Header Ads

HADSİZ HERİF | Sözcü paçavrası yazarı Emin Çölaşan, tarih diye zırva anlatıyor. Yetmiyor bir de değerlerimize hakaretler yağdırıyor.

sadrazam mithad paşa, mithat paşa, sinan meydan, masonluk, ittihad ve terakki, abdülaziz han, israil'in kurulması süreci, emin çölaşan, Mehmet Fahri Sertkaya, sabetaycılık, içimizdeki ermenistan, içimizdeki israil, donanma osmanlı devleti, osmanlı donanması, sözcü gazetesi,



EMİN OL, MÜFTERİNİN TEKİSİN EMİN ÇÖLAŞAN!

Abdülhamid Han'a iftira etmek için, tarihimize ve dolayısı ile dinimize sövmek için, Mithat paşa gibi hain ve alçak bir herifi müdafaa etmek ve hatta kahramanlaştırmak, yetmeyip de hilalin yanına haç koyacak kadar ileri giden İngiliz casusu bu hain herife şehit demek de nedir Emin? Tarih hocan kimdi Emin? Yoksa iyice milletin alay mevzusu olan, ısrarla yalan tarihi savunmak yolunda komik hallere düşen şu Sinan Meydan mı?

Sende de gizli Ermenilik ya da gizli Yahudilik ve gizli Hristiyanlık var mı bilmem ama Emin Çölaşan, kahramanlaştırdığın, hatta hızını alamayıp şehit dediğin Midhat paşa vatan haininin önde gideni idi. İttihat ve Terakki (Birlik ve Kalkınma) partisinin önde gelen isimlerindendi. İçimizdeki İsrail tarafından kurulan İttihat ve Terakki de bu günkü Adalet ve Kalkınma Partisinde olduğu gibi, tıka basa Türk ve Müslüman kimliğine bürünmüş Ermeniler ve Yahudiler ile doluydu. Tam bir vatan hainleri teşkilatıydı. Senin yaptığın gibi, tarih diye uydurup durmuyorum ha, ispatlarım var binlerce... Zaten yedi senedir binlerce kere de paylaştım bunları ve gördüğüne de eminim. 

"Abdülhamid nice yurtseverleri sürgüne gönderdi" demişsin ya, onlar hep bu ihanet teşkilatının mensuplarıydı. İsim isim, cisim cisim ele alalım mı, var mısın? 

Bu şehit diyebildiğin Midhat paşa, İslam ülkesi olması gereken, bütün askerleri ve memurları sadece Müslümanlardan oluşması gereken bir ülkede, İslam ordusu olması gereken ordunun bünyesinde Hristiyanlardan bir tabur oluşturdu ve bunların flamasında hilalin yanına utanmadan haç koydu. Sen de utanmadan bu sene olmuş, bunu şehit ilan ettin. Lise seviyesinde olmayan tarih bilginle, hepsinden önemlisi, asgari seviyede dürüstlükten, samimiyetten uzak tavrınla, Abdülhamid Han'a hakaretler ve iftiralar ettin. Korkak arıyorsan da dön aynana bak, belki görürsün Emin! 



Abdülhamid vatan ve din düşmanı, iç düşman, İçimizdeki İsrail'in adamı, Masonların adamı, İngilizlerin adamı Midhat Paşayı, önce sürgüne gönderip sonra öldürttü ya, yanlış yaptı. Evet, evet.. Hukukun gereği, hiç sürgün yapmadan, orta yerde, alemin önünde ve en kısa sürede sallandırmaktı. Lakin o, anlayıp da anlamazdan geldiğin üzere, uluslar arası dengeleri hep göz önünde bulundurarak kararlar alıyordu. Sen onun bu hassasiyetini bile, "yuh artık" dedirtecek kadar haddini aşarak, olmadık şekilde yorumlamışsın. Çakma üstad Kadir Mısıroğlu gibi, başarılı idareci olmanın sık sık elini masaya vurarak, rest çekip ezip geçerek mümkün olduğuna inanmıyor ve alttan güreşiyordu Abdülhamid Han... Pehlivanın iyisi alttan güreşir Emin ve sen bunu anlayabilecek yaşa ve tecrübeye de sahip olmalısın. 

Alttan güreşiyordu, çünkü ülke içinde Midhat paşa gibi hainlerden abartısız binlerce vardı ve bunlar devlet sistemi içinde ciddi yerlere gelmişlerdi. Ellerindeki güç, hiçbir gerçek, başarılı idarecinin hafife alabileceği derecede değildi. Abdülhamid Han'ın amcası Abdülaziz Han'ı da bunlar şehit etmişlerdi. Henüz vefat etmediği halde, can çekiştiği halde, olay yerine gelen kolluğun müdahale etmesine izin vermemişlerdi ve intihar etti iftirasını atmışlardı. 

Abdülhamid hana düşmanlıkları ise kat kat fazlaydı. Çünkü devlet otoritesine büyük oranda sahip olup, kontrollerine alıp, sonrasında saraya bahçıvan olarak yerleştirdikleri adamları ile Abdülaziz'i intihar görünümü vererek şehit etmelerinden sonra, hiç kimsenin zaten yıkılmış ve ellerine düşmüş durumda olan devletimizi, ayakta tutabileceğine inanmıyorlardı. Hedefleri Osmanlı'yı taktik surette ihanetler ile tam olarak yıkmak, dağıtmak, topraklarını parçalamak ve binlerce sene sonra yeniden İsrail'i kurmaktı. Onlara göre, devlet çoktan ellerine düşmüştü, yeni padişah bir vitrin olarak kalacaktı ve istese de hiçbir şeye mani olamayacaktı. "Kapattı" dediğin meclis de bu hainlerin meclisiydi ve tıka basa gayri müslimlerle, masonlarla, gizli Ermeni ve Yahudilerle doluydu. Öyle bir mesafe almışlardı ki, basın neredeyse tamamen ellerindeydi ve her şeyi yalanlarla anlatıyorlardı da, yetmemiş zabıta memurları bile mason yapılmıştı. Düşün ki Emin, bu oyunun sonunda Abdülhamid tahtı bıraktı ve onu tahtan indirmeye gelenlerden biri Yahudi Emanuel Karasu, Ermeni bilmem kim v.s. kişilerdi. İçlerinde Türk ve Müslüman yoktu. Şimdi buradan, sadece Emanuel Karasu'dan tutup yola çıkarsak, yeni T.C.'nin kuruluşuna, kurumlarının düzenlenmesine, anayasanın gizli maddelerine, İsrail'in kuruluşuna, T.C.'nin en meşhur basın ve medya mensuplarının aile ve akrabalık bağlarına uzanır, uzun bir tur atarız Emin!

Tarih ilminin ilk ve temel kaidelerinden biri şudur ki, her kişi, içinde bulunduğu şartlara göre değerlendirilmelidir. Mesela bundan beş asır önceki bir hadiseyi ya da şahsı, bu günün şartlarına göre değerlendirirsin ve halt edersin. Ama ben senin bu hataya düştüğüne inanmıyorum. Sen her şeyin gerçek yüzünü biliyorsun da anlatamıyor gibisin... 

Abdülhamid devrinin şartları Yavuz devrinin, Fatih devrinin şartları gibi olsaydı, hiç şüphesiz o da bir Yavuz, bir Fatih gibi davranırdı. Sadece Cuma namazları için sarayından çıktığını yazmışsın, buna da korku deyip alaya almaya kalkmışsın, karalamışsın da, yine de İçimizdeki Ermenistan'ın terörist Jorris'i kiralayıp Abdülhamid hana Cuma selamlığında bombalı saldırı tertip ettiğini, çok sayıda sivil vatandaşın şehit edildiğini, sultanın sağ kurtulduğunu yazıp, konuyu gereğince işlememişsin. Bu terör saldırısından sonra en ufak bir korku emaresi göstermediğini, herkes panik halinde iken at arabasına atlayıp kendi kullanarak sarayına döndüğünü, yani Abdülhamid hanın içinde bulunduğu şartları şeyinin ucuna takmamışsın ama meydanı boş sanıp iftira, hakaret, karalama, alıp yürümüşsün! 


Kendisini tahttan indirmeye gelen İT'leri, yani İttihat ve Terakki'nin adamlarını da tınmadı, karşılarında en ufak bir korku emaresi göstermedi, vakur durdu, sonra içimizdeki İsrail'in merkez üssü Selanik'te, Alatini köşkünde esir tutulurken de en ufak bir korku emaresi göstermedi. Sonra İttihat ve Terakki, planlar gereği her yerde içeriden ihanet yapıp, 9 sene içinde Osmanlı'yı tamamen yıktığında ve Selanik düşman askerlerinin işgaline uğrayacağında da en ufak bir korku emaresi göstermedi. Bütün bunlar ve daha yüzlercesi de tarihi mesnetleri ile sabit.

Sultan İkinci Abdülhamîd devrinde donanmanın 33 yıl Haliç'te yatıp çürüdüğü, donanma ve tersane için hiçbir yeniliğin yapılmadığı, hiçbir gelişmenin olmadığı, bir gün kendisinin de tahttan indirilmesinde rol oynayacağından korktuğu için padişahın donanma işlerini aksattığı iddialarına ise sadece gülünüp geçilir. Çünkü Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde ve Deniz Müzesi Arşivi'nde bulunan binlerce vesika, senin yazdıklarının aksini ispat etmekte, Abdülhamid'i bu hususta da temize çıkarmakta, seni ise hadsizce hakaretler de savuran bir müfteri çıkartmaktadır


ARTIK DUR ORADA! Devamını okuyamadım bile! Yettiniz artık. Daha Gırgır'ınızı yeni kapatmak zorunda kaldınız. Bu milleti daha fazla germeyin! Tarihi gerçekleri, vesikaları, kanıtları, hatta bunların binlercesini hiçe sayarak tarihimize sövemezsiniz! Evet sövemezsiniz! Elinizde delil, vesika varsa çıkar medenice anlatırsınız, bu hadsizliği ve utanmazlığı yapamazsınız! 

Tarihimiz üzerinden dinimize, mukaddesatımıza da sövemezsiniz. Osmanlı ve padişlahlar üzerinden İslam'a da sövemezsiniz. Bu milleti iyice gerdiniz! Haddinizi bilin! Ne halt ettiğinizi de, hangi tabirleri kullandığınızı iyice bilin!

Utanmak hususunda hassasiyet sahibi isen de, gazete dediğiniz Sözcü paçavrasında, her gün, sabah, öğlen, akşam, ekran fahişelerinin bilmem nerelerini haber diye paylaşmayın! Bu milletin evladının ahlakına darbe vurmayın. Ortalık it, kopuk, serseri, namussuz, tecavüzcü doldu. 



 DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız  ama büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir. 
Blogger tarafından desteklenmektedir.