Cübbeli Ahmet Hoca da, İsmailağa camiası da çok zor duruma düştüler | Onlarca senedir dar'ül harp fıkhına dair itirazları dikkate almıyorlardı
Cübbeli Ahmet Hoca da, İsmailağa camiası da çok zor duruma düştüler.
Onlarca senedir dar'ül harp fıkhına dair itirazlarımızı dikkate almıyorlardı, kendilerine itibar eden sayısız Müslümanı, türlü sıkıntılara hatta maddi ve manevi felaketlere sürüklüyorlardı. Akademi Dergisi olarak son birkaç sene içinde, bunca Müslümanın dünya ve ahiret saadetini dert edinerek, İsmailağa denilen nursuz, feyizsiz, icazetsiz ve bozuk tarikata ve hususiyetle de hoca demekten imtina ettiğimiz Cübbeli Ahmet denilen Ahmet Mahmut Ünlü'ye karşı, bu zararlarına mani olmak adına ilmi izahlar ve ispatlarla dolu yayınlar yapmıştık. Camia, hakkı olmadığı halde sessiz kalırken, sessizliği tercih ederken, Cübbeli Ahmet ise daha çirkin bir davranış sergilemişti. Hakikati kabul etmek, Müslümanları böyle zor bir halden bir an evvel kurtarmak ya da bizim ilmi yayınlarımıza yine ilmi itirazlarla karşılıklar vermek yerine, bir programda, bir izleyici sorusuna "Türkiye İslam devleti değil ki, biz o söyleneni yapabilelim" tarzında, diğer programda ya da köşe yazısında "Türkiye kesinlikle dar'ül harb değildir" tarzında kendini yalanlayıp duran açıklamalar yapıyor, yetmiyor, iyice köşeye sıkıştığında ise, cemaatleri birbirine düşürmeyi bile göze alarak, herkesi birbirine katıp kendini oldu bitti ile haklı çıkaracak çirkinliklere tevessül edebiliyordu. Bu kadar aciz kalışın üzerine, şahsımı bütün bir millete, hususiyetle de çeşitli Müslüman kesimlere "iç ve dış güçlerin adamı", "ajan", "namussuz", "şuna buna da dilini uzatmış" şeklinde iftiralarla hedef gösterebiliyordu.
Biz bu mücadeleler sırasında, Türkiye'nin yönetim şekliyle de, halkının durumu göz önüne alındığında da, İslam devleti kabul edilemeyeceğini türlü türlü izah ve ispat ediyorduk. Şimdilerde ise yeni bir gelişme oldu. Kapsamlı bir araştırma yapıldı ve ülkelerin İslamilik endeksi yani İslami kriterlere ne kadar uydukları, ciddiyetle araştırıldı. Bu ciddi araştırma da bizim, sözde İslam ülkesi denilen ülkeler hakkındaki kanatlerimizi doğruladı.
George Washington Üniversitesi’nden Şehrazat S. Rahman ve Hüseyin Askeri, uluslararası akademik bir dergide (Global Economy Journal) “İslam Ülkeleri Ne Kadar İslami?” adlı bir makale yayınladı. Bu makalede "İslamilik Endeksi" diye bir başlık altında İslam ülkelerinin ve İslam ülkesi olmayan ülkelerin “İslamiliğini” gösteren bir endekse yer verildi.
Kendilerini "İslam ülkesi" olarak resmen açıklayan 7 ülke var: Afganistan, Bahreyn, İran, Moritanya, Umman, Pakistan ve Yemen.
12 ülke ise İslam’ı devletin "resmi dini" olarak kabul ediyor: Cezayir, Bangladeş, Mısır, Irak, Kuveyt, Libya, Malezya, Maldivler, Fas, Tunus, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri...
Milletçe İslami uygulamaları "benimseyen" ülkeler de dahil edilince, İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye 57 ülke kategorilendirilmiş:
a) İslam’ı devletin resmi dini olarak kabul eden ülkeler
b) İslam’ı devletin ana dini olarak kabul eden ülkeler
c) Dikkate değer bir Müslüman nüfusa sahip olan ülkeler
d) Kendilerini İslam cumhuriyeti olarak ilan eden ülkeler
Ve bunlarla birlikte İslam ülkesi olmayanları da katılıp, "İslamilik Endeksi" araştırmasına toplam 208 ülkeyi dahil edildi.
İLK 10'DA İSLAM ÜLKESİ YOK
İslamilik Endeksi sonuçlarında İlk 10 içerisinde ne bir İslam Ülkesi ne de bir İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülke yok.
1. YENİ ZELANDA
2. LÜKSEMBURG
3. İRLANDA
4. İZLANDA
5. FİNLANDİYA
6. DANİMARKA
7. KANADA
8. İNGİLTERE
9. AVUSTRALYA
10. HOLLANDA
Araştırmada İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olan ve listeye 38. sıradan girmeyi başaran Malezya, nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkeler içinde şu anda en İslami ülke diyebiliriz.
Malezya'yı 48. sırada Kuveyt, 64'te Bahreyn (kendisi 7 İslam ülkesinden biri), 65'te Brunei, 73'te Uganda takip ediyor.
TÜRKİYE NEREDE?
Türkiye, 103. sırada.
208 ülkeden 206. sırada son İslam ülkesi ise Somali
Özetlersek: Yeni Zelanda, Lüksemburg, İrlanda ile başlayan listedeki ülkeler "İslamilik" endeksinde nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkelerin tamamını hallaç pamuğu gibi atmış gözüküyor. Takipçilerim hatırlayacaklar ki, en az Cübbeli Ahmet kadar samimiyetsiz biri olan, ehli sünnet olduğunu iddia etse de olmayan, dini dünya siyasetine alet eden İhsan Şenocak'a da bu hususta bir karşılık vermiş, gerçekleri tokat gibi yüzüne çarpmıştım da üzerine geçen yıllar boyunca gık bile edememişti. Milletimizin kurtuluşu gayesi ile mücadele ettiklerini iddia edip duran bu şahısların, alim olduklarını iddia edip duran bu şahısların, bu derece samimiyetsizliklerine, umursamazlıklarına ve en temel İslami hususları bilmemelerine, bilmedikleri izah edilince hatalarından dönmemelerine ne denir, nifak denir mi, ona da siz kendiniz karar verin.
ŞİMDİ NE OLACAK?
O halde; Böyle bir ülkede Müslümanlardan bir imkansızı başarmalarını isteyip, dar’ül harp fıkhı değil de dar’ül İslam fıkhı yaşatmaya çalışanlar, hatta yetmeyip takva üzere yaşatmaya çalışanlar; bunu başaramayıp perişan olan, küfrün karşısında aciz kalan, hatta bazıları savrulup giden, İslami kaidelere göre yaşamayı bile tamamen terk eden hangi bir Müslümanın ve neslinin hesabını verebilecekler?
Ve nasıl olur da hala bunca izaha ve ispata rağmen “Bu ülke İslam ülkesi”, "Olur mu bu ülkede Müslümanlığın alametleri var. Camiler var, mescitler var.", "Refah partisi (ya da AK parti) İslami parti. Erbakan emir'ül mü'minimizdir. Tayyip bey başkomutanımızdır" demekte ısrar edip Müslümanları çıkmazlara sokarlar, ehli küfrü güçlendirirler?
Peybamberimiz (s.a.v.) Mekke hayatı boyunca, Medine’de yaşadığı gibi mi yaşadı? Aynı fıkhı mı tatbik etti? Sanki dar’ül harp fıkhını bir cemaat mi uydurdu? Bu samimiyetsizler, bu kutta-i tarikler, ehli sünnetin
bunca muteber eserini nasıl okudular?
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız ama büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir.