Davulla, zurna ile ava giden avcı. Samimiyetsiz tipik bir İslamcı: Necmettin Erbakan... | Mehmet Fahri Sertkaya
"Davulla, zurna ile ava giden avcı"
Ha IHH, ha AKPKK... Bütün yollar CIA'ya bağlanıyor.
➥ CIA bağlantılı olduğu ve CIA+MOSSAD+AKPKK ortak üretimi olan sözde İslami terör örgütü IŞİD'e yardım ve yataklık ettiği, somut deliller ile ispat edilebilen İHH'nin, şu anda görünürdeki başkanı olan Vehhabi/Selefi zihniyetli Bülent Yıldırım'ın, Milli Gençlik Vakfı (MGV) bağlantılı olduğunu, onun benzeri çok sayıda kişinin bu teşkilatlarda sivrildiğini ama ehl-i sünnet Müslümanların çoğunlukla ezildiğini, yükseltilmediğini,
➥ Erbakan'ın teşkilatlarının ehl-i sünnet harici ne kadar sapmış yol varsa hepsinin buluşma noktası olduğunu, milyonlarca gencin itikadi tuzaklara düşmesinden yana Erbakan'ın hiç vicdani sıkıntı bile duymadığını,
➥ Erbakan'ın, CIA casusu olan ve ashaba küfürler eden, hz. Peygamberin (s.a.v.) namusuna bile söven Humeyni'ye, ahir ömründe bile rahmet okuyup bu milletin evladına muteber bir alim ve dava adamı gibi gösterdiğini,
➥ Erbakan'ın, vefat ettiği sene bile, Yahudi ve Mason Adnan Oktar'ın, Amerika'daki Evanjelik tarikatlardan araklamalı, modifiye tercümeli bozuk kitaplarını canlı yayınlarda elinden düşürmediğini ve muteber gösterdiğini, oğlu Fatih Erbakan'ın bile Adnan Oktar müridi olup çıktığını,
➥ Erbakan'ın aslında hayatı boyunca feza/uzay kadar büyük egosuna oyuncak olduğunu ve bu nedenle de, ister istemez Siyonistlere oyuncak olduğunu ama aksine bir ruh halini yaşadığını, aksine bir görüntü verme çabasında olduğunu,
➥ Onun hakkında Süleymanlılar cemaatinin merhum idarecesi Kemal Kacar'ın "Davulla, zurna ile ava giden avcı" dediğini, ona hiç kıymet vermediğini, onu kale almadığını, samimi bulmadığını,
➥ Ehl-i sünnet cemaatlerin/tarikatların/müslümanların, kalb-i selim, akl-ı selim müslümanların hiçbir zaman Erbakan'a kıymet vermediğini ve onların Erbakan hakkındaki bu tavırları/kararları için hiç abartısız yüzlerce ciddi ve geçerli gerekçeleri olduğunu, Erbakan'ın neresinden tutsan elinde kalan bir kişi olduğunu,
➥ Erbakan'ın ve partilerinin ve teşkilatlarının hiç de size anlatıldığı gibi olmadığını,
➥ Kıbrıs Harekatı'nda kale alınacak, öyle abartılacak bir başarı bulunmadığını, Yunanistan'daki askerlerin darbe yapması sonucu, Yunanistan'ın Siyonist nüfuzundan çıkmak üzere oluşuna, Sovyetler'e yanaşmasına mani olmak maksadı ile bu harekatın Siyonistlerce planlandığını, uluslar arası gizli Siyonist suç, terör ve ihanet örgütlerinin ortak kararı ile, bu Siyonist güç odaklarının, içlerine sızarak yönettiği Amerika ve AB ülkeleri de "ayara" sokularak, taktik manevralar ile, Kıbrıs üzerinden Yunanlılara ders verildiğini ve Yunanistan'daki cuntacıların çok ama çok zor duruma düşürüldüğünü, Sovyetler'e karşı bu Siyonist karşı atağının isabetli ve başarılı olduğunu, Kıbrıs'a müdahalenin bu nedenle yapıldığını ve bunun için de operasyonun ileri safhalarına izin verilmediğini, bir gizli Yahudi olan, karısının gerçek adı Raşel olan Bülent Ecevit'in aynı planlar gereği ABD'ye gittiğini, bu askeri müdahalenin ne Ecevit'in ne Erbakan'ın işi olmadığını,
➥ Bu operasyon yapılırken devletimizin ve ordumuzun en üst kademelerinde abartısız yüzlerce Mason ve gizli Yahudi hain bulunduğunu ama Erbakan'a direnmek şöyle dursun, Siyonist yönetim kademesinden gelen emir gereği zevkle itaat ettiklerini, Erbakan'ın pek çok defa olduğu gibi bu gelişmeler sırasında da egosundan, heyecanlı yapısından, neler döndüğünü bilmez halinden dolayı kullanıldığını,
➥ Mevcut durumda Erbakan'ın ya da bir başkasının, batıya rağmen, Siyonizme rağmen, Haçlı güruhuna rağmen, rest çeker bir eda ile Kıbrıs'a bir askeri müdahale gerçekleştirmediğini, onlarca yıldır masal anlatıldığını,
➥ Kıbrıs'a askeri müdahalenin kalan aşamalarına devam edilememesinin, anlatıldığı gibi yedek parça eksiği v.b. olmadığını, uluslar arası Siyonist çeteden operasyonun bitirilmesine dair ikinci bir emir çıktığını,
➥ Erbakan'ın, 1974'leri geçtik, 90'larda ortak koalisyon yaptığı Tansu Çiller'in Sabetaycı ve CIA bağlantılı olduğunu bile bilmediğini, Türkiye'nin şartlarını, Türkiye'nin hadiselerini, Türkiye'de mevcut aktörleri, güç odaklarını, hiçbir zaman doğru okuyamadığını, kale alınır siyasi başarıları olmadığını, hep şovmence ve gerçekleşmesi o an itibari ile asla mümkün olmayan ve alt yapısı hazır olmayan ama milletimize nutuk atmaya yarayan projelere giriştiğini,
➥ Erbakan'ın teknik/bilimsel yönünün de aşırı derecede abartıldığını, tanklar için geliştirdiği bir parçanın bile sanki tek başına bir milleti uzaya çıkaracak, bir anda asırlarca bilim/teknoloji açığını/farkını kapatıp milleti/devleti şaha kaldıracak sanki bir mucizevi atılım imiş gibi abartıldığını,
➥ 'Erbakan yazdı' denilen çok sayıda kitabın Erbakan ile alakası olmadığını, 'Erbakan çektirdi' denilen çok sayıda dizinin ve sinemanın Erbakan ile hiç alakası olmadığını,
➥ Erbakan'ın Siyonizme ve Masonlara dair anlattıklarının, zaten dünyanın dört bir yanında çoktan anlatılmış, yazılmış ve yazılmakta olan şeyler olduğunu,
➥ Erbakan'ın baş parmağını öne çıkartarak ve yumruğunu sıkarak yaptığı el işaretinin bile şimdilerde gizli Yahudi olduğu ispat edilen Komünist Lenin'in el işareti, propaganda sembolü olduğunu,
➥ Erbakan'ın İslami ilimler cihetinden bakılınca da bir hiç olduğunu, bundan da mühimi, İslam dini ile sanki hayatı boyunca dalgasını geçmiş ve kendine, çıkarlarına, siyasi çıkarlarına malzeme etmiş gibi bir manzaranın gözler önünde olduğunu,
➥ İnsanlar görsün diye öğle namazını farklı farklı çok sayıda camide, üç beş kere kıldığını, cami etrafında bulunan cemaate samimiyetsizce "Namaz kılan siyasetçi' görüntüsü verdiğini, bu gibi davranışları sergilerken cemaati etkileyip siyasi teşkilatını genişletmek maksadında olduğunu, her zaman ve her hadisede olduğu gibi bu hususta da dinimizi samimiyetsizce siyasi çıkarlarına alet ettiğini, aynı günlerin gecesinde etrafında pek kimse yok diye, üzerine farz olan yatsı namazlarını bile kılmadığını, bütün bunları ona yıllarca şoförlük yapmış bir şahsın, uzun yıllardır anlattığını,
➥ Milletimizin art niyetli, samimiyetsiz propagandalar ile, 'particilik' belası ile onlarca yıl aldatıldığını, İslam davasına gönül vermiş gençlerin, bu partilerin peşinde koşan, destekleyen yığınların, emeğinin, vaktinin, parasının, mücadelesinin, çıkmaz yollara kasten ya da aldanarak kanalize edildiğini,
➥ İslam'da partili sisteme, cahillerin seçip seçilmesine, kadınların seçip seçilmesine izin olmadığını,
➥ İslam hukuku cihetinden bakılınca Erbakan'ın bile seçme ve seçilme yeterliliğine sahip olmadığını,
biliyor muydunuz?
Dikkat! Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi
(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)
(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)