yemek, temizlik, tadilat yapmıştır. Hangisi milletimizin hizmetindeki bu yurtların bir ihtiyacını kendi özel şirketi üzerinden karşılayınca, "Bu yaptıkları asil bir insanlık hizmetidir. Vallahi ben bunu yapamam. Kendimi bunlar gibi milletime ve insanlığa hizmet yoluna adayamam. İki gün denesem pes ederim" diyerek karşılık/ücret istemeden yapmıştır.
+ Çocuklara din öğretiliyormuş. Ne güzel.. Namaz kıldırılıyormuş. Ne güzel.. Kim karışabilir buna? Velileri razı, öğretenler razı, çocuklar da razı ki orada hala kalıyorlar. Ya da razı değillerse kalmasınlar. Niye samimiyetsizce davranmışlar, davranıyorlar? "Ekmek yediği çanağa pislemektir bu" derse biri, haklı sayılabilir mi? ''Efendim mevzuat var, şu yaştan küçüklere .." deyip duruyorlar. O mevzuatlar hukuka uygun değil. Evrensel hukuk normlarına da uygun değil. Kamalizm maskesi takmış İslam düşmanı Sabetayist rejimin menfaatlerine, gizli Yahudi ve Ermeni İslam düşmanlarının menfaatlerine, çok af edersiniz ama tabir tam yerinde, bunların kıçını yalayarak, şahsiyetsizce Sabetayist rejimden elde ettikleri imkanlarla İslam düşmanlığı yapan bazı Alevi mezhepçilerinin menfaatlerine uygun. Bu devletin asli unsurunun en temel haklarını ihlal eden hukuksuz yasalar ve mevzuatlar onlar.
İşte bu ülkede asli unsur ezilmiş, asli unsur en temel haklarından bile men edilmiş, azınlıklar hile ve tedhiş ile maddeten ve manen sömürmüş ve işine geldiği gibi de Müslümanların ipini çekmek istiyor. Ya da hiç değilse, keyfi şekilde guguk sistemi oluşturup asli unsuru kontrol altına almak, kontrol atlında tutmak istiyor. O yasaların ve mevzuatların hayatın içinde gerçekten uygulanabilirliği de yok. Bu hukuksuz mevzuatı en çok diline dolayan İsmail Saymaz'ın başında bile şapka yok. Oysa şapka takmayı zorunlu kılan kanun hala yürürlükte. Takan kim? Kendisi kanunu bile takmıyor, bütün milletin takmadığını da takmıyor, suç işliyor, suç işlenmesini meşru görüyor, gösteriyor ama söz konusu Müslüman Süleymancılar olunca, çirkinleştikçe çirkinleşiyor.
Samimiyetsizliğin dibine vuruyor ve bu asli unsurun temsilcileri değil ama o İsmail Saymaz, Siyonizmin Aydın Doğan ortaklığında kurduğu CNN Türk'te, Sabetayist Yahudi Şahenklerin NTV'sinde, Sabetayist Yahudi Turgay Ciner'in Haber Türk'ünde ve benzerlerinde bolca yer bulabiliyor. El üstünde tutuluyor. Bu kadar iş kazaları, işçi hakları ile de alakadar oluyor da Aladağ'da o yurt dahil çok sayıda haneyi cayır cayır yakan EnerjiSA sayaçlarını, bir gün öncesinde artık direklerdeki trafoların bile patladığını, direklerdeki kabloların bile ateş çıkarıp yandığını, bunların cep telefonları ile bile görüntülendiğini, oraların ahalisinin paniklediğini ama valinin, kaymakamın, belediye başkanının, diğer sorumluların, bu firmaların patronlarının bu kadar yangına rağmen gerekli tedbirleri almadığını, yurt yangınına ilk değerlendirmeyi yapan resmi yetkililerin "Elektrik sayaçlarından çıkmış olduğunu düşünüyoruz. Son günlerde bu sebepten başka vak'alar da yaşandı" dediğini takıyor mu Saymaz ve benzerleri? "Evvela, ana sorumlu olarak bunlar yargılanmalıdır" dedi mi bir kere? Görmedi mi Adana Belediye başkanının daha ilk andan itibaren nasıl paniklediğini, tutarsız tavırlar sergilediğini ve gerçek dışı sözler bile söylediğini? Görmedi mi Aladağ belediye başkanının "Asıl suçlu biziz, benim. Suçluyum. Ben yargılanmalıyım" dediğini? Görmedi mi bunların haberlerini? Böyle hukuk olmaz, böyle adalet olmaz, böyle gazetecilik de olmaz. Böyle insanlık olmaz. Olsa olsa medya linci olur, İslam düşmanlığı olur ki ikisi de mevcut kanunlara göre büyük suç.
+ Duvarlara lambri, duvardan duvara halı, halıların, çatıların teknik özellikleri v.s konularda mevzuat, düzenleme yoktu. Denetim yapan resmi görevlilerin de suçu yok. Çünkü denetimlerde böyle maddeler yoktu. Aladağ'dan sonra çok sayıda yeni düzenleme yapıldı ve ilan edildi. Şimdiden sonra dikkat ediliyor şimdiye kadar bilinmeyen, fark edilmeyen, dikkat edilmeyen şeylere. Bunu, bu haberleri yapanlar da biliyor. Ayrıca yangın merdiveni baskısı yapıldı, yapılıyor ama yine keyfi şekilde, devlet ciddiyetinden ve hukukundan uzak şekilde bütün baskı özel yurtlar ile cemaat yurtlarına yapılıyor. Bu da ayrı bir hukuksuzluk. Bir ay süre verdiler, ''Herkesin yangın merdiveni olacak, şu şartlarda olacak'' dediler. Parası olmayan cemaat yurtları, borç harç yaptırdı da, devletin binlerce yurdunda ve okulunda ve devlet dairelerinin bulunduğu binalarında, hala yangın merdiveni diye bir şey yok. Kimin umurunda? Kim bu rezilliğin ve aynı zamanda keyfilik ile hukuksuzluğun üzerine gidiyor? Kim bundan rahatsız? ODA TV, Cumhuriyet, İsmail Saymaz ve benzerleri, bunları bilmiyorlar mı? Aladağ yangının hemen ardından sosyal ağlarda "Aladağ yurdunda yine bir yangın merdiveni varmış. Bizim devletin bu kaldığım yurdunda bir blokta bin küsur öğrenci var ve yangın merdiveni diye bir şey yok. Yangın çıkış diye bir şey de, yangın tatbikatı diye bir şey de yok." şeklindeki mesaj dahil, on binlerce benzeri mesaj paylaşılmadı mı? Bu mu gazetecilik, bu mu adalet? Ayrıca:
➥ yangın merdivenin açık olduğunu, oradan sağ çıkmış üç talebe olduğunu,
➥ oraya ilk müdahale eden komşuların ifadelerini, video görüntülerini, itfaiye ile polisin raporlarındaki tezatları, itfaiyenin ve Adana belediye başkanının yargılanmamak için ne taklalar attıklarını, polisin raporunun komşuların ilk ifadeleri ile uyumlu olduğunu ve itfaiye ile belediye başkanının yalan söyleyip yazdığını meydana serdiğini,
➥ yangında ateşten yanarak ölen tek bir kişinin bile bulunmadığını, o kapının ardına kadar gelip oraya düşen ve birbirine sarılıp vefat eden talebelerin olmadığını, ölenlerin yoğun dumandan kısacık sürede zaten öldüklerini, öğrencilerin, onları kurtarmaya çalışan hoca hanıma sarılarak kapıdan çok ötede dumandan zehirlenip kapıya kadar gelemeden vefat ettiklerini,
➥ Adana belediye başkanının sözleri kale alınabilecek durumda bir kişi olmadığını, adının mafya ile özdeşleştiğini, hakkında çok sayıda şikayet ve yargılama ve yolsuzluk iddiası bulunduğunu,
➥ itfaiyenin olay yerine gittikten on küsur dakika sonra bile hala doğru düzgün bir müdahale yapmamış olduğunu, bu anların cep telefonu görüntülerini, itfaiyenin bu gibi bir yangına müdahale edecek bir yapıda değil de orman yangınları için ayarlanmış olduğunu ve böyle bir yangın için imkanlarının nerede ise sıfır/hiç olduğunu, bir işe yaramadığını,
➥ orada hayat kurtaranların yine dernek yetkilileri, komşular ve kendilerini ilk anda kurtardıktan sonra bile öğrencilerin mahsur kaldığını görüp kurtarmak için içeri giren ve sonra bazısı da can veren hoca hanımlar olduğunu
ve daha neleri neleri ispatları ile anlattık. Ama bütün bunları sadece insan kalanlar görürler. İnsanlıktan çıkmış bir tavırla ve çift kimlikle Türk ve İslam düşmanlığı yapanlara ne ispat etsen boştur. Zaten ahlaktan, edepten, samimiyetten, ilimden, hikmetten, ispattan nasiplenebilecek bir halleri kalmış olsaydı, senelerdir bizi takip ediyorlar, şunca güzellikten çoktan nasiplenirlerdi.
Aladağ üzerinden aslında çok başka bir mücadele yaşanıyor. Orada, kendi evlatlarını, yeğenlerini, torunlarını da kaybetmiş, kendi hanımları da kısmen yanarak yaralanmış olan dernek görevlilerini nerede ise ipe götürmeye çabalayan güç odaklarının hiçbiri, vefat eden talebeler için mücadele etmiyor, aileleri için mücadele etmiyor, hukukun gereğinin yapılması için, daha huzurlu, güvenli bir Türkiye'nin sağlanması için mücadele vermiyor. Bunların asıl derdi İslam... Bunlar asıl derdi, bu millete kurdukları türlü tuzakları bozup duran ve onlarca senedir yıkamadıkları Müslüman Süleymancılar... Asıl bunlar suçlu taraf, asıl bunlar büyük büyük suçlar işliyorlar ama devlet bizim olsa da rejim şimdilik hala onların rejimi ya, bunun meyvesini yiyorlar.
Yargılama sürecinin bitmesini bekliyoruz, çok şok edici bazı gerçekleri ispatları ile anlatmak için ve bazı şahısların ve kuruluşların neyi ne için yaptığını anlatmak için... Neler döndürüldüğünü anlatmak için. Ayrıca hiç sıkıntı etmeyin, verilebilecek en yüksek cezalar belli. Ama daha şimdiden Aladağ bir milat oldu ve bu ülkenin Müslümanlarının gözünü iyice açtı. Devamında da, yıllar boyunca da Türkiye'de kim kimdir, kim aslında neye hizmet eder iyice anlaşılmasının vesilesi olacak. Son yıllarda, onlarca yıldır rahatça yaptıkları bu gibi medya linçlerinin bir çoğunda başarısız oldular. Her geçen gün de güç kaybediyorlar, kaybedecekler. Her geçen gün de bu millet bunları gerçek yüzleri ile görecek.
Bu yangının hemen ertesinde hem AKPKK'nin hem de gazetecilik ile din ve İslam düşmanlığını, haber mühendisliğini, istediğine istediği gibi saldırabileceği şeklindeki görüşünü birbirine karıştırmış şahıs ve kuruluşların çok büyük planları ve beklentileri vardı. Bu yangına bu maksatla benzinle gidiyorlardı ve neler neler umuyorlardı. Üst üste darbeler aldılar. Şimdi ise en büyük beklentileri olarak şu kendi çocuklarını, yeğenlerini, hanımlarını da kurban vermiş dernekçilerin ağır cezalar alması beklentisi kaldı. Oraya kadar düştüler. O da olmayacak inşaallah...
Bütün planları bozulacak. İşte çift kimlikli hainlerin ve CIA'nın AKPKK üzerinden Süleymanlılar cemaatine yapmak istedikleri, amiyane tabirle söylersek ellerinde patladı. Şimdi vuran, kovalayan biziz, kaçan, kendi derdine düşen onlar. işte sözde Türk, özde gizli Yahudi ve Ermeni basın ve medya, Adıtürk gerçeklerini en kibar ve en giriş seviyesinde ve en somut deliller ile anlatan adamı da medya linci ile, gugukçular marifeti ile içeri attırdı ama onun da bunun da, benzerlerinin de sonu hukukun üstünlüğü olacak. Birkaç seneye kalmaz bu ülkede keser sap döner, bunlar kendilerini hukukun gereği olarak içeride ve ağır cezalar almış bulurlar. İnşaallah o gün geldiğinde hukuk sistemimizde idam cezası da var olur da tadından yenmez. Durmak yok, hizmete devam...
Biz on milyonlarca kişiyiz. Üflesek bile onları savurur, uçururuz. Merkezimiz bir süre daha alttan güreşmeyi tercih ediyor ki pehlivanın iyisi çok zaman alttan güreşir. Öyle tahmin ediyorum ki bir iki sene sonra tarzımız çok değişmiş olacak.
Aladağ yurt yangını hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın...